Buradaki pek çok Türk tanıdığım bana Rus kadınlarının neden protesto için soyunduğunu...
Sevgili Hakan, Buradaki pek çok Türk tanıdığım bana Rus kadınlarının neden protesto için soyunduğunu soruyor. İlk başta anlamamıştım. Sonra açıkladılar. Ondan sonra da bıkkınlık geldi bu ve benzeri sorulardan. Merak ettikleri konu Femen. Ne demek Femen? Ukrayna’da küçük bir gençlik örgütü. Daha doğrusu kadın örgütü. Belki de genç kız grubu desem daha doğru olurdu. Kendilerini binlerce militan gibi tanıtan bu kızların sayısı belki de sadece onlarca denilecek kadar az. Belki de ben yanılıyorum; o zaman yüzlerce diyelim. Her neyse. Femen ismi, feminist bir örgüt olduğunu akla getiriyor. Ama hakkında yazılanlara ve konuşulanlara bakılınca, örgütün net bir çizgisi olduğunu söylemek zor. Bir ideoloji ve politika çevresinde mi birleşmişler deseniz, onu savunmak da kolay değil. Belki bu tür soru işaretlerinin fazlalığından dolayı, “Femen’in arkasında kim var?” sorusu sıkça soruluyor. Hangi siyasi güçler? Ya da hangi sermaye çevreleri? Tüm bu belirsizliklere ve benim – eylemcilerin kullandığı yöntemlere karşı – gizlemekte zorluk çektiğim tepkime karşın, Femen’in oldukça etkili olduğunu belirtmeliyim. Ama önce şunu söyleyeyim. Femen Rusya’da değil, Ukrayna’da faaliyet gösteren bir örgüt. Daha doğrusu Ukrayna’nın başkenti Kiev’de. Yani örgüt üyelerinin Rusya’nın değil, Ukrayna’nın yurttaşları olduğunu düşünmeye hakkımız var herhalde. (Ukrayna nüfusunun da beşte dördüne yakınını Ukraynalılar, beşte birine yakınını da Ruslar oluşturuyor.) O zaman “Rus kadınlarının neden protesto için soyunuyor?” demek, herhalde çok doğru olmayacaktır. Tabii eğer bütün Slav kadınları aynı kefeye koymuyorsanız… * * * Gelelim Femen’in gücüne. Tek cümleyle söyleyecek olursak: Gücü çıplaklığında. Düşünsene Hakan, tarih boyunca şu ya da bu taleple bir eylem yapmak isteyen bütün parti ve hareketler, “Acaba ne yapsak da etkili olsak, ne tarz bir faaliyetle daha çok dikkat çekeriz?” sorularına cevap vermek zorunda kaldı. “Bir miting mi düzenlesek? İmza mı toplasak? Duvar yazısı mı yazsak? Afiş mi assak? Bir siyasi lidere yumurta (domates, pasta, ayakkabı) mı fırlatsak? Kendimizi bir yerlere mi zincirlesek? Ne yapsak da insanların ilgisini üzerimize çeksek?” Bunlar eylemcilerin evrensel sorularıdır. İşte Femen’in etkisi, bu soruya verdiği cevapta yatıyor. Femen ne derse desin, bunu çıplaklık eşliğinde yapıyor. Yani bütün Femen gösterilerinde, eyleme katılan örgüt üyeleri çıplak. Ya da yarı çıplak diyelim. Üstelik, göğüslerini ve bacaklarını cömertçe sergileyen bu kızların içinde çirkin, biçimsiz, “tipsiz” olanını göremiyoruz. (O halde “Femen’e çirkin kadınlar üye olamıyorlar mı acaba?” diye bir soru akla geliyor.) * * * Femen’in kurucusu ve lideri Anna Gutsol (Batı dillerinde Hutsol olarak da geçiyor). 1984 doğumlu Anna, Ukrayna’nın Hmelnitski kentinde Ekonomi Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Kiev’e gidiyor. Bir süre show dünyasında çalışıyor. 2006’da Hmelnitski’de “Novaya Etika” adlı bir örgüt kurmuş olan Anna, Kiev’de daha büyük bir projeyi hayata geçiriyor ve 2008’de Femen’i kuruyor. (Anna çıplak eylemlere hiç katılmıyor, ama basın açıklamalarını genellikle o yapıyor. Onun dışında medyanın karşısına çıkan tek bir kişi var: Çıplak eylemlerde sık sık ön planda yer alan Aleksandra Şevçenko. Öteki üye ve eylemciler ise “isimsiz”.) Örgüt ilk olarak 2008’de, üniversite yurtlarında suların akmamasına karşı gerçekleştirilen protesto eylemiyle ortaya çıkıyor. Daha sonra seçimlerdeki kirli yöntemlere karşı duyulan tepki, çamurlu yarı çıplak güreşlerle ortaya koyuluyor. Ardından da seks turizminin ve fuhuşun yaygınlaşması protesto ediliyor. İlk kitlesel eylemlerden biri Kiev’deki Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde yapılıyor. “Ukrayna genelev değildir” sloganıyla düzenlenen gösteride, Türkçe de dahil çeşitli dillerde yazılmış pankartlar yardımıyla, bütün Ukraynalı kadınların kendi ülkelerinde ve dünyada fahişe yerine koyulmasına, seviyesiz tavırlar ve tekliflerle karşılaşmasına tepki gösteriliyor. Peki, eylem neden Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde düzenleniyor? Çünkü Femen, protesto ettiği yaklaşımların en çok Türk erkeklerinden geldiği kanısında. Eylemlerin merkezinde yer alan konular çok zengin. Hükümette ve öteki iktidar kurumlarında çok az kadın olması, üniversitelerdeki erkek yöneticilerin kız öğrencilere yönelik tacizleri, “sarı basın”ın haber ve yorumları, güzellik yarışmaları, Sakine’ye yönelik tutumundan dolayı İran yönetimi, Rusya Başbakanı Putin’in Kiev ziyareti, vs. vs. Neredeyse her şey ve herkes protesto gösterilerine konu olabiliyor. Medyanın ilgisi, Femen’in eylemlerinin “olmazsa olmazı”... Özellikle Batı medyası ve bu arada Türkiye medyası. Türk medyası belki de Femen’e dünyada en fazla ilgi gösterenlerin başında geliyordur. Bu ilginin, uluslararası bir konuya veya protestonun içeriğine yönelik bir merak olmadığını sen benden çok daha iyi biliyorsundur. Yazılanların ve konuşulanların pek önemli olmadığı, “görsel efekt”in her şey olduğu “haber” türlerinden biri bu. * * * Ukrayna halkının Femen’e gösterdiği tepki çeşit çeşit. Kimisi fuhuşa karşı eylem yapan yarı çıplak göstericileri “fahişe” olarak niteliyor. Kimisi bunu “sıkıcı siyasetin renkli bir unsuru” olarak değerlendiriyor. Ukrayna polisi, izinsiz gösteri yapan eylemcileri zaman zaman gözaltına alsa da, kısa sürede serbest bırakıyor. (Bence Ukrayna, Rusya’ya kıyasla, siyasi iklimin daha yumuşak ve hoşgörülü olduğu bir ülke. Bizde Femen’e gösterilecek tepkiler daha sert olabilirdi.) Bazı ciddi siyaset uzmanları, kısa sürede adını tüm dünyaya duyuran Femen’in, yakında önemli bir siyasi güç olarak ortaya çıkabileceği öngörülerini dile getiriyor. Femen, kendisini Ukrayna’nın en etkili toplumsal örgütü sayıyor. Örgütle ilgili resmî bilgilerde, Kiev’de hemen hepsi üniversite öğrencisi olan 300 aktif eylemcinin ve internet kanalıyla harekete her an destek verebilecek 20 bin aktivistin varlığından söz ediliyor. Ancak Femen hâlâ yasal olarak kayıtlı değil. Dolayısıyla program, tüzük, bildirge falan arasanız da bulamıyorsunuz. Yalnızca yapılan eylemlerle ilgili açıklamalar var, o kadar. Femen, amacının ya ülkede bir siyasi partiye dönüşmek, ya da Avrupa başta olmak üzere dünya çapında örgütlenerek büyümek olduğunu vurguluyor. Olurlar mı, olmazlar mı, bilemiyorum. Ama ben, Türkiye’deki ve dünyadaki Rus (veya Slav) kadınlarına yönelik yüzeysel algılamalara yeni malzemeler verdiği için Femen’i destekleyebileceğimi pek sanmıyorum. Sağlıcakla kal. Nataşa