Siyasî terminolojimiz ve siyasî kültürümüz yeni bir terimle, yeni bir kavramla zenginleşti: "Subliminal!" Nedir bu? Kelime anlamı "bilinçliliğin kapsadığı alanın dışında" gibi bir şey. "Sub," malûm, "alt" anlamında, "denizaltı," "bilinçaltı" vb. "Limen" ise "eşik" demek. Yani, "eşikaltı etkileme." Hiç böyle etkilenmiş miydiniz? Mutlaka olmuştur, başınıza gelmiştir, ama tanım gereği, bilinçliliğin kapsamı dışında kaldığı için, farkında değilsiniz.
Klasik örnek, sinematografik. Tam terminolojiyi beceremeyebilirim ya, bir görüntü aslında birbirini izleyen onbeş, onaltı görüntüden (kareden) oluşuyor. Diyelim bunlardan birine "Coca-Cola için" yazıyorlar. Sizin gözünüz bunu görüyor ama bu tek kare bilincinize gidemiyor, yolda bir yerde kalıyor. Ama bir kere eşiğin altından atılmış. Dolayısıyla -hele seyrettiğiniz filmde böyle tek tek birçok kare gözününüzün önünden geçmişse, diyelim ara verildiğinde çıkıp hemen bir Coca-Cola içiyorsunuz.
Anlaşılıyor ki bunlar FETÖ'cülerin iyi bildiği taktikler ve herhalde hep kullanmışlar. Biz sanıyoruz ki Gülen örgütünü ağlaya ağlaya kurmuştu. Meğer "subliminal" kurmuş.
Ve son olarak da, darbe öncesi, Ahmet'le Mehmet bunu kullanmışlar. Düşünün, darbenin yapılacağı 15 Temmuz'dan tam da bir gün önce televizyona çıkıyor ve AKP iktidarının başarısız olduğunu söylüyorlar. Hiçbir şüpheye mahal bırakmayan bir durum. Darbeden haberleri var; hazırlık yapıyorlar, halkı hazırlıyorlar. Karelerin arasına serpiştirilmiş, "Darbe iyidir" ya da onun gibi bir slogan yazılı kareler. Bunun biz farkında olmayacağız. Sonra darbe olacak, biz de "Canım, aslında darbe iyidir" diyeceğiz. Şeytani bir plan! Çok da etkili. Öyle olduğu ispatlanmış. Yoksa niye o kadar adam ara verilir verilmez Coca-Cola içsin?
Bu iddia, bu suçlama herhalde dünyada duyulacak. Duyulunca üzerine konuşulma ihtimali de büyüyor. Acaba ne diyecekler? Başta CIA, Mossad vb. bu propaganda tekniğini Türk savcılarından öğrenmiş olarak, hemen karşı tedbir almaya mı başlayacaklar?
Yoksa, "sub" filan değil de düpedüz "supra" liminal bir şekilde "Bu memlekette demokrasinin bir nebzesi kalmamış" mı diyecekler?
Onlar öyle desinler veya böyle yapsınlar, bu durumla biz yaşayacağız. Kuvvetler Ayrılığı'nı fiilen işlemez hale getirince, yargıyı istediğin gibi işletirsin. Çeşitli dolaylı ve dolaysız baskı teknikleriyle medyayı susturursan, bütün bunların tartışılacağı zeminleri de yok etmiş olursun. Dünyada buna "faşizm" derler. Ama sen bu başarıları kazandığın ülkede buna "Yeryüzü cenneti" de diyebilirsin. Yukarıda söylenenleri yaptıktan sonra ne desen geçer.
Bu "subliminal" mantığı iktidara muhalefet etmeyi fiilen yasaklamış oluyor. İktidar yedi düvelle savaş halinde; tabii bütün bu savaştıkları "düşman," bir "üst-akıl" tarafından yönetilen düşmanlar alayı. Biri çıkıp "Bu gidiş iyi bir gidiş değil" dedi mi, tamam, o da "subliminal" düşman!
Haydi hayırlısı.