Bir dönem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP ile yakın bağları olan bir grup gazeteci; 7 Mart 2016'da yeni bir "Karar"a imza attılar. Sadece iktidarın sesi değil "içeriden sorgulayan" bir misyona soyundular. O günlerde Başbakan olan Ahmet Davutoğlu ile yakın bir çizgide durdular. Önce "Pelikan bildirisi" ile Davutoğlu için sonun başlangıcı oldu. (Detaylı analiz için Medyascope'de Ruşen Çakır'ın 12-11-2018 tarihli videosu izlenebilir ...) Kısa bir süre önce, tüm çabalarına rağmen, gazete zora girdi. Kendisine rakip gördüklerini teker teker "bitiren" iktidar içerdeki sesi de (muhtemelen daha ağır geliyordu) nefessiz bıraktı. Karar gazetesi kamuoyuna şu duyuruyu yaptı:
"Karar gazetesi yayın hayatına başladığı 7 Mart 2016 tarihinden bu yana yoğun, sistematik ve arkası kesilmeyen çeşitli baskılarla karşı karşıya bulunuyor. Gazetemize yönelik baskıları, ambargoları ve yaşadığımız haksızlıkları bugüne kadar kamuoyuyla paylaşmadık. Hukukla, mantıkla ve sağduyuyla bağdaşmayan bu uygulamalara mutlaka son verileceğini umduk ve bugüne kadar sabırla bekledik.Yapılan baskılar, Türk Ticaret Kanunu ve rekabeti düzenleyen kanunlara aykırıdır. Bu durum demokrasinin temel unsurlarından biri olan basın özgürlüğüne karşı da açık bir tehdit ve müdahaledir. Gazetemizi hedef alan bu eylemlerin aynı zamanda açıkça suç teşkil ettiğini belirtiriz."
Gazetenin yazarlarından Yıldıray Oğur, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, bugün Karar’ı çıkaran ekibin, 28 Şubat döneminde de Yeni Şafak gazetesi bünyesinde çalıştığını hatırlatarak, “O günlerde de baskılar vardı, ama bir gazetenin hayat damarı olan reklamlar böylesine bir ambargoyla engellenmedi, gazete yaşadı” dedi.
Velhasıl, ülkeye hakim olan "tek ses" arzusuna yeni bir kurban daha verilmek isteniyor.
Ay sonunda basılı medya için yeni bir teklik başlıyor. Tek dağıtım. Demirören'in çekilmesiyle dağıtım sadece Turkuaz grubunun eline kalacak. Piyasada yıllarca bu işi yapmış/yapan uzmanlara bu konuda sorular sordum, yanıtları paylaşıyorum:
- Türkiye'de dağıtım yapan kaç kuruluş var?
Piyasanın hakimi konumunda iki büyük dağıtımcı var. Biri Demirören Dağıtım (eski Yaysat), diğeri Turkuaz. Bir de Dünya Dağıtım var, ancak çok küçük hacimli.
- Ay sonunda kapanacak olan Demirören Dağıtım (Yaysat) piyasanın ne kadarına hakimdi?
Milliyet ve Türkiye gazetelerinin ortaklığıyla 1992 yılında kurulan, 1994’te Doğan Medya Grubu’na dâhil olan, 2018 Nisan ayında Demirören Grubu'na geçerek adını değiştiren Yaysat, sektörün yüzde 45'ini elinde bulunduruyordu.
- Dağıtım şirketlerinin çalıştığı kaç gazete bayisi var?
Türkiye'de toplam 52 bin civarında bayi var, bunun 27 bini Demirören Dağıtım'ın (Yaysat)... Yeni dönemde bu bayi sayısında azalma olacağı belirtiliyor.
- Demirören Dağıtım Turkuaz'a mı satılıyor, yoksa kapanıyor mu?
Kapanıyor. Dağıtımını yaptığı kurumlarla anlaşmasına göre 1 ay evvelden haber vererek sözleşmesini feshedebiliyor. Bu duyuru yapıldı, grubun dağıtımını yaptığı yayınların hemen hepsi Turkuaz'la anlaştı. Birkaç küçük yayın da Dünya'ya geçti.
- 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hakim durumu, "belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek, fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü" olarak tanımlamakta. Turkuaz Dağıtım tek kaldığı için Rekabet Kurumu müdahalede bulunabilir mi?
Hayır bulunamaz. Çünkü Demirören Dağıtım işi bırakıyor, piyasadan çekiliyor. Ortada bir satın alma yok.
- Aynı kanunun 6. maddesi "hakim durumun kötüye kullanılması durumunda yaptırımdan" bahseder. Böyle bir durumda ne olur?
Başta komisyonlar olmak üzere, bir şikâyet konusu doğarsa Rekabet Kurumu inceler. Ancak bir sonuç alınması zor.
- Turkuaz'ın tek dağıtımcı olmasının riski ne?
İktidarın kontrolünde. Grubun CEO'su Serhat Albayrak, Cumhurbaşkanı'nın damadı Hazine ve Ekonomi Bakanı Berat Albayrak'ın kardeşi. Her ne kadar bir yayını (muhalif de olsa) yasal olarak dağıtma zorunluluğu olsa da, daha önce (Yaysat dönemi) yaşanan kimi örnekler dağıtımcının yayını "kılıfına uydurarak" dağıtmayacağı kimi yolları bulabileceğini gösteriyor. Yayınların yaşayabileceği bir diğer sıkıntı, ödenecek komisyon oranlarında ortaya çıkabilir. Kimi yayınlar, tek dağıtımcı kaldığı için istediği şekilde dağıtım komisyonu oranını belirleyecek yapıyla çıkamaz hale gelebilir.
- Şu an Turkuazla anlaşanlar ne diyor?
"Yaysat'tan daha ucuz komisyon ödüyoruz. Herhangi bir zorluk çıkarmadılar. İleride ne olur, bu başlangıç iyiliği midir bilmiyoruz" diyorlar.
- Turkuaz ile yapılan sözleşmelerde endişe edici madde var mı?
Bir-iki muhalif yayının takıldığı bir madde var. İçerikle ilgili "kontrol şansı" veren bir maddeden bahsediliyor. Bu maddeyle ilgili sıkıntı dile getirildiğinde Turkuaz Grubu bunun formalite olduğunu, bir sorun yaşanmasının mümkün olmadığını dile getirmiş.
- Dağıtım şirketlerinin, dağıtımı sağlıklı bir şekilde yaptığını denetleyebilecek bir yapı var mı? Gazeteler kendi imkânları oranında, alan yoklamalarıyla kısmi bilgiler edinebilir; ancak onbinlerce bayiye sağlıklı dağıtım yapılıp yapılmadığını anlık/günlük olarak denetleyebilecek bir yapı yok.
En iyi gazete...
Evet, gazeteciliğin can damarlarında biri olan dağıtımla ilgili olarak geldiğimiz nokta bu. Bu arada, bu duruma karşı alternatif dağıtım örgütlenmesi konusunda temaslar olduğunu da not edelim.
"En iyi gazete, askıya (bayiye) çıkmış gazetedir." Gazete mutfaklarında bilinen, mesleğimizin zamanla yarışan doğasından kaynaklanan bir sözdür bu. Gazetelerin, özellikle muhalif yayınların, askıya çıkmak için zaman baskısı dışında sorunlarla karşı karşıya kalabileceği yeni bir döneme giriyoruz...