Sonunda Bülent Arınç’ın neden beş kelimede söylenebilecek şeyleri beş paragrafta söyleme huyunda olduğunu öğrendik.
Bu, “çiviyi demir cevherinden başlayarak” anlatılması gerektiğini öğütleyen Necmettin Erbakan’dan öğrendiği bir teknikmiş.
Arınç bu açıklamayı geçen Cuma gecesi CNN Türk’te Taha Akyol’a yaptı.
Normal koşullarda Arınç’ın yüzünü ekranda görünce televizyonu kapatmadan dağlara kaçma alışkanlığında olduğum halde bu defa koltuğa gömülüp başından sonuna kadar izledim.
Meslek olarak avukat olan Arınç, dinci sağın ünlü simalarındandır. Erbakan’ın kurduğu muhtelif partilerde üst düzey görevlerde bulundu. AKP’nin resmi kurucularından biri değil ama hep ilk on birde yer aldı. Yedi yıl meclis başkanlığı, altı yıl başbakan yardımcılığı yaptı. Son seçimlere katılmayarak, 69 yaşında, kendi anlatımıyla, aktif politikayı bıraktı ama siyasetten çekilmedi.
Arınç’ı dinlemek istedim çünkü AKP’nin ilk günlerinden beri bütün önemli kararlarda imzası olan, içeride ne olup bittiğini bilen bu kıdemli politikacının eli serbest kalınca ne diyeceğini merak ettim.
Arınç iki konu üzerinde durdu: “Barış sürecine hemen dönülmeli, dış politika hemen değiştirilmeli” dedi. Kürt sorunu silahla halledilemezdi. Silah sorunu daha beter yapardı. Nitekim savaşın Türkiye içine çekilmesi binlerce Kürt gencinin dağa çıkmasına neden olmuştu.
Dış politikanın arz ettiği tehlike ise içeride cereyan eden savaş durumundan daha tehlikeli idi.
Arınç ne amaçla bunları anlatmış olabilir?
Barış süreci buzdolabına kaldırılırken ve dış politika bir düşman yaratma fabrikasına dönüştürülürken AKP’nin tepesinde oturanlardandı. Barış sürecini sonlandıran, Mısır, İran, Suriye, Irak’ı hasım haline getiren, Suudi Arabistan ve Körfez emirliklerini darıltan kararlar alınırken başbakan yardımcısıydı. Hükümet sözcüsü olarak yıllarca bu politikaları savundu ve övdü.
Şimdi, karnını doyurduktan sonra yemeklerden şikayet eden misafir gibi, emektar devlet adamı pozlarında arkada bıraktığı ve iki muhtarlı köye benzettiği hükümete, uyarılarda bulunuyor.
Ama bunu yaparken bile dürüst olamadı. Barış sürecinin hem 2009’da hem de birkaç ay önce kopuşundan Kürt tarafını suçladı. Özellikle son kopuşta Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatını çöpe atarak dinamitin fitili ateşlemesini de laf kalabalığıyla atlatmaya çalıştı.
Barış süreci yürümedi çünkü AKP hükümetlerinde kalıcı barış kurulması için Kürt tarafının talep ettiklerini karşılayacak cesaret yoktu.
AKP hata üstüne hata yaparken, demokrasiden ve hukuk devletinden cayarken geçimini ve özgürlüğünü riske atarak uyarıda bulunanlar vardı. Arınç o zaman neredeydi? Neden o zaman konuşmadı?
Televizyon günah çıkarma kabini değildir ve siz de Katolik değilsiniz, Bülent Bey. Böyle yarım ağızla yapılan ne-şiş-yansın-ne-kebap eleştiriler için çok geç.
Er geç meydana gelecek olan çöküşten sonra tarihin hakkınızda vereceği not Erdoğan’a vereceğinden farklı olmayacak.