Diyarbakır
Önümde 2 fotoğraf.
Biri yıkık yanık Nusaybin’den servis edilmiş. Güzelim Nusaybin tamamen bir yıkıntı, harabe… Yıkıntıların ortasında askeri araçlar ve askerleri görüyoruz, hemen arkada yıkıntıların üzerine asılmış koca Türk bayrakları var. Ve bu yıkıntıların arasında komando marşı söyleyen özel timler görüyoruz.
İkinci fotoğraf ise pazar günü Diyarbakır’da çekilmiş. HDP’nin valilik tarafından engellenen mitingi, DBP il binasının önünde gerçekleşiyor. Binanın önündeki TOMA’ların önünde küçük bir çocuk. Bir elinde HDP bayrağı olan bu küçük çocuk, eliyle zafer işareti yaparak koca TOMA’nın önünde korkusuzca duruyor.
Bir yandan yakıp yıktığı bir şehrin her tarafına koca bayraklar dikerek fotoğraf çektirip servis eden bir zihniyet, öte yandan karşıdaki bu zihniyete koca yüreğiyle zafer işareti çekip karşı duran minik bir beden var.
Bu fotoğraflar bize çok şey anlatıyorlar.
Nusaybin’den çekilen fotoğraf Nazi Almanya’sının yıktığı Varşova gibi illerin görüntüsünü aratmıyor. Yıkıntıların üzerine çekilen bayraklar ise faşizmin Türkiye’de geldiği noktayı gösteriyor. Bu resmin servis edilişinden, yandaş medyada Nusaybin’le ilgili çıkan haberlerden ve sosyal medyada yapılan yorumlardan bu fotoğrafla ne kadar “gurur” duyulduğunu da anlıyoruz. Yapılan yorumların bir kısmı şöyle: “Nusaybin de tamamdır”, “Özyönetim Nusaybine gömüldü “, “… … yapa yapa aldık Nusaybin’i”, “Türk’e başkaldıranın sonu ölüm olur”, “Nusaybin’i geri aldık”, “Nusaybin’de zafer Allahın aslanlarının “, “Kayıp kaçak bedeli”, “Nusaybin için iftar vakti..."
Yıktığı bir ilçeye, sömürge gibi bayrak asıp fotoğraf çektiren bir zihniyet ve bu zihniyetle, bu fotoğrafla övünen milyonlar var karşımızda. Nusaybin’e yaptıklarının, bu görüntünün bir insanlık suçu olduğunun farkında olmayan, ne olursa olsun bir gün bunlardan dolayı yargılanacağını bile hesaba katmayan bir zihniyet bu. Hiçbir şehrin bayrak asmakla kimliğini değiştirmeyeceğini tarih çok yazdı. Ama belli ki Türkiye’yi yönetenler bunu bilmiyor. Devletin Kürdü nasıl düşman olarak gördüğünü gösteren bu fotoğraf, Kürdün zihnine kazınıyor. Kaç nesil geçerse geçsin, Kürt bu resmi unutur mu? Kaç nesil geçerse geçsin, Kürt artık bunu yapanla kardeş olur mu?
İlk fotoğraf ne kadar işgali anımsatıyorsa, ikinci fotoğraf de Kürtlerin hiçbir zaman boyun eğmeyeceğinin bir göstergesi. Diyarbakır’da küçücük bir çocuk, onca özel tim ve TOMA’nın arasında, korkusuzca TOMA’nın önüne geçiyor ve zafer işareti yapıyor. Nusaybin’in, Gever’in, Cizre’nin tanıklığı ile büyüyen Kürt çocuk TOMA’dan, askerden, polisten korkmadığını gösteriyor. “Ya baş eğeceksiniz ya da baş vereceksiniz” diyenlere inat, Kürdün ne olursa olsun başını eğmeyeceğini, dimdik tutacağını, adalet, eşitlik, özgürlüğe kavuşana dek mücadele edeceğini de gösteriyor. Yıkılan yakılan Kürt şehirlerine asılan koca Türk bayraklarına rağmen bu şehirlerin kimliklerini değiştirmeyeceğini de gösteriyor.
Bir yanda bir halkın vatanını yıkıp pervazsıza fotoğraf çektirip övünenler, öte yandan küçücük yüreğiyle bu işgale, yıkıma karşı duranlar!
Ne diyelim: Aşkolsun çocuk sana, aşk olsun!
Senin bu cesur duruşun, Nusaybin’i, Gever’i, Sur’u, İdil’i, Şırnak’ı, Cizre’yi yakıp yıkan zalimlere dert olsun!