Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşa girmesinin üç sebebi; AKP’nin Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi, İran’ın Batı’yla barışması ve PYD’nin sınırın üçte ikisini ele geçirmesidir
Türkiye en sonunda Suriye’deki savaşa dâhil oldu.
Bu konuyla ilgili en ilginç soru şudur: Neden şimdi?
Suriye’de iç savaş neredeyse dört yıldır sürüyor. IŞİD Irak ve Suriye’nin büyük bölümlerini kapsayan İslam Halifeliği’ni 13 ay önce ilan etti. Ankara, uzun zamandan beri Pentagon’un Türkiye’deki Amerikan üslerini kullanmasına mani oldu, Obama’nın IŞİD’e karşı savaşa girme isteklerine hayır dedi.
Birdenbire ne oldu da bu hayır ‘evet’e döndü ve Türkiye IŞİD’e karşı savaşa girdi?
Bunun birkaç nedeni var. En büyük neden seçimlerde AKP’nin Meclis’teki çoğunluğunu kaybetmesidir.
Seçmenden destek alıp ölünceye kadar Türkiye’yi Tek Adam olarak yöneteceğini hayal eden Erdoğan tattığı ilk seçim yenilgisini hazmedemedi. Koalisyon kurulmasını zorlaştıracak bir tutum aldı. Ve ona eski gücünü geri verecek bir erken seçimin kurgusunu yapmaya başladı.
Benzer nedenler Davutoğlu için de geçerlidir. Girdiği ilk seçimde AKP’ye 13 yıllık Meclis çoğunluğunu kaybettiren Davutoğlu’nun yeri sallantıdadır. Gül sahneye çıkarsa silineceğini biliyor. Pozisyonunu güçlendirmek istiyor.
Savaş, koalisyon kurulmasını zorlaştıracak (hangi parti savaş kabinesine girmek ister). AKP’nin seçim yenileninceye kadar çoğunluk sahibi imiş gibi tek başına iktidarda kalmasını sağlayacak.
Bir ikinci neden, İran’ın nükleer emellerini kısıtlamayı kabul edip Batı ile barışmaya başlamasıdır. Çok uzak olmayan bir gelecekte bu uzlaşmaya Suudi Arabistan (ve İsrail) de dâhil olacak, bu da Suriye ve Irak’taki savaşları yeni bir seyre sokacak. Tahran’ın Batı’yla uzlaşması güvenilmez bir müttefik hâline gelen Türkiye’yi ikinci plana itecek.
Ankara Amerika’nın yanında savaşa girerek eski pozisyonuna geri dönmeyi umuyor.
Üçüncü neden, Suriye Kürtlerinin PKK’sı olan PYD’nin 900 kilometrelik Türkiye-Suriye hududunun üçte ikisini ele geçirmesidir. Türkiye geriye kalan bölgeye girerek Kürtlerin Akdeniz’e kavuşmasını önlemek istiyor.
Bu amaçlar gerçekleştirilebilir mi?
Irak ve Suriye’de mezhep savaşları yapılıyor.
Bu tür savaşlar taraflardan biri kazanınca değil hepsinin iflahı kesilince sona erer. Washington (ve Batı) bu nedenle Irak ve Suriye’ye asker yollamaktan kaçınıyor. IŞİD’i karada bölge devletlerinin ortadan kaldırmasını istiyor.
Türkiye savaşı büyütmeyi ve büyük kayıp vermeyi göze almadan ne Esad’ı devirebilir, ne IŞİD’i ortadan kaldırabilir, ne de, uzun vadede, PYD’nin hudut bölgelerinde Akdeniz’e ulaşan otonom bir idare kurmasını önleyebilir. Erdoğan piyasada olduğu müddetçe de Batı’da eski itibarına kavuşamaz.
Türkiye IŞİD ile PKK’nın vermeye muktedir olduğu zararı kaldıramaz –kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların şiddetinin hududu yoktur.
Hükümetin iyi yapılmamış hesaplara dayanan savaş kararının vereceği bir başka hasar Barış Süreci’ne olacaktır. Güneydoğu’da iki yıldır susan silahlar yeniden konuşacak, toplumu bölen çatlaklar genişleyecek, Türkiye’ye zaafa düşecektir.
Bütün bunların sonucu ekonomin darbe almasıdır.
Kâr nerede peki? Ne kazanacağız?
Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Ortadoğu politikası bir delinin kuyuya atıp kırk akıllının çıkaramadığı taşa benziyor.
Tek ümit seçmenin bunu görüp AKP’ye can attığı erken seçimlerde daha da büyük bir yenilgi tattırmasıdır.
Erdoğan ve Davutoğlu iktidardan ellerini çekmedikçe Türkiye’ye verdikleri ve perşembe gecesinden beri süratle artmaya başlayan zarar tamir edilemez.