1 Ocak 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere birçok maktu vergi/harç ve cezalar farklı oranlarda artırıldı. Bu artışların özellikle enflasyonun da arttığı bu dönemlerde mükelleflerin üzerindeki mali yükü artıracağı su götürmez bir gerçek. Bir taraftan enflasyon, diğer taraftan artan vergi yükleri karşısında mükellefler kendince çeşitli tepkiler verip bu vergi baskısından/yükünden kaç(ın)mak için farklı yolları deneyebilmektedirler. Bunlar arasında en önemli tepkiler; vergiden kaçınma, vergi kaçırma ve karar etkisi gibi yollar sayılabilir.
Ancak özellikle vergi oranlarındaki artışın vergi hasılatı/geliri üzerindeki olumsuz etkisini yani vergi oranının bu kadar artırılması devletin vergi gelirini düşüreceğini iddia eden bazı gazete yazarları bu durumu Laffer Etkisi/Eğrisi dediğimiz bir vergi/iktisat teorisiyle açıklamaya çalışmaktalar. Bu doğru bir yaklaşım mı? Gelin bunu birlikte değerlendirelim.
Dönemin ABD Başkanı Gerald Ford'un enflasyonu kontrol etmek için artırdığı vergi oranlarının doğru bir yaklaşım olmadığını düşünen bir grup kişi, 14 Eylül 1974 tarihinde ünlü ekonomist Prof. Dr. Arthur Laffer ile Washington DC'de bulunan bir restoranda bir araya geldi. Aslında esas dertleri "artan vergi oranlarının vergi hasılatını artırmayacağı" sorunundan ziyade zengin ve üretici sınıfın bu artan vergiler karşısında kârlılık seviyelerini düşürdüğünü ve bu nedenle de artan vergi oranlarının üretimi olumsuz yönde etkilemek olduğunu dile getirmişlerdir. Laffer ise aynı gün yüksek vergi oranlarının üretimi olumsuz etkileyeceğini, bu nedenle vergi oranlarının düşürülmesinin vergi hasılatını da artıracağı yönünde bir düşünceyle restoranda bulunan ve aşağıda görülen kumaş bir peçete üzerine teorisini çizip anlatmıştır. Kumaş peçete katılımcılar arasında bulunan gazeteci Jude Wanniski tarafından hatıra olarak alınmıştır. Peçetede "Bir ürünü vergilendirirseniz daha az sonuç/Bir ürünü sübvanse ederseniz daha fazla sonuç/İşi, çıktıyı ve geliri vergilendiriyoruz ve iş dışı, boş zaman ve işsizliği sübvanse ettiğimizden./Sonuçları ortada! " ifadeleri yer almaktadır.
Laffer teorisinin özünde vergi oranları azaltılırsa vergi hasılatı da artar varsayımı vardır. Bu teori her ekonomide bu şekilde mi sonuçlanır? Bu her ülkenin ekonomik yapısına göre farklılık arz eder. Bunu ülkemizin önde gelen ekonomistlerinden Sn. Dr. Mahfi Eğilmez hocam kendi bloğunda "Arz yönlü ekonominin özellikle vergiyle ilgili önermeleri ABD'de Reagan, İngiltere'de Thatcher ve Türkiye'de Özal zamanında uygulanmış, fakat iddia edildiği gibi vergi oranı indirimleri vergi tahsilâtını artırmamıştır. Hatta Türkiye'deki uygulamada 1980'erin ortasında gelir vergisi oranlarında iki yıl üst üste yapılan indirimlerin gelir vergisi gelirlerini artırması bir yana, düşen vergi gelirleri miktarının eski düzeyine gelmesi 14 yıl sürmüştür. Bunun nedenleri üzerine yapılan çalışmalar vergi oranlarının Laffer'in iddia ettiği kadar yüksek olmadığı ya da durumun bir çan eğrisi ile temsil edilmesinin yanlış olduğu yolunda sonuçlara ulaşmıştır.[1]" şeklinde yazmıştır. Mahfi Hocam durumu yeterince net bir şekilde açıklamış, o nedenle ayrıca ben de yazmayayım.
Ancak Laffer'ın teorisinde geçen vergi oranları kavramı tüm vergi oranlarını mı yoksa sadece gelir üzerinden alınan vergilerin oranlarını mı kasteder? Laffer, teorisinde gelir üzerinden alınan vergileri dikkate almış ve teorisinde vergi oranlarındaki artış belli bir noktaya kadar vergi hasılatını artırmış ve optimal nokta denilen bu orana gelindiğinde ise her vergi oranı artışı vergi hasılatını azalmaya başlayacağı anlatılmaktadır. Laffer, teorisinde vergi oranlarında artışın vergi hasılatını artırmanın altında yatan nedenini bireylerin artan gelir vergisi nedeniyle kayba uğradıkları gelirlerini daha çok çalışarak telafi edeceklerini der ki buna literatürde gelir etkisi denir ve bu durum daha çok çalışıldığı için de vergi hasılatı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacağını iddia etmektedir. Ama Laffer'ın optimal oran dediği bu oranın üstünde bir gelir vergisi oran artışı durumunda çalışanlar ne kadar fazla çalışırlarsa aynı oranda değil daha da yüksek bir vergi oranıyla karşılaşacakları için çalışmaktan vazgeçebileceklerdir ki buna literatürde ikame etkisi adı verilmektedir. Yani yüksek gelir vergisi oranı durumunda "ne kadar çalışırsak o kadar gelir elde ederiz ama bu gelirin büyük kısmı vergiye gideceğinden, çalışmam evde otururum, uyurum, gezerim, aileme vakit ayırırım" şeklinde bir tercihe dönüşmektedir. Bu durum daha az üretim ve dolayısıyla da daha az bir vergi hasılatı anlamına gelmektedir. İşte Laffer'ın teorisinin özü budur.
Bu teoriyi ve sonucunu ÖTV gibi vergilere uyarlayabilir miyiz? Yani ÖTV oranlarındaki artışın vergi hasılatını azaltacağını Laffer Teorisiyle iddia edebilir miyiz? Arthur Laffer hala hayatta ve bence kendisine sormakta fayda var ama teori ve değişkenleriyle varsayımları buna pek uygun değil sanıyorum.
ÖTV gibi vergilerin vergi oranlarındaki artışlar vergi hasılatını değiştirir mi? sorusunun cevabını vergiye karşı bir tepki yolu olarak ve literatürde karar etkisi olarak adlandırılan yöntemle değerlendirmek lazım. Karar etkisi, vergi baskısından yani vergi yükünden kurtulmak ve dolayısıyla da verginin bu olumsuz etkisini azaltmak için mükelleflerin özellikle tüketim ve yatırım kararlarını değiştirerek daha az bir vergi yüküyle karşılaşmak istemeleridir. Örnek olarak şu sıralar İstanbul trafiğinde gözle görülür ve hissedilir şekilde oluşan bir azalmanın nedeni verilebilir. Özellikle benzin, motorin gibi yakıtlarda vergi ve fiyat artışı nedeniyle kişiler, özel araçlarını kullanmak yerine toplu taşımaya yönelmeleri örnek gösterilebilir. Bu ürünlerin kullanımının azalması nedeniyle bu ürünlerden alınan ÖTV, KDV gibi harcama vergilerinin hasılatı da azaltacaktır. Vergi oranlarındaki artışın her zaman vergi hasılatını artırmayacağına ilişkin David Hume 18. yüzyılda şunu söylemiştir: "Vergilemede çoğu zaman iki kere iki dört değil, bir eder." Özellikle bazı ürünlerdeki vergi oranlarındaki aritmetik artışın vergi hasılatına aynı şekilde yansımayacağının görülmesi gerekmektedir.
Karar etkisinin oluşabilmesi için genel olarak vergi oranları artan ürünlerin yerine kullanılabilecek daha düşük oranlı alternatif (ikame) ürünlerin bulunması gerekmektedir. Aksi durumda bu davranışın/tepkinin çok uzun sürmesi, toplumsal bir tepki olan ve vergisi yüksek olan ürünleri kullanmama yönündeki vergi grevine/reddine dönüşmediği sürece pek mümkün değil gibi duruyor.
Ünlü İktisatçı Adam Smith "Ulusların Zenginliği" adlı eserinde "Yüksek vergiler, bazen vergiye tabi malların tüketimini azaltmak ve bazen vergi kaçakçılığını teşvik etmek suretiyle, düşük vergilerden sağlanacak hasılattan daha düşük bir hasılat sağlar. Gelirin azalması, tüketimin azalmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmışsa, çözüm yollarından birisi vergi oranlarını indirmektir." demiştir. Yüksek vergi oranlarının mükellefleri kaçınma ve kaçırma yollarına sevk edeceğini ve dolayısıyla vergi hasılatını azaltacağını vurgulamıştır.
Umuyorum ki tez elden bu durum hem devletimiz hem de yurttaşlarımız lehine adil bir şekilde düzelir.
[1] https://www.mahfiegilmez.com/2016/09/arz-yonlu-ekonomi-ve-laffer-egrisi.html