Merkez Bankası sürpriz bir biçimde politika faizini 100 puan düşürerek yüzde 14,0'ten yüzde 13,0'e çekti. Böylece uzunca bir süredir beyin ölümü gerçekleşmiş olan para politikasının da fişi komple çekilmiş oldu.
Çok ciddi ekonomik ve sosyal sonuçları olacağının bilinmesine rağmen bu indirim kararı neden alındı?
Bu kararı alanların gerekçelerini bir yana bırakırsak, akla gelen ilk gerçekçi neden, konut satışlarının ülke çapında geçen Temmuz'dan bu yana yüzde 12,9 oranında düşmüş olması. Üstelik aylık düşüş çok daha sert. Öyle ki bu yılın haziran ayında 150,509 olan satışlar, Temmuz'da 93,900'a geriledi.
Bilindiği gibi konut satışlarının bir kısmı ipotekli konut kredileri ile (mortgage) gerçekleşiyor. Böyle olunca da faiz oranları bu satışlarda etkili oluyor. Şimdi dikkat: Bu yılın Haziran ayında 44,732 olan ipotekli konut satışları Temmuz ayında 28,688'e düştü.
Kısaca yüksek enflasyon nedeniyle sektöre olan talebin artmasıyla sektörde bir süredir şişmekte olan balonun patlama riski (inşaat sermayesinin de baskısıyla) iktidara bu kararı aldırdı.
Bunun aşağıdaki gibi ağır sonuçları olacaktır.
"İlkinde trajedi, ikincisinde komedi" biçiminde tarihte özlü bir söz vardır. Faiz indirimi kararı ile birlikte bu sözü bizim için şöyle değiştirmek gerekecek: "İlkinde komedi, sonrakilerde felaket olur".
Maalesef bir kez daha belli sermaye gruplarının çıkarları için toplumun bütününün çıkarları feda ediliyor, inşaat sektörü batmasın diye ekonomik çöküş göze alınıyor.