Onların ne ismi, ne yüzü var.
Ölmediler. ‘Etkisiz hal’e getirildiler.
Kimler tarafından, hangi mezarlıklara gömülüyorlar, bilmiyoruz.
Tabutları ne ağacından?
Kefenleri hangi kumaştan?
Kim yıkadı? En son kim gördü yüzlerini?
Tabutlarının önünde askeri selam veren çocuklar var mı?
Anneleri, babaları, arkadaşları?
Öldüklerinde kaç yaşındaydılar?
Onlar aynı şeyin iki yüzü: Yazı ile tura. Onlar için savaş bitti. Aynı yerden gelmişlerdi, aynı yere gittiler
Arkalarında eş, çocuk bıraktılar mı?
Ceplerinden ne çıktı?
Mevlitleri okunuyor mu?
Ölüm kâğıtlarında “ölüm nedeni” ne yazıyor?
*
“Şehit” olanlarla “etkisiz hale getirilenler” hiçbir şeyde eşit olmayabilirler.
Ama “kurban” olmakta eşittirler.
Hataların, saplantıların, inatların, geriliğin, korkuların, hırsların, kaçınılmazı erteleme gayretlerinin, uzlaşma cehaletinin, cahilliğin, gaddarlığın, seviyesizliğin, coğrafyanın, tarihin kurbanı.
*
Ne derlerse desinler.
Ne yaparlarsa yapsınlar.
Öldüklerinde kaç yaşındaydılar? Arkalarında eş, çocuk bıraktılar mı? Ceplerinden ne çıktı?
Onlar aynı şeyin iki yüzü: Yazı ile tura.
Onlar için savaş bitti.
Aynı yerden gelmişlerdi, aynı yere gittiler.
Aynı toprak onları kucakladı.
Mezarlarına aynı güneş vuracak.
NOT: Ağırca bir grip geçirmekte olduğum için yazılarıma bir süre ara vereceğim.