Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Twitter'a Telekominikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) koyduğu erişim yasağını kaldıran ve oybirliği ile alınan karar, başlattığı tartışma önemlidir.
Bu tartışma esas olarak, Başbakan Erdoğan'ın hukuka ve anayasal kurumlara bakışını açık biçimde göstermesi açısından önemlidir.
AYM'nin kararının 'milli' bulunmaması, Erdoğan'ın uzun süredir politik bir söylem olarak kullandığı 'millet' kavramına uyumsuzluğu ima ediyor.
Başbakan Erdoğan'ın 'Millet' ve 'Millet iradesi' olarak tanımladığı esas olarak çoğunluğun iradesi. Bu çoğunluğun içinde 'öteki'lere ancak özel alanlarında yer var.
Şunu kabul edelim ki, Türkiye, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana toplumsal farklılıkların birarada/birlikte yaşadığı, geniş bir ortak değer kümesi etrafında yaşayan bir ülke olmadı. Tam tersine farklı toplumsal kesimlerin kendi alanlarında cemaatler halinde yaşadığı bir ülke oldu.
Bu açıdan Türkiye, henüz birarada/birlikte yaşamayı başarabilmiş bir toplum olmadığı gibi millet hiç değil.
Başbakan Erdoğan'ın millet olarak ifade ettiği, büyük ölçüde AK Parti etrafında kimlik siyaseti aidiyetinde buluşanlardır.
AK Parti ve Erdoğan'a göre neredeyse en küçük muhalefet -son AYM kararı gibi- Türkiyeli olsa bile gayri millidir.
Başbakan Erdoğan, AYM'nin kararını evrensel ölçülere uyumlu olduğu için gayri milli buluyor.
Kararın gayri milli bulunması, zihnen var olan milli tanımına uyumsuzluğdan kaynaklanmaktadır. Bunu göre milli olan, erişim yasağının devamıdır. Yasağın sürmesi ve özgürlüğün sınırlandırmaya devam etmesidir. Bu, son iki yıl içinde iyice belirgin hale gelen ve Gezi'den itibaren ise kristalleşen zihinsel yaklaşımla uyumludur. Mikro alandaki değer temelli tüm konularda sadece sağcı muhafazakârlığın değil, bir zihni yansımanın politik tercihlerini görüyoruz. Ve bu politik tercihler çoğulcu olmasa da AK Parti için millidir.
Bu millinin ima ettiği temel değerler, açıktır ki evrensel demokrasi standardlarıyla uyumlu değildir. Bu açıdan içinde olduğumuz süreci bir tür 'milli demokrasi' inşaa dönemi olarak da tanımlayabiliriz. Bu içe kapalı, kendi kültürel kimliğini temel referans alan "AK Parti tipi milli demokrasi"dir.
Bu süreç aynı zamanda, yasal değişim olmadan "Türk usulü Başkanlık Sistemi"nin de facto olarak hayata geçirilmesidir. Türkiye'de yasal olarak Cumhurbaşkanının yetkilerini düşündüğümüzde bunun çok uzak olmadığını görürüz.
Türk tipi Başkanlık Sisteminde güçlü denetleme kurumları, kesin güçler ayrılığı yerine; sistem içindeki her kurum ve kuruluşun kayıtsız olarak iktidar kontrolünde, çoğulcu değil homojen olduğu bir sistemdir.
Nitekim 30 Mart seçimlerinden sonra YSK'nın, Twitter kararı sonrası AYM'nin yapısı ve yetkilerinin tartışılmaya bu anlayışın sonucudur.
Peki Türkiye birkaç yıl içinde nasıl bu noktaya geldi. Çok değil daha birkaç yıl öncesine kadar eksik de olsa demokrasi deneyimi, AB üyelik müzakeleri, AB ve Batı dünyasının parçası olması, dış politikada izlediği sıfır sorun politikasıyla, ekonomide elde ettiği başarılarla dünyanın pek çok ülkesinde saygı duyulan ve küresel sistemin önemli bir parçası ve bölgesel aktörü idi.
Yani Türkiye peşinden gittiği evrensel değerler, küresel sistemin parçası olma çabasıyla başta İslam dünyası olmak üzere herkesin saygı duyduğu ülke idi.
AK Parti bu vizyonu Arap Uyanışından sonra kaybetti. Küresel sistem içinde bölgesel aktör olma hedefini, küresel sisteme meydan okuma adına Ortadoğu liderliğine tercih etti.
Arap Uyanışı sonrası sahip olduğu demokrasi, evrensel değerleri bu dünya ile paylaşarak sentezleme ve model olma yerine; mezhep kardeşliği ve kimlik siyaseti üzerinden Ortadoğu liderli olmayı tercih etti. Bu Türkiye için büyük bir kırılma ve bir zamanların moda deyimiyle 'eksen kayması'dır.
Tekrar milliliğe gelirsek; dünyanın bu kadar küreselleştiği, iç içe geçtiği, insan hakları, hak ve özgürlüklerin küresel bir norm haline geldiği, karşılıklı bağımlılık ilişkisinin bu kadar arttığı sistemde farklı olanı gayri milli ilan etmek aslında evrensel olmayan bir zihnin kendini ortaya koymasından başka bir şey değildir.
AYM'nin kararını gayri milli ilan etmeden önce Anayasanın 90. maddesini, Türkiye'nin tarafı, ortağı olduğu anlaşma ve kurumları düşünülmesinde fayda var. Çünkü günümüz dünyasında evrensel ölçüleri içine sindiremeyen milliliğe yer yok.
@murataksoy