Soma’da yaşanan facia sonrasında ilçeyi ziyaret eden Başbakan Erdoğan’a yönelik protestolar ve sonrasında yaşananların medyaya yansıması üzerinde durulması gereken bir tartışmayı tekrar gündeme getirdi; Erdoğan karşıtlığı.
Gerçekten Soma’da yaşananlardan sonra ggerek Soma’da gerekse Türkiye’nin farklı yerlerinde gösterilen duyarlılığı, açıklamaları, eleştirileri iflah olmaz Erdoğan karşıtlığı ile açıklamak ne kadar doğru?
Son dönemde, AK Parti’ye yönelik en küçük bir itirazı bile Erdoğan karşıtlığı ile açıklamak, o itirazı önemsizleştirmek için özellikle kullanılan ve tercih edilen bir stratejiye dönüştü ne yazık ki.
Bir itiraza Erdoğan karşıtı damgası vurmakla, o itiraz, ne yazık ki ne ortadan kalkıyor ne de önemsizleşiyor.
Kabul edelim ki, Türkiye’de AK Parti’nin kurulmasından bu yana ve öncesinde de İslami kesime, muhafazakârlara mesafeli olan bir gruplar oldu. Bu gruplar, kuruluşundan bu yana AK Parti’ye mesafe ve kuşkularını hep korudular.
Bu grupların AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı, alternatif bir siyaset üreterek siyasi bir rakip olmayı değil ontolojik olarak onun ortadan kalkması üzerine odaklandı. Bunlar için AK Parti ve Erdoğan, zaten başından beri olağan şüpheli ve ötekiydi.
Bu grupların bir kısmı karşıtlığı sekter olarak hissettiriken, bir kısmı da bunu uygun ortamlarda şiddete de başvurarak kamusallaştırdı.
Yukarıdaki grubun dışında kalan ve büyük ölçüde laik kesim içinde olan bir grup daha var. Özellikle medya, akademi ve STK çevresinde olan bu grup, 2008’den bu yana giderek genişliyor.
AK Parti karşıtlığı ile başlayan bu pozisyonlanma; son yıllarda AK Parti’nin siyasal tercihleri, Gezi ve 17 Aralık süreci ile birlikte yakın geçmişe kadar partiyi destekleyenlerin de katılması ile birlikte AK Parti/Erdoğan karştı bir pozisyondan AK Parti/Erdoğan’ın siyasal tercihlerine siyasal itiraz ve eleştirilerin merkezinde olduğu bir pozisyona dönüştü.
Soma sonrası Erdoğan karşıtlığı suçlaması bu gruba yapılıyor.
Bu gruptakiler için Erdoğan, Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunduğu sürece anlamlı ve önemli bir siyasal figürdü. Bugün Erdoğan’ın eğer eskiye dönüşü mümkün olsa –ki, bu artık mümkün görünmüyor- yine desteklemeye devam edebilecek insanlar bu gruptakiler.
Sayısal olarak bu kadar az insanın köşelerinde yazdıklarını, ekranlarda söyledikleri eleştirel sözleri “Erdoğan karşıtlığına” indirgemek en hafif deyimle gerçeğe gözünü kapatmaktır.
Yaşanan sürecin sorunlarını görmeyip ve yapılan eleştirileri karşıtlığa indirgeyip; Başbakan Erdoğan’ı kusursuzlaştırmak başta Erdoğan olmak üzere Türkiye’ye de kötülük yapmaktır.
Son yıllarda AK Parti’nin politiklarına, Erdoğan’ın söylemine yapılan eleştirilerin temelinde; Erdoğan’ın kutuplaştırıcı dili kadar, öncesinde partinin değer temelli siyasal tercihlerinde salt kendi kültürel kimliğini referans alması bulunmaktadır.
Bunun dışında önce Gezi, sonra 17 Aralık süreciyle birlikte temel hak ve özgürlüklerin alanının daralması, yargının bağımsızlığının kısmen ortadan kaldırılması, toplumsal kutuplaşma, Türkiye’nin giderek dünyadan izole hale gelmesi diğer eleştiri alanlarıdır.
Bu politik bakış ve söylem, Soma’da adeta tavan yapmıştır.
Erdoğan’ın kendisini protesto edenleri neredeyse markette sıkıştırması, müşavir yardımcısının güvenlik kuvvetlerince etkisiz hale getirilen protestocuya yönelik şiddeti, parti sözcüsü tarafından bunların sahiplenilmesi nasıl açıklanabilir?
Tüm bunları demokratik hukuk devletinde savunulması mümkün değildir.
Mısır ve dünyanın pek çok yerinde mağdur olanlar için samimi gözyaşı döken Erdoğan’ın Soma’ya duygusal olarak neredeyse kayıtsız kalması nasıl açıklanabilir?
Bugün Erdoğan karşıtlığı olarak yansıtılan, bu politikaların eleştirilmesidir. Bu siyasal elştirileri kişiselleştirerek Erdoğan karşıtlığı olarak konumlamak; bu insanlara haksızlıktır. Bu pozisyonun özü Erdoğan’ı değil onun siyaseten duruduğu yerin ve politikalarını eleştirmektir.
Evet toplumda en başından bu yana devlet içinde ve toplumda Erdoğan ve AK Parti’ye karşı olanlar var. Ama hem sayısal hem de siyasal oy güçleri az olan bir grubun yaptığı siyasal eleştiriler, Erdoğan karşıtlığı değil siyasi ve vicdan itirazıdır.
Evet toplumda en başından bu yana devlet içinde ve toplumda Erdoğan ve AK Parti’ye karşı olanlar var ve olmaya devam edecekler.
Ancak hem sayısal hem de potansiyel oy güçleri az olan bir grubun yaptığı siyasal eleştiriler, Erdoğan karşıtlığı değil hem siyasi hem de vicdan itirazıdır. Bunları küçümsemek, görmezden gelmek yaşanan sorunları ortadan kaldırmaz sadece derinleştirir.
@murataksoy