Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, küresel gelişmelerin içeride yarattığı riskler karşısında dün düzenlediği ara toplantısında, politika faiz oranlarını sürpriz bir şekilde 50 baz puanlık indirimle % 5,75’e çekti. Küresel ekonomide yaşanan sorunların giderek arttığını düşünmesi ve bunun iç ekonomik aktivitede durgunluğa yol açma riskini azaltmak istemesinin politika kararında ana etken olduğu anlaşılıyor. Ayrıca, enflasyondan gelen iyimser sinyaller de fiyat istikrarıyla ilgili rahat tavrını korumasını sağlıyor. Politika faiz oranlarında sürpriz indiriminin kur tarafında baskısını azaltmak için de gerekli döviz likiditesini sağlayacak. İlk adım olarak, yarından itibaren gerekli görüldüğü günlerde döviz satış ihalesi yapmaya başlayacak. Dışarıdaki gelişmelerin daha da rahatsız edici seviyeye ulaşması halinde sonraki adım olarak, döviz karşılık oranlarının düşürülmesiyle döviz likiditesinin daha da artırıldığı görülebilir. Ayrıca, açık piyasa işlemleri bir haftalık repo ihalelerinde, her bir kurumun teklif edeceği miktarı ihale tutarının % 20’si ile sınırlandırarak likiditenin daha etkin dağılımını sağlamayı amaçlıyor. Gecelik faiz oranları arasındaki marjla ilgili olarak, beklendiği gibi borçlanma faiz oranı 350 baz puan artışla % 5 seviyesine çekilirken, borç verme oranı % 9 seviyesinde bırakıldı. Merkez Bankası’nın kararlarını özetlemek gerekirse, küresel risklerle ilgili kötümser bir tutumunun olduğu; bunun yurtiçi aktivitede aniden yavaşlama etkisi yaratma riskine karşı tüm para politikası araçlarının genişlemeci yönde kullanılmasından kaçınılmayacağını söyleyebiliriz. Söz konusu tutum, “aşırı ısınma” ve geleneksel politikalara geri dönme taleplerine karşı da kararlı duruşunu devam ettirdiğini gösteriyor. Uluslararası piyasalarda ekonomik veri desteği devam ediyor İtalya ve İspanya ile ilgili endişelerin artmasıyla küresel piyasalarda borç krizi baskısı hissedilmeye devam ediyor. İtalya’da beklentilerin üzerinde gelen hizmetler PMI verisi ve Unicredit Bank’ın karının yanı sıra, ekonomi bakanıyla AB bölgesi maliye bakanlarının bir araya gelmesi ve AB komisyonundan ülkenin yardım paketine yönelik bir görüşme olmadığına ilişkin güven verme amaçlı açıklamalar tansiyonun daha da artmasını engelledi. İspanya’da ise, 19 ve 26 Ağustos’ta yapılacak kabine toplantılarında reformların gündeme gelmesi bekleniyor. Ancak, 20 Kasım’da yapılacak erken seçimler öncesinde bunun ekonomik istikrar üzerinde çok etkili olması beklenmiyor. AB tarafında yapılan toplantılar, İsviçre merkez bankasının faiz indirimi ve ABD’de beklenenin üzerinde çıkan ADP istihdam verisi büyüme endişelerinin kısmen yatışmasını sağladı. ISM hizmetler, fabrika siparişleri ve dayanıklı tüketim mallarına ilişkin sonuçlar ise bu rahatlamanın devam etmesini sağlayamadı. Altın fiyatları, belirsizlik algılamasında yatıştırıcı sinyallere karşın risklerin korunmasıyla, 1.670 dolara yakın yüksek seviyesini korudu yine. Avrupa borç krizinin yayılmasına ve bunun bölgesel büyüme üzerindeki etkilerine dair derinleşen korkular ve Tayland dahil birkaç merkez bankasının Haziran ayında altın alımı fiyat seyrini yukarı çekiyor. ABD’de kanun yapıcıların ülkenin borç tavanını yükseltmeye karar vermesinden sonra ABD borcunu geriye ödeyemememe durumundan kaçınmıştı. Ancak şimdi piyasada dikkatler ülkenin en üst düzey kredi notunu kaybedebileceğini belirten kredi kuruluşlarına çevirmiş durumda. Avrupa’daki son gelişmeler de piyasadaki gerginliği besliyor. İtalya bono getirileri %6’nın üzerinde on yıldan uzun bir sürenin en yüksek seviyesine ulaştı. Bu arada IMF’in merkez bankalarının rezervlerine dair aylık raporu, Tayland, Rusya ve Kazakistan’ın iki ay önce altın varlıklarını artırdığını, resmi sektördeki rezervleri altına yöneltme trendini sürdürdüğünü gösterdi. Aslında, ABD vadeli altın kontratlarındaki spekülatif pozisyonun büyüklüğünün altında aşağı yönde bir risk teşkil ettiği açıkça gözükse de, Uluslararası piyasalarda sıradan zamanlar olmadığından genel kuralların işlemediği kesin. Japonya merkez bankası politika faiz oranlarını % 0,0-0,1 bandında tutarken, varlık alım programını ve para piyasasındaki fonlama miktarını beşer trilyon yen daha artırdı. Ayrıca, yenin son dönemdeki değer kazancı karşısında döviz piyasasına da müdahalede bulunarak büyüme risklerinin daha da artmasını engellemeye çalıştı. Merkez bankası başkanının bugün 10:30’da yapacağı açıklamaları takip etmek gerekiyor. Avrupa merkez bankası ile başlayacak olursak, hatırlanacağı üzere 7 Temmuz’daki toplantısında, “enflasyondaki yukarı yönlü riskler çok yakından izlenmeye devam ediyor” ifadesini kullanarak, faiz artırımlarının devam etme olasılığını gündemde bırakmıştı. Dünkü toplantıda da, büyümede aşağı yönlü risklere ve enflasyondan son dönemde gelen yavaşlama sinyallerine dikkat çekmekle birlikte, fiyat istikrarına ilişkin tetikte duruşunu korundu. Ancak, özellikle son dönemde yine tırmanışa geçen borç krizi endişelerine karşı, Banka sorunlu ülkelere destek verebileceği yönünde ılımlı sinyallerde verdi. Diğer taraftan, İngiltere merkez bankasının zayıf büyüme sinyalleri karşısında parasal sıkılaşmada daha yavaş davranma eğilimi ağırlık kazanıyor. Borç krizi endişelerinin canlanmasıyla, sorunlu ülkelerin borçlanmalarına ilişkin gelişmeler kritik gündem maddesi haline geliyor. Bu çerçevede, İspanya’nın dün düzenlediği iki ihalede borçlanma oranları ve talep miktarları yatırımcıların mevcut risk algılamasını da göstermiş oldu. ABD’de işsizlik başvuruları 400.000 seviyesinin altında kalabilecek mi? Geçen hafta açıklanan rakamlarda kritik seviyenin altına inen işsizlik başvurularının bu hafta da benzer iyimser bir sonuca işaret edip etmeyeceği izlenecek. Özellikle, yarınki kritik aylık istihdam verisi öncesinde beklentilerin yönünü etkileyebilir.