Evin yakınlarında biryere bir bar açılmış. Penceremden sesi geliyor. George Michael, Serdar Ortaç, David Guetta, Black Eyed Peas...
Evin yakınlarında biryere bir bar açılmış. Penceremden sesi geliyor. George Michael, Serdar Ortaç, David Guetta, Black Eyed Peas, Yalın, Ajda, Grease müzikleri, art arda çalıyor. Gremlinler’in gittiği bir bar olmalı bu. Hayalimde yüzlerce Gremlin, içerde bütün içki şişelerini birbirine vurarak, ciyak ciyak gülerek dans ediyorlar. Bu arada barmene ateş falan ediyorlar. Yeşil, vıcık vıcık bir ortam. Normal bir eğlence yerinde böyle bir müzik yelpazesi olmaz. Bu kadar çok mod farkını art arda Gremlinler’den başkası kaldıramaz.Michael Jackson öldü diye çok üzülüyorum. Bir de hakkında hergün “Yoksa ölmedi mi” “Telefon kayıtlarında yardım çağrıları ortaya çıktı,” falan gibi iyice içimizi burkacak yeni bir haber çıkıyor. Sonra bir okuyorum ki Mıhellemi Dinler Diller ve Medeniyetlerarası Diyalog Derneği, Michael Jackson için Midyat ilçesi Mercimekli köyünde, 26 Haziran günü mevlit okutup kurban kesecekmiş. Dernek Başkanı Mehmet Ali Aslan demiş ki, “Michael Jackson aslen Mardin’in Kıllıs Köyü Mıhellemilerinden rock yıldızı Elvis Presley’in kızı Lisa Marie ile evliydi. Dolayısıyla biz Mıhellemiler’in damadı olduğu için onu çok seviyoruz.” Bu sefer ben Gremlin oluyorum. Hüzünlü bakışlarım yerini gülümsemeye bırakıyor. Elvis Presley’in Mıhellemi olmasına şaşırmakla beraber, asıl dikkatimi Michael Jackson’ın ne büyük bir adam olduğuna vermeyi başarıyorum. Bir insan ne kadar büyükse, dünyanın her yerinde onu anmak için düzenlenen organizasyonların akıl almazlık seviyesi o kadar artıyor. Onunla ilgili, okudukça “Nee? Ne?” dediğin cinsten haberler çıkıyor. “Herkese dokunmuş adam, helal olsun,” diye düşünüyorum. “Ölümüyle de, yaşarken olduğu gibi insana her modu yaşatıyor.”Bebekler ve çocuklu anne-babalar için düzenlenen bir organizasyona katılıyorum. Çocukları severim, evet, ama manyak gibi onlar için düzenlenen organizasyonlara gitmem. İşim gereği, mecburen oradayım.Kocaman sevimli bir maskot, ortalıkta dolaşıyor. Çok sevdikleri bir çizgi film karakterini karşılarında gördüklerini sanan çocuklar, maskotun elini tutuyor, kucağına hopluyor, sevimli pozlar veriyorlar. Sonra birden bir çocuk, maskota bir soru soruyor. Dev çizgi roman karakteri kıyafetinin içinde senin benim gibi bir insan var. Tabii ki çocuğa yanıt vermiyor. O maskotlara özgü korkutucu sessizliğiyle gülümseyerek el sallıyor. Çocuk “Niye bana cevap vermiyorsun?” diye bağırıyor. Maskot konuşmuyor. Diğer çocuklar da “Niye konuşmuyor?” diye sormaya başlıyor. Büyükler “Sesi kısılmış,” falan gibi saçmasapan yanıtlar verdikçe tatminsiz kalan çocuklar “Niye konuşmuyooo” diye hep bir ağızdan bağırmaya başlıyorlar. Soruyu ilk soran çocuk, kıyameti koparan o uçan tekmeyi maskotun bacağına indiriyor. Bütün çocuklar maskota tekme tokat saldırırken, anne-babalar “Aaay yapma çocuğuuuum!” diye koşuşturmaya başlıyorlar. Sadece birkaç dakika içinde cereyan eden bu olayı dehşet içinde izlerken, nasıl bu noktaya geldiğimizi anlayamıyorum. Bir anda ortama Gremlinler doluşacak, sandalyeler, biberonlar, bebekler havalarda uçuşacak gibi hissediyorum.Çok sıkıntılı bir ülkede ana muhalefet lideri bir adam var. Ülke gergin, bu adam daha da gergin. Bu adama oy verenler durumun gidişatından endişeli, yıllar var hiçbir seçimden başarıyla çıkamamışlar, suratlar hep asık. Böyle sicim gibi gerilirken gerilirken, sinir harbi içinde bu adamı izlerken izlerken, stres içinde ajansı takip ederken ederken, bu insanlar olabilecek en acayip haberi alıyorlar. Muhalefet lideri olan adamın adı bir kaset skandalına karışıyor. Bir video. Adama ait olduğu söylenen mahrem görüntüler... Adam istifa ediyor. Yıllardır koltuğunu kimseye bırakmamış bu adam, sonra hemen geri dönüş sinyalleri veriyor, vs vs.Kimsenin zihninde Gremlinler canlanmıyor. Kimse dehşete kapılmıyor. Herkesi bir düşüncedir alıyor. Siyasete Gremlin kafası işlemiyor. Herkes her şeyi biliyor, kimse hiçbir şey bilmiyor. Her durumda sıraya girip ciyak ciyak halay çekebilen, insanlığın her türlü dramından büyük keyif alan Gremlinler bile, bu dumurları, gitti geldi’leri kaldıramıyorlar. İçleri sıkılıyor, o ülkeyi bir daha uğramamak üzere terk ediyorlar.