Hafta içi Ankara, hafta sonu İstanbul’da akademisyenden politikacıya iş insanına bir dizi isimle buluştum, konuştum. Herkesin gündemi doğal olarak seçim. Bu görüşmeler içinde en önem verdiğim ve farklı kaynaklardan teyit ettirdiğim bilgiyi yazmak için bilgisayarın başına oturmadan önce T24’te Metropoll’ün yeni bir seçim anketi haberini okudum. Habere göre üç adaylı senaryoda seçim ikinci tura kalıyor.
HDP’nin aday çıkartacağı, Selahattin Demirtaş’ı aday göstereceği durumda yaşanabilecekler şöyle:
Mansur Yavaş aday olursa:
Mansur Yavaş: 41.6
Tayyip Erdoğan: 35.4
Selahattin Demirtaş: 15.7
Protesto:3.1
Kararsız: 2.8
Meral Akşener aday olursa:
Tayyip Erdoğan: 38.3
Meral Akşener: 35
Selahattin Demirtaş: 17.3
Protesto oy: 5
Kararsız: 2.8
Ekrem İmamoğlu aday olursa:
Tayyip Erdoğan: 38.1
Ekrem İmamoğlu: 33.9
Selahattin Demirtaş: 15.8
Protesto: 7.3
Kararsız: 3.4
Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa:
Tayyip Erdoğan: 40
Kemal Kılıçdaroğlu: 30.7
Selahattin Demirtaş: 16.8
Protesto oy: 7.8
Kararsız: 3.1
Bu ankete ve üç aday olasılıklı benzer anketlere, araştırmalara bakarak birkaç konunun altını çizebiliriz:
-Tayyip Erdoğan, ekonomiden hukuka yaşanan bunca krize, çöküşe rağmen hala yüzde 35 ile 40 arasında oy alabiliyor.
-Adı geçen adaylar arasında Erdoğan’ı geçen tek isim Mansur Yavaş.
-Meral Akşener kısa süre önce tekrar açıkladığı gibi (yemin billah ediyorum cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım) aday olmasa da Erdoğan’ı zorlayabilecek aday konumuna geldi.
-Ekrem İmamoğlu, Yavaş’ın ve Akşener’in arkasında kaldı.
-Kemal Kılıçdaroğlu istikrarlı bir şekilde oylarını yükseltse de yüzde 30’da.
-HDP gerçekten anahtar parti.
Metropoll’ün ikinci tura kalan dört aday araştırmasında tüm adaylar Erdoğan’ı geçiyor:
Mansur Yavaş yüzde 50.3 Tayyip Erdoğan: 36.4
Ekrem İmamoğlu yüzde 46.7 Tayyip Erdoğan: 39.4
Meral Akşener 43.2 Tayyip Erdoğan: 40.9
Kemal Kılıçdaroğlu 42.7 Tayyip Erdoğan:40.5
Ama şöyle bir risk var.
Son iki adayda (Akşener ve Kılıçdaroğlu) kararsızlar sırasıyla 5.4 ve 5.6 olduğu için (Yavaş’ta 4.5 İmamoğlu’nda 4.8), cumhurbaşkanı adayı olduklarında seçim bıçak sırtı gözüküyor.
Ben ilk turun çok önemli olduğunu ve burada başarı yakalanamazsa muhalefet açısından ikinci turun aday kim olursa olsun zor geçeceğini düşünüyorum. O yüzden hem altılı masanın varlığı-devamlılığı hem süreçte HDP ve sol partiler ile kurulacak diyalog çok önemli. Çünkü HDP cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda aday çıkartırsa seçimlerin ikinci tura kalacağı kesin gibi. Yine seçim sonrası Meclis’te oluşacak olası aritmetikte, sistemi değiştirebilecek oy için yüzde 58’lik bir toplam gerekiyor. Burada da HDP oyları önemli. İlk turda aynı anda Meclis aritmetiği de ortaya çıkacağı için ikinci turda Meclis çoğunluğunu alacak partinin adayının söylemi de önemli olacaktır. Erdoğan buradan çıkan sonucu da kullanacaktır.
HDP’ye ve güncel siyasal duruşuna biraz daha yakından bakalım.
Kısa bir süre önce HDP yönetimi bir karar aldı. Ve bunu altılı masada şu an itibariyle en yüksek oyu olan siyasi partinin genel başkanına iletti. Karar şu: Altılı masa Meral Akşener ya da Mansur Yavaş’ı aday gösterirse HDP cumhurbaşkanlığı için aday çıkaracak. İlettikleri bir diğer konu da şu. Altılı masanın adayı açıklanmadan önce bu masanın bir temsilcisiyle, çıkartılacak adayın şeffaf bir şekilde kendileriyle konuşulması.
Bunu biraz açalım.
Uzun süredir ‘Kürtler Mansur Yavaş’a oy verir’ konuşması yapılıyordu. Ancak önce Kürt siyasetinin önemli ismi Ahmet Türk’ün ‘oy vermezler’ çıkışı, ardından Yavaş’ın Van ziyareti sırasında kalabalık içinden bir kişinin ‘Demirtaş’ı da aramızda görmek istiyoruz’ demesinin Yavaş’ın o an ‘inşallah’ demesiyle aynı anda okunması ve sonrasında basın ekibinin bununla ilgili yalanlayan açıklama yapması. HDP’nin itirazının ana temelleri burada. Akşener’e de HDP’yi muhatap almayan ve ‘terör’ ile bağlantılı gösteren sözleri nedeniyle karşı çıkıyorlar. Kamuoyu önünde kendileriyle konuşulmasını istemeleri ise; yerel seçimlerde özellikle uzun süredir kazanılmayan büyük şehirlerin kazanılmasında ‘belirleyici aktörlerden biri olduklarının’ seçim sürecinde ve sonrasında önemsizleştirildiğini düşünmeleri.
Bu soruyu kendi aralarında tartışıyorlar. Anketler aday çıkardıkları takdirde seçimlerin ikinci tura kalmasını kesin gibi gösteriyor. Böyle bir durumda ikinci turda Erdoğan’ın, yukarıdaki anket de dikkate alınırsa kazanma-kaybetme olasılığı adaya bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Bu riski alıp ‘muhalefete kaybettiren olma ihtimalinin’ parti ve Türkiye için risklerini de konuşuyorlar.
HDP’nin kapatılma olasılığına ve sonrasına dair yol haritasına gelince. Geçen hafta Ankara’da tüm siyasi partileri ziyaret eden TÜSİAD yöneticilerine verdikleri brifingde de anlattıkları gibi tüm olasılıklara hazırlar. Bu arada Erdoğan’ın aday çıkarıp muhalefetin elini zora sokan bir HDP’yi mi kapatılan bir HDP’yi mi, siyasette görmek ya da görmemeyi tercih edeceği de düşünülmesi gereken bir konu.
HDP’nin çağrısı ile 12 Haziran’da (dün) ülkenin değişik yerlerinden Gemlik’e binlerce kişi hareket etti. Öcalan’a uzun süredir uygulanan tecrite karşı bir tepki amacıyla yapılmıştı. HDP çağrısında şöyle diyordu: Bütün Türkiye halklarını, kadınları, gençleri, derdi demokratikleşme olan herkesi 12 Haziran’da tecrit siyasetine karşı özgürlüğü savunmak için yürüyüşe çağırıyoruz.
HDP içinde bu çağrı ile ilgili fikir ayrılıkları var. Fikir ayrılığının nedenini anlatan kaynaklardan biri şunu söyledi:
Çağrının niteliğinden çok ‘özgürlük talebinin AKP’den istenmesi problemli. Seçimlere bir yıl kala Erdoğan’ın siyaseten de kullanabileceği bu talep yanlış oldu diyebilirim.
Bu kaynağın aktardığına bir cümle de ben ekleyeyim. Bu talep Erdoğan’ın halen güçlü ve ondan bir talepte bulunulabilir aktör olduğunun da kabulü anlamına geliyor.
Bir diğer kaynağın vurgusu şöyle idi:
Eylül 2021’de partinin açıkladığı tutum belgesinde Kürt sorunu ve çözümle ilgili konuda ana vurgu Meclis’e idi. Eski eş genel başkan Selahattin Demirtaş, HDP’yi de içine katarak tüm muhalefeti bir arada ciddiyetle durarak, ortak somut bir mesajda buluşulmasını söylüyor. Ahmet Türk ‘sokak ile Ankara merkezli parlamento içi siyasetin birleştirilmesinin’ önemini vurguluyor. Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayyip Temel tutum belgesine atıfta bulunarak içinde olunabilecek onurlu bir seçim ittifakından bahsediyor. Şu anda AKP’nin bunu siyasette kullanacağı, yapsa bile bunun geçici olacağı bilindiği halde tecritin kaldırılması isteniyor. Şu anki tavırla muhalefetle ayrı yere düşülüyor.
Bitirirken… HDP’nin durumu kritik. Her anlamda. Kendinden kaynaklanan ya da dış etkiler sebebiyle. 3 Temmuz günü kongresi var. Mithat Sancar ve Pervin Buldan pek muhtemel eş başkanlığa devam edecek. Ancak HDP’nin duruşu ve tutumu seçim sürecini ve sonrasını etkileyecek.
Not: Meral Akşener’in bu tweet’i çok önemli: Kadınlar Günü'nde bile gösteri izni vermeyenlerin, ilginç bir şekilde göz yumduğu, Kadıköy'deki terör propagandasında polisimize yapılan çirkin saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Huzurumuz için çalışan evlatlarımıza el kaldıranlar için acilen gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.
Murat Sabuncu kimdir?Murat Sabuncu İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı. Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı. En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360’da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. T24’te köşe yazarlığı, Halk TV’de yorum yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay’ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda bekliyor. Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini “Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi” adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne’da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var. |