Bütün güzellikleri yaratan ve hiçbirini örtmeyen ve örtülmesini buyurmayan Tanrı neden kadının örtünmesini istedi?
İstemedi.
Erkekler Kuran’ı öyle yorumladılar ve kadını kapanmaya zorladılar. Nedeni, kadının güçlü cinselliği karşısında (o konuda kadın umman, erkek olsa olsa bir deredir) erkeğin duyduğu özgüven eksikliğidir. Aslında örtülmek istenen de o cinsellik.
Neyse. Bu beni pek fazla ilgilendirmiyor. Erkek kadını örtmek isterse, kadın da örtünmeyi kabul ederse bana laf düşmez. Herkes istediğini giymekte hürdür. Belki giydirtmekte hür değildir ama tesettüre başkaldıran kadın görülmediğinde göre – “Tesettür isyanları” diye bir şey oldu mu? – kadınlar herhalde bu kılığa bürünmekten şikayetçi değil.
Tesettür bugün uygulanan şekli ile tarihin hiçbir devrinde Türk kadınının elbise dolabında bulunmadı. Milli Görüş’ün ortaya çıkması ve 1980’den sonra devletin dinciliğe karşı daha hoşgörülü davranmaya başlamasıyla dini bir sembol olarak ithal edildi ve kadınlara giydirildi. Bir çeşit üniforma olarak.
Hala var mı bilmiyorum. Bu adet ilk çıktığında cemaati olan birçok şeyh ve hocanın değişik bir tesettür rengi ve eşarp düğümleme şekli vardı.
Tesettürle ilgili tek sorunum kadın için icat edilmiş en çirkin giysi olmasıdır. Tesettür bir göz kabusudur.
Sanırım benimle aynı fikirde olan birçok kadın var. Çünkü, İstanbul sokaklarında, kıyafetlerini kapanma kurallarına uymaya azami çaba sarf ederek güzelleştirme gayreti içinde olan birçok kadın görüyorum. Bunların arasında derdi olmayan, istediği her şeyi satın alabilecek devletlu eşleri de var.
Ama beceremiyorlar. Çünkü tesettür çok cince dizayn edildi. Sadece örtmüyor. Çirkinleştiriyor da.
Hep şunu merak ettim. Ünlü Türk modacıları neden dindar kadınlar için tesettür ve estetiği birlikte barındıran giysiler dizayn etmediler? Tesettürü güzelleştirmeyi denemediler? Neden Vakko’da, Beymen’de, Harvey Nichols’da, Yargıcı’da ve Nişantaşı’nda adını bilmediğim birçok butikte şık ipek, kadife, keten tesettürler yok? Her türlü şeyi deneyen Türk modacılar neden bunu denemedi?
Geçenlerde, Cumhuriyet gazetesi, dünyanın en büyük fotoğraf ustalarından Ara Güler’i Cumhurbaşkanı ve ailesinin fotoğraflarını çektiği için karalamaya kalkıştı. Dogmatikliğe gelince, en ilerici geçinenlerin en gericilerden pek farkı olmadığını gösteren düzeysiz bir saldırıydı bu.
Acaba modacılar sözde solculardan, liberallerden ve laiklerden gelebilecek böyle saldırılardan korktukları için mi milyonlarca kadınlık bu piyasaya girmekten korktular, Türk kadınını Havva’nın incir yaprağından bu yana görülen en zevksiz giysiyle baş başa bıraktılar?
Küçük bir piyasa da değil.
Forbes adlı Amerikan ekonomi dergisinde okuduğuma göre Müslümanlar 2013’te giysi ve ayakkabıya 266 milyar dolar harcamışlar. Moda dergisi Vogue ise Ortadoğu’daki lüks eşya satışlarının 2015’te 8.7 milyar dolar olduğunu yazıyor.
Bunları düşündüğüm için geçenlerde Dolce & Gabbana adlı İtalyan moda evinin tesettürü koleksiyonuna kattığını görünce baya sevindim.
Okuduğuma göre geçtiğimiz yıllarda DKNY, Oscar de la Renta, Tommy Hilfiger, Mango, Monique Lhuillier gibi markalar da piyasaya tesettür sürmüşler ama hepsi ramazana rastlayan bir defalık işler olmuş.
İtalyan moda evinin tesettür üretimi ise süreklilik arz edecek.
Gözlere ziyafet bu giysiler için teşekkürler Dolce & Gabbana.