J. M. Coetzee ile Amerikalı romancı Paul Auster’in 2008-2011’de birbirlerine yazdıkları mektuplar iki yıl önce Here and Now* adlı bir kitapta yayınlandı.
Kitap 2003’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Coetzee’nin mektubu ile açılıyor. Konusu arkadaşlık. Güney Afrika doğumlu yazar, taradığı kitaplarda arkadaşlık konusunun, özellikte çocuklukta çok önemli olmasına rağmen, ilginç bir biçimde ele alınmadığını yazar. Ve Amerikalı yazar Ford Madox Ford’un (1873-1939) bir romanından alıntı nakleder.
Bu alıntı (benim mükemmel olmayan çevirimle) şudur:
Erkek bir kadınla, onunla konuşabilmek için yatar... Erkek için bir kadını metres yapmak sadece birinci adımdır; esas önemli olan ikinci adımdır, yani onu arkadaş yapmak. Yatmadığınız bir kadınla arkadaş olmanız pratikte imkânsızdır çünkü konuşulmamış birçok şey çevrenizde dolanıp durur.
Bir kadınla yaşanan ilişkide konuşmanın neredeyse seksten önemli olduğuna inandığım için bu ifade ilgimi çekti.
C. ile uzun, derin, bol konuşmalı bir ilişki yaşamıştım. Aklı, yüzü ve kalbi kadar güzel olduğu için Coetzee’nin alıntısını ona yolladım ve ne düşündüğünü sordum.
“Konuşmak da bir kültürdür,” diye cevapladı. "Yattıkları kadınlarla hiç konuşmayan çünkü bu tür ihtiyaçları olmayan pek çok erkek var. İnsanlar biliyorum, konuşmaları hep havadan sudan. İçerik bomboş. Ya da çok az konuşan insanlar var. O insanlar için de kadınlarla sırf konuşabilmek için yattıkları söylenebilir mi? Sanmam. Bazıları ise konuşma aramaz. Yakınlaşma aramaz. Hatta bunlardan kaçar. Sadece cinsel tatmin arar.
“İnsanları -pek çok başka şey etkili olmakla birlikte- esasta iki şey yaklaştırır birbirine: İlki konuşmaktır. Ama havadan sudan değil, içindeki özü ortaya koyan konuşmalar yapabilmek. Karşındakine 'Onun eline koz verir miyim' diye düşünmeksizin açılabilmek. Zor bir şeydir bu. Doğru insanı bulmadan asla ruhunu gösteremezsin çünkü. Ancak bu konuşmalar da bir yere kadar gelip bir duvara dayanabilir: Seks duvarıdır o. O duvarı kaldırmanın yolu da sevişmektir. Orada da yine aynı içgüdü vardır, karşındakine bu kez bedenen çıplaklığını göstermek ve en özel anlarını -hatta toplumun bazı kesimleri için tabu olan ve sadece evlilik kurumu çatısı altında yaşanabilenleri- paylaşmaktır. Bu ikisi, kişileri rahatlatır, yaklaştırır birbirine. Ama konuşmak ve sevişmek bile duvarları tamamen sıfırlamaz -çünkü her insanın kendine bile açıklamaktan hoşlanmadığı gizleri vardır- ancak epeyce indirir.
“Gelgelelim, bu mesele sadece hayatını farklı ve daha duyarlı yaşamak isteyen erkeklerin meselesidir bence. Diğerleri vücuda bakar, konuşmaya değil genelde.
“Kadınlara gelince... Bence kadınlardır, genelde, erkeklerle konuşmak, arkadaşlık kurmak, yakınlaşmak, bir bütünün parçası olmak için yatan.”
Ne diyorsunuz?
Kitaptaki bütün ilginç mektuplar, düşünceler Coetzee’ye aittir. Auster onun yanında yaya kalıyor. Ama sadece Coetzee’nin mektuplarını okumak için bu kitap edinilmeye değer. Coetzee hemen hemen her satırı ilginç, düşündürücü ve bundan on bin sene önce akan ırmaklar gibi berrak olan ender yazarlardan biridir.
*Can Yayınları / Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011 Paul Auster ve J.M. Coetzee Çevirmen: İlknur Özdemir