Işın Çelebi’nin kitabı.
“Türkiye’nin Dönüşüm Yılları”
Kitap için özel bir söyleşi veren Prof. Dr. Nilüfer Göle’nin şu cümleleri çarpıcı:
“Tayyip Erdoğan büyük bir lider. Tarihle randevularının büyük kısmını kaçırmadı. Ancak Kürtlerle randevusunu kaçırırsa hepsi boşa gidecek.”
Göle’nin uyarısı yerinde. Erdoğan’ın son dönemdeki söylemine bakıldığında sanki bu randevu “kaçacakmış” gibi gözüküyor. Ama ben görünenin aksine bu konuda yoğun bir çalışma olduğunu biliyorum. Ancak bu başka bir yazı konusu…
Dönelim kitaba. Kürt sorununa 1980 sonrası çözüm için en çok kafa yoran isimlerin başında Turgut Özal geliyor. Federasyonun da içinde bulunduğu pek çok önerinin tartışılması için girişimlerde bulunmuştu. Kitapta 1990 yılının başında Özal’ın bilgisi dâhilinde, henüz SHP milletvekilleriyken Fehmi Işıklar ve Abdullah Baştürk ile görüşen Çelebi, bu ekibin Özal ile görüşmesini de sağlıyor. Fehmi Işıklar ilerleyen yıllarda 1980 sonrası Kürt siyasi hayatının ilk partisi Halkın Emek Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanı olacaktır.
Kitapta o görüşmede şunların konuşulduğu anlatılıyor:
Fehmi Işıklar: Kürt sorununun ciddi bir sorun olduğunu anlamamız gerekir. Türkiye’nin böyle bir sorunu var. Hak gaspı varsa bu giderilmelidir. Baskı zulum varsa bu önlenmelidir. Bu insanlar dağa boşuna çıkmıyor. 20 yaşımda genç çocuklar dağa çıkıyor. Tıp fakültesinde okurken dağa çıkıyor. Aklını peynir ekmekle yememiş ki o da..Dağda yüzde 90 ölüm var. Demek ki onu çıkaran sebepler var.
Turgut Özal: Birçok neden var. Bu nedenleri ortadan kaldırmak da o kadar kolay değil. Bunun için bir süreç var. Bu sebepleri ortadan kaldırmak için ikna edilmesi gerekenler var. Hepsini biz tek tek kontrol edemeyiz. Hangi karakolda ne oluyor, hangi komutan ne yapıyor, emniyet müdürü ne yapıyor… Hepsini kontrol edemeyiz.
Fehmi Işıklar’dan biraz bahsedip sonra ilk kez yazılacak bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Işıklar ‘80 öncesi DİSK Genel Sekreteri idi. Darbede gözaltına alınıp 4 yıl tutuklu kaldı. Sonradan beraat ettiği davalardaki sorgulamalar sırasındaki işkencelerde sol böbreğini kaybetti. SHP’ye girdi ve Bursa milletvekili oldu. 1989 yılında Paris’te düzenlenen Kürt Konferansı’na yapılan davete başka bir program nedeniyle katılmadı. Ama katılıp partiden ihraç edilen, bu süreçte istifa eden arkadaşlarıyla yeni parti kurdular. Kurulan partinin adı Halkın Emek Partisi idi ve Işıklar da genel başkanı.
Kitapta Işıklar o günleri şöyle anlatıyor:
“Özal da Kürt sorununun çözülmesini istiyordu. Böyle bir partinin parlamentoda tartışmaya katılması ve görüşlerini açıklaması, Kürt halkının görüşlerinin parlamentoya yansıması anlamına geliyordu.”
Ama parti kurmak için para gerekiyordu. Işıklar, bu çabalarını şöyle anlatıyor kitapta:
“Kuruluş aşamasında Abdullah Baştürk ve Kenan Sönmez ile birlikte Çankaya’daki İş Bankası’na gittik ve üç arkadaş tüketici kredisi aldık. Necatibey’de bir büro tuttuk. Masa, sandalye, daktilo alarak mütevazi bir büro kurduk. Partyi kurduk ama para yoktu. Kirayı ödeyemiyorduk. Bir otobüse ihtiyacımız vardı. Eski bir otobüs bulduk. Satıcı bize indirim yaptı onu bile alamadık.”
Kitabı okurken bir yandan da yazarı Işın Çelebi ile konuşuyordum. O süreçle ilgili kitabın ilk baskısına yetişmeyen kısımları anlatıyordu. Konuşmamızın bir yerinde Özal’ın HEP’in mali olarak sıkıştığı süreçte belli bir katkısı olduğunu söyledi. Ne olduğunu sordum “Benim anlatmam doğru olmaz. Siz isterseniz doğrudan Fehmi Işıklar’a sorun” dedi. Işıklar’ı aradım ve süreçte yaşananları sordum. Şunları anlattı:
“11 milletvekiliydik. Grup kurmak için 20 milletvekili gerekiyordu. Grubunuz olmadan da Hazine’den partilere verilen yardımdan alamıyordunuz. Turgut Özal’a bir aracı yolladık. Durumumuzu anlattık. Hemen devreye girdi. Gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağladı. Hazine’den o dönemin parasıyla 700 bin lira aldık.”
Hemen o döneme gidelim. Nasıl bir değişiklik olmuş bakalım. 1982 Anayasası’nda partilere maddi yardım yok. Ancak 1984 yılında Siyasi Partiler Kanunu’na eklenen madde ile seçimlere katılmaya hakkı kazanmış, ülke barajını aşmış partilere destek verileceği belirtiliyor. 1988 yılında, düzenleme “Seçimde yüzde 7 oranını geçen partiler Hazine yardımı alır” şeklindeydi. 1990 yılındaki değişiklik ile Meclis’te 10 milletvekili bulunan partiye yardımın yapılması öngörüldü. Özal’ın cumhurbaşkanlığı zamanında yapılan değişikliğin perde arkasında işte bu görüşme vardı.