Diyarbakır
Kolombiya’da barışa ilişkin önceki çabaları yazmıştım. FARC ile Kolombiya hükümeti arasındaki son barış denemesi Santos’un iktidara gelişi ile başlıyor. Merkez sağ, muhafazakar çizgideki Santos iktidara geldiğinde kimsede barış ümidi kalmamıştı. Santos başkanlık yarışında sert savaş yanlısı vaatlerle iktidara gelmişti.
2010 yılında Santos iktidara geldiğinde FARC lideri ve Santos’u tanıyan bir işadamı ikisi arasında mektup getirip götürmeye başlıyor. Santos 2010 yılında yolladığı ilk mektupta FARC liderine “birbirimizin kamuoyu önünde söylediklerine pek aldırmayalım, kamuoyuna söylediklerimizin dışında biz birbirimizle konuşalım” diyor. Mektuplaşmalar uzunca bir süre devam ediyor. Bu aşamada 2 taraf da birbirine hiçbir vaat vermiyor, sadece diğerinin niyetini anlamaya çalışıyor. Daha sonra Santos kardeşini FARC’ın yanına yolluyor, bu büyük bir jest oluyor.
Bu arada çatışmalar şiddetli bir şekilde devam da ediyor. Bu görüşmeler olurken FARC’ın iki önemli komutanı öldürülüyor. FARC bu nedenle uzunca bir süre son mektuba cevap vermiyor. Ağustos ayında gelen mektuba Ekim ayında cevap geliyor. Cevapta şu yazıyor: “Evet, komutanımız öldürüldü ama biz bunu savaşta bir kaybımız olarak görüyoruz, diyalogu kapatmayacağız.” Bu cevap Santos tarafından bir irade beyanı olarak algılanıyor. Ancak bu sefer resmi müzakerelerin başlamasından birkaç gün önce ikinci büyük FARC Komutanı, ünlü komutan Alfonso Cano öldürülüyor. Santos’un bununla ilgili sorulan bir soruya “Bizim bilgimiz dâhilinde öldürüldü” cevabı vermesine rağmen, FARC “Bizim barışla ilgili kararımız yapısal, politik bir karardır, şahıs ve olaylara bağlı değildir” diyerek barış sürecinde yola devam kararı alıyor.
Bu son barış sürecinin birkaç evresi var: 2010-2012 yılları arasında süreç tamamen dışa kapalı işliyor. 2012’den itibaren kamuoyuna açık süreç başlıyor. Bu 2 yıllık kapalı dönem, savaş yanlısı güçlerin sürekli teyakkuz halinde olup, sürece karşı bir kampanya yürütmelerini engelliyor. Savaş yanlısı güçler hükümet ne zaman “barış, diyalog, müzakere” dese, hükümeti teröristlere dolaylı destek vermek ile suçluyorlardı. İlk iki yıl sürecin tamamen gizli yürütülmesi ile bu koz barış karşıtlarının eline verilmemiş oldu.
FARC ile Kolombiya hükümeti arasındaki bu son barış denemesinin başarılı olmasının çeşitli nedenleri var. En önemli birkaç faktör şöyle:
1- Hükümet FARC’ı ezemeyeceğine, FARC da hükümeti deviremeyeceğine ikna olmuştu.
2- Üçüncü ülkelerin, özellikle Latin Amerika’daki ülkelerin oynadığı yapıcı rol önemliydi. Chavez FARC’ı bu işin böyle devam edemeyeceğine, bir barışa varmak gerektiğine ikna etti. Çünkü artık Kolombiya’daki bu çatışma çevredeki ülkeleri de rahatsız eder bir hale gelmişti. Ekvator, Bolivya, Venezüella .. gibi Latin Amerika’daki birçok ülke, artık ABD’nin Latin Amerika’da askeri varlık sürdürmesini istemiyorlardı. ABD’nin Latin Amerika’daki askeri varlığı özellikle Kolombiya’daki çatışma yüzünden devam ediyordu. Bu ülkeler FARC’a baskı yaptılar. “Bu çatışma bitsin ki, ABD Latin Amerika’dan elini ayağını çeksin” dediler.
3-Kamuoyu baskısı önemli bir kolaylaştırıcı faktördü. Toplumun birçok farklı kesimi ve sivil toplum, müzakerelerin kesilmemesi için iki tarafa da baskı yapıyordu. İş dünyası bile “çatışmalar biterse, ekonomi de düzelir” diye düşünerek barış yönünde baskı yapmaktaydı.
4- Gerillalar şuna ikna olmuşlardı: Savaşarak, mücadele ederek bir şey kazanmayıp, masa başında kazanacağız diye bir şey yok. “Deneyelim, kaybedecek bir şey yok” anlayışı hâkimdi.
Havana’da resmi müzakereler devam ederken öte yandan da savaş son hız devam ediyordu.
Santos’un yaptığı akıllıca bir şey de şuydu: Süreç içerisinde ordunun ve polisin içindeki en sertlik yanlısı yetkilileri müzakere masasına getirdi. 2 taraf da süreç içerisinde çok temkinli oldu ve şu mutabakata vardılar: “Ya biz bu barışı imzalarız ve iki tarafın da birbirine verdiği taahhütler yerine gelir, ya da süreç koparsa da ikimiz de birbirimize bir şey vermemiş oluruz.”
Barış anlaşması hiç bir şey yarım kalmasın, yarım kalan işler yüzünden süreç sabote edilmesin mantığı ile hazırlandı. Her şey bir pakete konuldu.
Anlaşmada temelde şu konular ele alındı:
Hakikatleri ortaya çıkarma komisyonunu kuruldu. İnsanların geçmişte neler olduğunu bilme hakkı olduğu anlaşmada vurgulandı. Silahını bırakıp evine dönen FARC gerillaları bu komisyondan geçecekler.
Toplumsal muhalefetin önündeki tüm yasaların değişmesi ve her türlü yasakçı baskıcı yasanın kaldırılması konusunda görüş birliğine varıldı.
Anlaşma ülkedeki tüm sosyo-ekonomik sistemi değiştirmeyi öngörmüyor ama 3 milyon hektar yerinden edilmiş köylülere dağıtılacak. Bir de mülkiyeti belirsiz kullanılmayan işlenmeyen tarımsal mülkiyetin küçük üreticilere dağıtılması konusunda anlaşıldı.
Anlaşma ile devlet paramiliter güçleri silahsızlandırmanın sorumluluğunu üstlendi.
FARC gerillalarının Birleşmiş Milletler gözetiminde kademeli olarak 6 ay içerisinde silahlarını bırakmaları kararlaştırıldı.
Barış anlaşması 2 Ekim’de halk oylamasına sunuldu ve çok ufak bir farkla oylamadan “hayır” sonucu çıktı. Bu sonuca rağmen barış sürecinin devam edeceğinin sinyalleri halk oylamasının hemen ardından geldi. Kolombiya lideri Santos ve FARC lideri Timoşenko sürecin devam edeceğine dair halka hızla güçlü mesajlar verdiler.
Geçen hafta Diyarbakır’da bir araya geldiğimiz Kolombiya barış sürecinde yer alan örgütlerden biri olan OİDHACO’nun direktörü Vicente Vallies barış sürecinin bu aşamaya kadar gelmesindeki en önemli faktörün “süreç boyunca dar anlamda kazanma, kaybetme gibi faktörlerin geriye çekilmesi” olduğunu belirtiyordu. Her 2 taraf da sürece kendilerinin kazanıp kaybetmesi açısından değil, “Kolombiya’nın kazanması” açısından baktılar.
Halk oylamasında çıkan “hayır”a rağmen, bu bakış açısının Kolombiya’ya barışı getireceğine inanıyorum.
Kolombiya’da şimdiden FARC gerillaları ve devlet yetkilileri ortak adımlar atmaya başladılar. Birçok bölgede mayınları beraber temizliyorlar. Devlet görevlileri yanında FARC görevlileri ile birlikte öldürülmüş olan köylülerin yanına giderek köylülerden törenle özür diliyorlar. FARC da kendi eylemleri yüzünden ölen sivillerin evlerine yanında devlet görevlileri ile giderek özür diliyor.
Kolombiya’da elbette hala şiddet ihtimali var, her şey çözülmüş değil. Barış süreçleri de zaten nereye gideceği belli olmayan bir yolculuk. Ama yolun sonunda yaşam ihtimali var. Değmez mi?