Bahargeldi. Ağaçlara müthiş şeyler oluyor. Güneş insanın içinikıpırdatıyor. Açık havada oturabiliyoruz artık, nefis.
Yoldayürüyorsun. Kolunda çanta, gözünde gözlük, kafanda bin tanedüşünce.
Birdenbir rüzgar esiyor. Birden, bir rüzgar, kaldırımların, trafikışıklarının, yaya geçitlerinin, binaların arasından biryolunu bulup tam da senin burnuna, incecik, inanılmaz bir baharkokusu getiriyor.
Baharkokusu. Hani o beyaz-yeşil rengi olan.
Gözlerinikapatıp derin derin içine çekiyorsun.
Gökyüzümasmavi. Saat, o bütün fotoğrafların güzel çıktığı saat.
Bazıgünler, çok sıradan başlar. O gün hayatının en önemlianlarından birini yaşayacağını bilmezsin.
-
Çocukken,geniş bir kaldırımda, büyüklerin illa ki ya 1 metre önünde yada arkasında, sağa sola takıla takıla, zigzaglar çize çize,ismin seslenildikçe kafanı kaldırmadan yürürken, birden, aniden,koşmak gelir içinden. Ve koşarsın.
Sporolsun diye değil, bir yere yetişmek için değil, yarış içindeğil. Bacaklarınla değil, yüzünle, midenle, koşarsın.
Yolgepgeniş önünde uzanıyorken, birden koşmaya başlarsın.
Rüzgaryavaş yavaş hızlanan bir tren gibi yüzüne vurmaya başlar.Şehirler arası yollarda camdan seni takip eden elektrik tellerigibi rüzgar, kulaklarının yanından, sadece onun sesini duyacağınşekilde, uçarcasına eser. Senin hızında eser.
Kendiyarattığın rüzgarla yarışırken, kolların, bacakların, bütünvücudun yok olur. Yüzünle, kulaklarınla, boynunla, saçlarınlakoşarsın. Önüne değil karşıya bakarak, sırıtarak, uçsuzbucaksız, koşarsın.
Özgürlüğünvücuda gelmiş hali olan bu koşu, hayatında yaptığın en güzelşeydir, ve o kadar da önemli değildir. Muhteşemdir,olağanüstüdür, enfestir, ve o kadar da önemli değildir.
Bukoşuyu özlemezsin. “Ah öyle bir an olsa, hava tam şöyle olsa,koku tam böyle olsa, ben birden koşsam, o koşuyu yapsam,”demezsin.
Havatam öyle olur, an tam o an olur, sen tam o sen olursun, ve koşarsın.
Farkındaolmazsın yaptığın şeyin. Özgürsündür, uçsuz bucaksızsındır,ve bunun hiçbir şeyle bir alakası yoktur.
Bittiğizaman üzüleceğim, diye düşünmezsin. Canın isteyince durur,arkana bakarsın. O ana yapışmazsın. O an sonsuza kadar sürsündiye tutturmazsın. Sana dünyanın en güzel duygusunu yaşatan ohavanın, o rüzgarın, o yolun, o koşunun, o anın bağımlısıolmazsın.
Çünküo an, çantada keklik’tir. O an, senindir. O an, sen’den çıkar.Canın o koşuyu yapmak istediğinde, seni tutacak bir kuvvet yoktur.Kafan öyledir. Durum, o durumdur.
Yaşadığınşeylerin turşusunu kurmak istemediğin yaşlardır o yaşlar. Herşeyi bir kaba koyup sarımsaklayıp da saklamak derdin değildir.Her şey, göğsünde bir yerlerden çıkar o yaşlarda. Dünyanınen güzel duygusu, çantada keklik’tir.
-
Gözleriniaçıyorsun. Bahar kokusu hala burnunda. Yoldasın. Kolunda çanta,gözünde gözlük... Çantanda bir keklik!
Önünegelen ilk ara sokağa sapıyorsun. Uzun bir sokak. Kenarlarındaağaçlar var.
Kaldırımlarbiraz dar, ama sana yeter, etrafta kimsecikler yok.
Yolbiraz bozuk, ayakkabıların biraz rahatsız, çantan biraz ağır,ama normal, içinde bir keklik var.
Göğsündenfışkıran o koşuyu, hiç düşünmeden yapıyorsun.
Eskisigibi olması biraz zaman alıyor, ama koştukça, oluyor. Koşuyorsun.Yüzünle, saçlarınla koşuyorsun. Hızla koşuyorsun. Rüzgarınlayarışıyorsun. Eskisi gibi, dünyanın en güzel şeyiniyaşıyorsun, ve çok önemsemiyorsun. Aynı eskiden olduğu gibi,dünyanın en güzel duygusunu yaşarken, korkmuyorsun.
Baharsana, başına gelen en güzel şeyin bağımlısı olmamayı, başınagelen en güzel şeye geleceğini, hayatını, bütün mutluluğunubağlamamanın mümkün olduğunu hatırlatıyor.
Herbahar, yeni bir şey öğreniyorsun. Bu bahar, en önemli şeyi,yeniden öğreniyorsun.