Ozanköy
İnsanların yaptığı ilk yollar patikalardır.
Evden tarlaya, tarladan ormana, ormandan başka bir köye ve geriye.
Patikalar bir yerden bir yere gitmenin en kısa değil, en kolay yoludur.
Düzlükten dağa tırmanan patika düz değildir, sürekli bir sağa bir sola giderek yolu uzatır, ama çıkışı kolaylaştırır.
Bazı patikalar, bir ayağı diğerinin önüne koyacak genişliktedir. Bazıları katır veya eşek gibi yük hayvanlarının geçeceği genişlikte. Bazıları daha da büyür, at arabaları, kağnılar, ordular, kervanlar, kalabalıklar için, toprak yol olur.
Zaman geçer, toprak yol asfalt olur, asfalt otoyol olur, otoyol genişler şerit şerit olur, insanı arabasıyla yutar.
Ama oralardan uzak duralım.
Ayakkabılarımızı tozlatan patikalardan, toprak yollardan uzaklaşmayalım.
İnsanın ayağı olduğundan beri patika vardır.
Başlangıç tarihi belli değil.
Patikadan yola ilk geçenler, dünyanın ilk büyük imparatorluğunu kuran Romalılardır.
Tarlaya, pazara, iş yerine, okula, bir sonraki köye, camiye veya kiliseye, dağlarda gizli manastırlara giden patikalar var. Keçi, yak çobanlarının açtığı patikalar var.
İngiltere’de mezarlığı olmayan köylerden, mezarlığı olan köylere tabutların taşındığı “ceset patikaları” varmış.
El Camino Santiago, kuzey doğu İspanya’da kilometrelerce uzunluktaki bir Hristiyan hac patikasıdır. 2014’te üzerinden iki yüz bin civarında yolcu geçmiş.
Britanya Adaları bir patikalar cennetidir.
Adanın bir ucundan diğer ucuna sadece patika, at biniş yolları ve tali yollardan yürünebileceği söylenir. Tarihten gelen, right of way (yol hakkı) diye bilinen bir hak, yürüyüşçülerin hem kamu hem özel mülkten geçişini yasal güvence altına alır.
*
Yeni bir patika açmak için bir yerden bir yere giderken aynı hattı izlemek yeter. Toprak zorluk çıkarmaz. Üzerine basılan yerdeki bitkiler zamanla yok olur. Toprak sertleşir. Tohumun sert toprağa nüfuz edip filizlenmesi kolay olmadığı için orada ot çayır çıkmamaya başlar veya çıkarsa cılız olur. Basıla basıla taşlar yere gömülür.
Bu konuda biraz deneyimliyim: Evimin içinde bulunduğu arazide yürürken açtığım bir patika var.
Patikalarda sayısız ayağın hikâyesi var. Hiçbir zaman yazılmayacak hikâyelerdir bunlar.
Dünya da böyle değil mi?
İnsan kendine hayatta bir patika açar, uzun kısa, geniş dar, dağda veya düzlükte, kolay veya zor, orada ilerler, bazen geriler. Bazen patikası başkalarınınki ile kesişir. Bazen patikasını bir başkasıyla veya başkalarıyla paylaşır.
Sonra göçer, gider.
İzi kaybolur.
Patikayı başka ayaklara bırakır.