31 Mart yerel seçimlerinde…
Diyarbakır’da yüzde 63 oy alan Selçuk Mızraklı…
Mardin’de yüzde 56 oy alan Ahmet Türk…
Van’da yüzde 54 oy alan Bedia Özgökçe Ertan…
İçişleri Bakanlığı’nca görevden alındı, yerine yine kayyım atandı.
Bakanlık açıklamasında son yılların moda deyimi ‘İltisak-irtibat’ kelimeleri kullanılarak ‘terör örgütlerine destek tespit ve delilinden’ bahsediliyor:
‘Bakanlığımızca terör örgütleri ile iltisak-irtibatı olan, terör örgütlerine destek verdikleri yönünde tespit ve deliller bulunan belediye başkanları Anayasanın 127 nci maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 47 nci maddesine istinaden görevden uzaklaştırılmış, yerlerine Belediye Kanununun 45 inci maddesi uyarınca belediye başkan vekilleri görevlendirilmiştir.’
Açıklamada ‘delil ve tespitlerden’ bir örnek var mı? Hayır yok. İstense yaratılamaz mı? Örnekleri oldu, oluyor. Açıklamada başka bir paragraf. İbretlik ama…
’ halkın mahalli ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak yerine bölücü terör örgütünün amaçları, ideolojik söylemleri ve eylemlerini destekler mahiyette uygulamalara başladıkları, davranış ve söylemlerde bulundukları, belediyenin imkânlarını terör örgütünü destekleyecek şekilde yönlendirdiklerine ilişkin Bakanlığımıza birçok ihbar, şikâyet ve bilgi ulaşmıştır’
Ne zamandan beri ‘ihbar, şikayet ve bilgi’ gibi gerekçelerle üç belediye başkanı görevden alınıyor? Bu nasıl bir gerekçe?
Başka bir bölüm:
‘Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Suçu ve Suçluyu Övmek suçlarından hakkında bir (1) kovuşturma, sekiz (8) ayrı soruşturma dosyası bulunan Adnan Selçuk MIZRAKLI’nın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, hakkında iki (2) kovuşturma, dört (4) ayrı soruşturma dosyası bulunan Ahmet TÜRK’ün Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, hakkında bir (1) kovuşturma, altı (6) ayrı soruşturma dosyası bulunan Bedia ÖZGÖKÇE ERTAN’ın Van Büyükşehir Belediye Başkanı ‘
Seçimlerin üzerinden henüz 4 ay geçti. Her belediye başkan adayı gibi bu adaylar da Yüksek Seçim Kurulu’nca ‘araştırıldı’, seçimlere girmesinde ‘sakınca olmadığı’ tescil edildi. Ama ne zaman ki yönetmeye başladılar ‘soruşturma-kovuşturma’ dosyaları sorun oldu.
Şimdi kimi okurlar ‘saf saf gerekçe mi arıyorsun’ diyebilirler. Doğru; biz yaptık oldu diyorlar. Medya yok edildiği için soran-sorgulayan olmayacak biliyorlar. Anında bu üç kişi için daha önceki örneklerde olduğu gibi ‘üretilmiş haberler’ yayına verilecek eminler…
Diyarbakır’da Selçuk Mızraklı…Herkesin yakından tanıdığı bir hekim…HDP eski milletvekili…
Van’da Bedia Özgökçe Ertan…Avukat…İnsan hakları savunucusu, HDP eski milletvekili…
Mardin’de Ahmet Türk…Hayatını barışa adamış bir isim…
Bu kişiler için somut gerekçeler ortaya konmadan; ‘soruşturma açarım, soruşturmaları gerekçe yapar görevden alırım’ mantığı demokrasiye uymaz…
1 Eylül’de barış için yeni adım beklerken üç şehre kayyım atanması iktidarın hedefini gösteriyor. Bu noktada başta CHP diğer partilerin tutumu belirleyici olacak. Sabah saatlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun attığı tweet önemli idi: 31 Mart Yerel Seçimlerinde milletin oylarıyla seçilmiş Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine kayyım atanması demokrasiyle ve demokratik teamüllerle izah edilemez. Milletin iradesini yok saymak kabul edilemez”
Bugün CHP’nin MYK’sı toplanıyor. Öncesinde Özgür Özel’den Sezgin Tanrıkulu’na Mehmet Bekaroğlu’ndan Canan Kaftancıoğlu’na kayyım kararına sosyal medyada gösterilen tepki gün içinde kurumsal olarak da ana muhalefet partisinden bir kınama geleceğinin göstergesi. Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanan Van Valisi Mehmet Emin Bilmez’in ilk işinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını duvara asması yeterince kuvvetli siyasi bir işaret. Ancak seçmenin yeniden karşısına çıkartılan kayyıma karşı tepkisi büyüyebilir. Demokrasiye sahip çıkmanın yolu oya sahip çıkmaktan geçiyor. İradeyi hiçe saymak ülkeye kaybettirdi, kaybettiriyor, kaybettirecek.