Tayland’dan İspanya’ya ve Barbados’a büyük sayıda ziyaretçi çeken ülkeler Koronavirüs salgınının kontrol altına alınmamasına rağmen ülkelerini bu ay veya gelecek ay ziyaretçilere açmaya hazırlanıyorlar.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs bu ülkeler arasındadır.
KKTC de her zaman olduğu gibi bir o yöne bir bu yöne yalpalayarak açılan ülkeler arasına katılmaya karar verdi. Hedef tarih 1 Temmuz gibi görünüyor.
Bugüne kadar yaygın uygulama, ülkelerin birkaç istisna dışında kapılarını kapatmaları ve gelenleri 14 gün karantinada tutmalarıdır.
Açıktır ki bu kuralı sürdüren ülkeye turist gelmez.
O hâlde ne yapmalı?
Kapalılık sürdürülmeli mi?
Açılırken yeni bir salgın başlatmamak için etkin önlemler alınabilir mi?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), acil bir sağlık sorunu karşısında insan ve mal hareketlerinin kısıtlanmasına karşı temkinlidir. Nedeni, bu tür önlemlerin çoğunlukla beklenilen tesiri göstermemesi ve olumsuz ekonomik sonuçlar doğurmasıdır.
WHO uluslararası trafiği önemli ölçüde kısıtlayan ve 24 saatten uzun süren önlemlerin salgının başlangıç safhasında kamu sağlığı açısından bir mantığa sahip olduğunu söylüyor.
Ancak, diye ekliyor*: "Kısıtlamalar kısa süreli olmalı, kamu sağlığı için yarattığı riskle orantılı olmalı ve durum geliştikçe düzenli olarak yeniden düşünülmelidir."
Bundan da anlaşılabileceği gibi Dünya Sağlık Örgütü salgın karşısında kapanan ülkelerin açılmasına karşı değildir.
Dünya çapında her on kişiden birini istihdam eden turizm endüstrisinin uzun süre kapalı durmasının ekonomik sonuçlarının yıkıcı olduğu açıktır.
Yükseköğretim ve turizm KKTC ekonomisinin en büyük iki sektörüdür. Bu nedenle her ikisinin de açılması yere serilmiş durumda olan ekonominin toparlanmaya başlaması için önemlidir.
KKTC’nin şanssızlığı bu sektörlerin müşterilerinin neredeyse tamamının Koronavirüs salgınını tam kontrol altına alamamış ülkelerden olmasıdır; Türkiye, İngiltere ve bazı Afrika ülkeleri gibi.
Ama bu bile aşılamayacak bir engel değildir.
Ülkeye girecek olanlardan en çok üç gün önce alınmış temiz raporu istenebilir. Buna ek olarak yolcular KKTC’ye girişlerinde de teste tabi tutulabilirler. Test sonuçlarının belli olacağı 24 saat esnasında yolcuların otellerinde ve evlerinde tecrit altında kalması sağlanabilir.
Açıktır ki ülkeye dışarıdan ne kadar az insan girerse bir salgın başlama olasılığı o kadar düşük olur. Ama ziyaretçi olmaması; kapalı otel, tarlada çürüyen ürünler, sinek avlayan lokantalar ve dükkanlar ile binlerce işsiz ve kaybolan gelir demektir.
KKTC gibi Covid-19’dan temizlenmiş olan İzlanda bu ayın 15’inden itibaren ülkeyi dış ziyaretçilere açıyor. Plana göre gelecek olanlara üç opsiyon sunulacak: Yanında olumsuz çıkan yeni tarihli bir Covid-19 testi sertifikası getirmek, girişte Covid-19 testine tabi olmak veya karantinaya girmek.
Bu model KKTC’ye de uygun görünüyor.
Ona rakip olan ülkeler açılırken KKTC’nin kapalı kalması Covid-19 temizi olmanın avantajını heba etmek, bu turizm yılını kısmen kurtarma şansını sokağa atmak demektir.
Bu bana dâhice bir plan gibi görünmüyor.
* Örgütün bu konudaki tavsiyeleri buradan okunabilir.