Bir büyük kapıdan içeri giriyorum. Gözüme ilk çarpan çocuklar. Üç yaşından 13 yaşına, kız çocukları, erkek çocukları… Önce korkulu gözlerle bakıyorlar. Kim bunlar, neden buradalar? Yoksa yine, yeniden bize yol mu gözüktü?
Sonra aileleriyle ve kendileriyle konuşmaya başlayınca, göz göze geldiğimizde, kim bilir belki de kalbimizi hissettiklerinde önce gülümsemeye sonra gülmeye başlıyorlar. T24’ten ekip arkadaşımız, video editörümüz Faruk Ekici Arapça biliyor ve onlarla kendi dillerinde de konuşuyor. Aynı zamanda aralarında Türkiye’de okula gitmiş, Türkçe’yi konuşmaya başlamış evlatlar da var. Onlardan biri Sidra. En çok üzüldüğü okulda kimsenin onunla arkadaşlık etmek istememesi. Benim yanıma gelen erkek çocukları da benzer şeyler söylüyorlar. İçim berbat…
Bir gün önce Adıyaman’da üniversite bahçesinde okula sığınmış üç küçük kız çocuğunun söyledikleri geliyor aklıma: Türk öğrencilerle bizim teneffüs saatlerimiz farklı. Öğretmen diyor ki 'İçinizden en iyi öğrenciler Türklerin sınıfına geçecek'.
Gaziantep Belediyesi’nin meslek kursları verdiği Şahinbey ilçesindeki GASMEK’teyiz. Kapılarını depremde evleri hasar görmüş Suriyelilere açmışlar. 500 binin üstünde nüfusla Gaziantep en çok sığınmacı barındıran ikinci il. Genelde şehrin merkezinde değil, merkeze 100 kilometre uzaktaki İslahiye ve Nur Dağı’nda yaşıyorlar. Yani ilde en çok yıkımın olduğu ilçelerde. Burada çok sayıda Suriyelinin enkaz altında kalarak hayatını kaybettiğini öğreniyorum.
O bölgeye gidiyorum. İlçenin girişindeki ağır hasarlı büyük binayı yıkmak için ya da etraftaki büyük enkazı kaldırmak için iş makineleri çalışıyor. Asker ve polis trafiğin akışını sağlamak, tırlarla gelen yardım malzemesinin ‘sırayla’ alınması için faaliyette. Askerler 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan geliyormuş. 2000 asker, 10 seyyar mutfak, su römorkları ile yardıma çalışıyorlardı. Burada yaşayanlar her kurum gibi askerin de geç ulaştığını söylüyorlardı. Yine hem orada yaşayanlar hem sivil toplum yaraları sarmak için depremin vurduğu her ilde gördüğüm gibi herkesten öndeydi.
İlçede değişik arama kurtarma ekipleri var. Bunlardan biri Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ne (IKBY) bağlı ekipler. Geniş bir arama-kurtarma ve yardım ekibiyle bölgeye gelmişler. Barzani Yardım Vakfı’na bağlı gruplar. Buraya öncelikli gelen gruplardan.
Gaziantep’te binin üzerinde bina ağır hasarlı ya da yıkılmış. Ölü sayısının 600 olduğu belirtiliyor. Yıkımın da ölümün de hemen tamamı İslahiye ve Nur Dağı’ndan.
Gaziantep’in merkezine yeniden dönüyorum. 2 bin yıllık tarihi kalenin olduğu yerde kaleden koparak yola düşen büyük parçalar var. Burası ilin en hareketli yerlerinden biri. Acı ama hayat devam ediyor. Dükkanlar açılmış. Çalışma başlamış.
Bitirirken…
Deprem ile ilgili notları yazmak için bir ilden bir ile geçiyorum. Ekip arkadaşlarım Sidra’nın telefonunu almışlar. Ailesi ile İstanbul’daki teyzesinin yanına gitmek istiyor. Sonra yoldan bizi arıyor. İstanbul’a gidemeyecekler çünkü ev sorunu çıkmış, belediye onları kaldıkları yerden çıkarmış, daha önce kirada oturdukları, sağlamlığından emin olmadıkları eve dönmüşler ve ev sahipleri de onlara başka bir yer bulmalarını söylemiş. Sidra sormuş arkadaşlarıma: Acaba çadır bulabilir miyiz?
Savaştan kaçmış bir ailenin evladı Sidra. Burada bir de deprem felaketiyle yüzleşmiş. Ne okulda rahat var ne felaket anında. Aynı toprağın ayrı evladı Sidra. O ve diğer Suriyeli aileler Irkçıların, popülistlerin hep hedefinde-hep dilinde.
Ama bu memleketin vicdanlı makul çoğunluğu, deprem felaketinden sonra ayrımsız dayanışan milyonlar elbet sarıp sarmalayacak herkesi ayrım yapmadan.
Murat Sabuncu kimdir?Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı. Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı. En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor. Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var. |