Geçen ay meydana gelen depremler 11 ili fiziken, tüm ülkeyi ise ruhen çok ciddi şekilde etkiledi. Gerek ülke içinden gerekse de yurt dışından ayni ve nakdi bağışlar yapıldı, yapılıyor. Hemen hemen herkes seferber oldu.
Kanayan yaraya bir nebze de olsa merhem olsun diyerek başta AFAD ve AHBAP olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlara bağış ve yardım yaptık. Çok da iyi yaptık elbette.
Ancak AFAD, AHBAP ya da bazı diğer kuruluşlar kendilerine yapılan parasal bağışın bir kısmıyla Kızılay'dan çadır, konserve vs. satın alıp bölgeye gönderdiği ortaya çıktı. Kızılay'ın icraatlarının kamuoyunda yaygın olarak tartışılması, kuruma yönelik iddia ve ithamlar hem canımızı sıktı hem de güvenimizi zedeledi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün KIZILAY adını verdiği kurum 11 Haziran 1868 tarihinde Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti adıyla kuruldu. 1877'de Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti, 1923'te Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti, 1935'te Türkiye Kızılay Cemiyeti ve 1947'de Türkiye Kızılay Derneği adını aldı.
Kendi web sitesinde yer alan "Temel İlkeler" arasında Kızılay'ın "hizmetlerinden hiçbir şekilde çıkar gözetmeyen gönüllü bir yardım kurumu" olduğu açıkça belirtilmesine rağmen bu kuruluşun çadır satması, kan satması, Ensar Vakfı'na para aktarması gibi olaylarla anılması doğal olarak tartışma yaratıyor, ciddi tepkilere neden oluyor.
Gelin birlikte Kızılay'ın şimdiki başkanı olay Dr. Kerem Kınık'ın Kızılay'ın başına geçişinin öncesi ve sonrasını mali verilerle masaya yatıralım. Bu analiz için Kızılay'ın internet sitesindeki verilen faaliyet raporlarını kullanacağız.
1993 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olan Dr. Kerem Kınık Pakistan, Filistin, Orta Afrika, Somali ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi çok sayıda çatışma ve afet bölgesinde insani yardım faaliyetleri ve projeler yönetmiş.
Kınık'ın Kızılay serüveni 2004 yılında gönüllü olarak Kızılay'a girmesiyle başlıyor ve 2015 yılında Genel Başkan Yardımcısı, 2016 yılında da Genel Başkan olarak seçilmesi ile devam ediyor. Oldukça parlak bir geçmişe sahip.
Kınık, Kızılay Genel Başkanı olmadan önce de bağışlar toplanıyordu elbette. Ancak Kızılay'ın internet sayfasında sadece 2017 ve sonraki yıllara ilişkin veriler var, öncesi yok. Önceki verileri sevgili Ozan Gündoğdu'nun BirGün'de yazdığı bu yazıda bulabildim:
Aşağıdaki tabloda Kızılay'ın aldığı bağış tutarları TL ve ABD Doları olarak görülmekte.
Yukarıdaki tabloda dikkat çekici en önemli husus, 2016 öncesi Kızılay'a yapılan bağışların görece düşük miktarda olmasıdır. Ancak Kızılay 2016 ve sonrasında aniden -önceki yıllara göre- çok iyi bağış toplamaya başlıyor ve 2015 yılına nazaran 2016 yılında bağışlar yüzde 2 bin 58 oranında artıyor. Bu oran dolar bazında yüzde 1624.
Milyar TL'nin şu anki kur ve enflasyon nezdinde pek bir kıymeti harbiyesi olmayabilir ama bu bağış tutarları ilgili yılın ocak ayı başındaki TCMB'nin alış kurları ile hesaplanırsa Kınık'ın başkanlık yaptığı 2016-2021 dönemlerinde yaklaşık 2 milyar 525 milyon ABD Doları bağış yapılmış. 2022 ve 2023 verileri sitede henüz yok. En son faaliyet raporu 2021 yılına ilişkin ve sayısal bağışlara ilişkin verilere raporlarda yer verilmemiştir.
Kınık öncesi yıllık ortalama 35 milyon dolar bağış toplanırken bu rakam Kınık sonrası dönemde ortalama 420 milyon doları aşmıştır. TL bazındaki artış yüzde 2 bin 315 yani neredeyse 25 kat, ABD Doları bazında ise yüzde 1078, yani yaklaşık 11 kat artmıştır.
Hatırlanacağı üzere 27 Aralık 2017 tarihinde Başkentgaz, 75 bin doları Kızılay'da kalmak ve kalan 7 milyon 925 bin doları da Kızılay tarafından Ensar Vakfı'na gönderilmek üzere Kızılay Derneği'ne toplam 8 milyon Amerikan Doları bağışlamıştı.
Bu şartlı bağış işlemi sadece bu olaydan mı ibaret, bilemiyorum. O nedenle buz dağının görünmeyen kısmına da bakmak lazım. Kim bilir bu şekilde yapılmış kaç işlem, kaç dosya var?
İvedi şekilde Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın harekete geçip bu şekilde yapılan işlemleri tespit etmesinde fayda var. Kızılay, kendisine yapılan bu bağışları tüzüğünde de belirttiği üzere "sosyal yardım misyonunu yerine getirmek üzere" kullanabilmelidir.
Peki Başkentgaz-Kızılay-Ensar arasında dönen bu bağış akışı düzeninin vergiden kaçınmadan öte bir başka bir amacı da olabilir mi? Bu, sadece vergi ödememe, daha az vergi ödeme için yapılan bir işlem mi yoksa arkasında başka nedenler de var mı? Bilmiyoruz.
Ama bu soruların cevaplandırılması gerekiyor. Zira Dr. Kınık'ın başkanlığı sonrası Kızılay'a yapılan yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bağışın sadece 8 milyon dolarının akıbetini, o da basına yansıdığı kadarıyla biliyoruz. Onun dışında kalanı bilmiyoruz.
Akıllara takılan soruların başında Kızılay için toplanan paraların ne kadarının Ensar gibi vakıflara gittiğidir.
Bunun gibi soruların cevapları hızla kamuoyuna verilmeli, Kızılay şeffaf şekilde hesap gelir ve özellikle de harcama kalemlerini ayrıntılı olarak kamuoyunun bilgisine sunmalıdır.
Aksi durumda bu kadar tarihsel ve önemli bir kurumun zaten çok sarsılmış itibarını yeniden tesis etmek mümkün olmayacaktır.
Murat Batı kimdir? Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı. Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı. "Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı. Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir. |