Her sabah mutfak kapısının önündeki ağaçlardan birine iki saksağan gelir.
Gelişlerini ötüşlerinden haber alırım.
Bu saatlerde Limon’un mamasını mutfak kapısının yanındaki sekinin üstündeki tabağa koyduğumu biliyorlar. Hiçbir zaman mamasını bitirmediğini de.
Bazen dut ağacında, bazen limonda, bazen yaseminde, mesajlaşarak hayvanlara has, o muhteşem sabırla bekliyorlar.
Bu günlerde çok beklemelerine gerek yok. Islak mama vermemişsem Limon mamayı ya olduğu gibi bırakıyor ya da birkaç parça yiyip arkasını dönüyor ve çekip gidiyor. (Hor gören ve aşağılayan bir kedi poposu görmek istiyorsanız, beklerim.)
Saksağanlardan biri ölürse diğerine ne olur?
O zaman, saksağanlardan biri bekçilik yaparken diğeri tabağın yanına konar. Gagasının tabağa vurduğu sesi duyarım.
Bu sabah saksağanların ötüşünde telaş var.
Mama nöbetini tamamladıktan sonra, her gün yaptığım gibi içeri girmiyorum.
Hamaratlığım üstümde: Dün gece yıkadığım çamaşırları asıyorum, çöpleri boşaltıyorum, çöp tenekelerini yıkıyorum, siyah incirin üstünde incir arıyorum.
Bu da saksağanların yere konmalarına mani oluyor.
Kalkıp gidiyorlar. Herhâlde, yemek bulma olasılığı olan yerleri ezberlediler. Akıllarındaki bir sıraya göre her birini ziyaret ediyorlar.
Bana bir de akşam saatlerinde Limon’un ikinci mamasını verdiğimde uğrarlar, ama bu her zaman olmaz. Günleri bereketli geçmiş ve karınları tok ise beni es geçerler.
Öyle tahmin ediyorum.
Benden sonra nereye giderler? Orada ne bulurlar? Öğle tatili, öğleden sonra siesta yaparlar mı? Tehlike ile karşılaşırlar mı? Aralarında yemek kavgası çıkar mı yoksa her çiftin yeri belirli de diğerleri buna saygı mı gösterir? Karınları doyunca sevişirler mi? Sevişirlerse, günde kaç defa?
Saksağanlar her zaman çift olarak gezer. Bir tanesini gördünüz mü diğeri muhakkak yakınlarda bir yerdedir. Eski Roma’da tek saksağan görmek uğursuzluk sayılırdı.
Bu inançlarını Britanya adalarına da götürmüş olmalılar ki bugünün İngilizleri eski Romalılar gibi tek saksağan görmekten hoşlanmaz. Gördüklerinde, buluşmanın uğursuzluğunu bertaraf etmek için söyledikleri bir tekerleme bile var.
Bazıları ise yüksek sesle “Günaydın Bay Saksağan. Bayan Saksağan ve küçük saksağanlar afiyetteler mi?” der.
Saksağanlardan biri ölürse diğerine ne olur?
Sanırım kısa zamanda o da ölür. Üzüntüden, yalnızlıktan ve yoldaşsızlıktan.
Yoksa genç bir saksağan mı bulur?
Saksağan ile karga aynı soydan gelir, ama çok karga varken az saksağan var. Bunun da bir nedeni olmalı ama ... Nedir? Cevabını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim şeylerin yazılı olduğu hayali deftere kaydoluyor bu da.
Bir veya birkaç günlüğüne saksağan olsam belki aklımdaki soruların hepsinin cevabını öğrenebilirim. Ama tek başıma olup uğursuzluk saçmamak için benimle beraber saksağan olacak birisini bulmam lazım.
*
Saksağan, doğruca tek ihtiyacı olan gıdaya gider. Sen ... Senin çok ihtiyaçların var ... Sen onları tatmin etmek için işe gidersin, çalışırsın, para kazanırsın ve para ile ihtiyaçlarını ... Çoğu zaman ihtiyacın olmayan şeyleri de... Karşılarsın.
O hürdür. Sen değilsin.