Donald Trump, bir bakıyorsunuz, Amerika’nın bayağı “yerli”bir ürünü. Çünkü, başka bir yerli olmasını insan düşünemiyor. Buna rağmen, gene bir bakıyorsunuz ve bu insanın Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanı olmasına akıl erdiremiyorsunuz. Ben kendi hesabıma, Cumhuriyetçi Parti de olsa (Reagan’ı, oğul Bush’u yeni gördük sayılır) aday adayı olmasına şaşırmıştım. Sonra aday oldu, gene şaşırdım. Ardından başkan oldu, iyi şaşırdım. Ama Donald Trump söz konusu olunca, “şaşırma” eyleminin sonu gelmiyor. Daha yakından izlesem, günde birkaç “şaşma” vesilesi çıkaracağımdan şüphem yok.
Örneğin, onun gibi gününü “tweet” yazarak geçiren bir Başkan görülmüş bir şey mi? Tamam, “tweet” kendisi çok yeni ama Kennedy’yi, Eisenhower’ı, müteveffa Bush’u, Carter’ı, böyle “tweet”ler yazar ve atarken düşünebiliyor musunuz? “Tweet atmak” atan ABD Başkanı olunca, şaşırtıcı. Eylemin kendisi. Ama bir de attığı “tweet”leri düşünmek var. Fikrini (her konuda) söylüyor ve fikirleri zaten genellikle bir tuhaf. Ama sık sık da yalan söylüyor. Yalan söylediğini söylüyorlar. Hiç oralı değil. Hemen yenisini söylüyor.
Günümüzün “popülist liderler” kadrosunun davranışlarına bakarsan bunun çok “özgün” olmadığını görürsün, diyebilirsiniz. Evet, haklısınız. Yalnız sayılmaz Trump.
Kendi partisinin güvenini kaybetmek olgusunu sınırları içinde baksak burada da Trump’ın rekor kırmış olduğunu görüyoruz. Hep söylerim, Cumhuriyetçi Parti pek tekin bir parti sayılmaz. Nixon’ı başkan, Goldwater’ı aday yaptılar. Palin’i buldular. Öte yandan Cumhuriyetçi Parti, bence asıl Amerikan partisidir. Birçok bakımdan, Amerikan politik toplumunun belkemiği gibidir. Onun için meclislerde, başka konumlarda yıllanmış, deneyim kazanmış adamlar da vardır saflarında.
İşte böyleleri, bir kısmı hatta adaylığı sırasında Trump’a cephe aldı. Bu devam ediyor. Çeşitli “sarsıcı” olaylarda Trump’ın tercih ettiği yol, partisinden birkaç kişinin daha Trump karşıtı platforma geçmesine sebep oluyor. Trump’ın da bu tür tercihlerde bulunma kapasitesi sonsuz. Demek ki olay devam edecek. Örneğin, şu günlerin flaş konusu Kaşıkçı ve Trump gene şaşırtmaya devam ediyor.
Zaten bu tür insanların bir kısmı, açıktan muhalif tavır almadan, Başkan’larının eylemlerini durdurmaya giriştiler. Çünkü bu eylemlerin ne dünyada ne de Amerika’da geçmeyeceğini görüyorlardı. Dolayısıyla Donald Trump’ın “yapamadıkları”, yapabildiklerinden daha fazla yer tutuyor. Bu açıdan baktığınızda, adamın (hele kendi söyledikleri, vaat ettikleriyle karşılaştırılınca) bayağı az iş yaptığını görüyorsunuz. Tabii az falan ama yeterli!
Bu arada kendi görevlendirdiği adamları harcama rekorunu da kırdı Trump. Dışişleri Bakanı’nın başına gelen bunun parlak örneklerinden biriydi ya, daha birçok benzeri var.
En yakında görünen “adamı”na da güvenmemek ve bu sürekli budama da günümüz popülist liderlerinin olağan davranışları arasında.
Trump, Amerika’nın 20. yüzyıldan biçimlenmiş dış politikasını, müttefikler manzumesini de değiştirmeye, “niyetli”den öte, kararlı görünüyor. Kendi gibi “kuvvetli lider”lere belli ki zaafı var. -Kuzey Kore’nin Kim’i de anlaşılan bu liderler arasında! Tabii Amerika’nın geleneksel diyebileceğimiz dış politikası ve ittifakları başkanların kişisel sempatilerine göre oluşmamıştı.- Bakalım bu da nereye varacak, bir yere varabilecek mi?
“Şaşkınlık”tan söz ediyordum. Trump’ın Başkan olmasına şaştıktan sonra şimdi sıra “Başkan kalması”na geldi.
Donald Trump, ikinci kere başkan seçilebilir mi?
Şimdilik, elimizde karine olabilecek bir veri var: Yakında yapılan seçim. Ama bu var olan dengeyi uzun boylu değiştiren bir olay olmadı. Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler’in yenildiği kesin. Bunun ağır bir yenilgi olduğu da söylenebilir. Pratik sonuçları bakımdan da önemli, çünkü Trump’ın çeşitli girişimlerini durdurabilir.
Ama Senato seçiminde durum böyle olmadı. Bu ikinci durum da Cuhmuriyetçi Parti’nin derin bir karamsarlığa kapılmamasını sağlıyor.
Trump yeniden seçilirse bu birinci seçilmesinden çok daha şaşırtıcı bir durum olacaktır. Çünkü şimdiye kadarki “performans”a bakınca, kim, niçin memnun kalır bundan düşünemiyorum. Ama bu başkan, şaşırtman başkan. Oylayacak olan da, Amerikan halkı. Eh, onun da şaşırtma yeteneğini hafife almamak gerek.