Bu karanlık günlerde umut dolu bir gelişmeyi yazmak istedim.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 2012-2013 eğitim öğretim yılından beri çift dilli bir kreş denemesi yapıyor. Bu kreşin çocuklarda yarattığı olumlu etkiyi ve halktan gelen talebi görünce 2015 eğitim öğretim yılı için çok dilli eğitim verecek 2 büyük kreş hazırlığına başladı.
Diyarbakır’ın 2 farklı mahallesi Bağcılar ve 450Evler’de kurulacak olan bu kreşlerin biri 280 çocuk kapasiteli, diğeri ise 220 çocuk kapasiteli. Bu kreşlerde çocuklara eğitimler Kurmanci, Zazaki ve İngilizce dillerinde verilecek. Hemen Türkçe niye yok diye sormayın! Çocukların hemen hepsi zaten evde ve dışarıda Türkçe konuştukları için, amaç burada başta kendi anadilleri olmak üzere, diğer dillere de onları küçük yaşta aşina kılmak. Çift dilli eğitim modelini benimseyen birçok ülkede de eğitimin unutulmuş dilde yapılaması sağlanarak, çocuğun zaten bildiği diğer dilin de eklenmesi ile çocuk çift dilli oluyor. Yani burada çocuğun zaten bildiği dil aslında ötekileştirilmiyor.
Bu kreşlerde de mümkün olduğunca Kürtçe güçlendirilmeye çalışılacak ve bunun yanı sıra kreşe gelen Zaza çocuklar için Kurmanci, Kurmanç çocuklar için ise Zazaca çapraz destekleme yapılacak.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde sadece Diyarbakır için değil, tüm Kuzey coğrafyası için geliştirilmeye çalışılan dil politikası gelecek açısından umutlandırıyor. Adına Türkçe “çocuk yurdu” anlamına gelen ZAROKİSTAN adı verilen bu eğitim programına ilişkin olarak görüştüğüm programın belediyedeki sorumlularından Şerif Derince şöyle diyor:
“Halkın talebi ve beklentisi sunduğumuz hizmetten çok daha fazla aslında. Kürtler anadil mücadelesi verirken kreş/okul öncesi eğitim yeterince gündemimizde olmamıştı. Oysa asıl buradan başlamalı.”
Kürt hareketi tarafından yürütülen tüm belediyelerin okul öncesi eğitim yerleri açmaya karar verdiklerini de öğreniyorum. Bu nedenle ilk etapta Diyarbakır’da kurulan bu okul öncesi eğitim yerlerinin deneyimi oldukça önemli. Diyarbakır’da kurulacak model, Van’dan Şırnak’a Kürdistan’ın diğer illeri için de bir yol gösterici olacak.
Derince bu kreşlerle çocuklara sadece anadillerini öğretmediklerini, aslında dile yaklaşımı da değiştirmeye çalıştıklarını söylüyor:
“Birçok yerde çocuklar bildikleri dilleri yeni bir dili öğrenmek için temel olarak kullanamıyor, çünkü dillerin birbirinden kalın çizgilerle ayrıldığı var sayılıyor. Oysa diller arasında yumuşak geçişler vardır, belli oranlarda tüm dillerin benzerlikleri ve farklılıkları vardır, buna lehçeler de dâhil. Biz kreşlerimizde dâhil edilecek tüm dillerin diğer dillerle karşılaştırmalı bir şekilde, diğer dilleri de kaynak olacak kullanılacak şekilde öğretmeyi hedefliyoruz. Böylece diller arasındaki geçişkenliği önplana çıkarıp, hiyerarşileri azaltmayı veya tamamen ortadan kaldırmayı arzuluyoruz.”
Bölgede yerel yönetimler, yaşanan çatışmalı ortama rağmen, ileride gerçekleşecek bir yetki devriyle birlikte eğitimin yerel yönetimlere geçeceği beklentisi içindeler. Çünkü artık haklı olarak 21. yüzyılda Kürt çocukların hala anadilde eğitim almamalarının savunulacak bir tarafı kalmadığını düşünüyorlar. ZAROKISTAN bu beklentilerin ilk somut adımı aslında.
Bizler Kürt çocuklar olarak okula hep yenik başladık. Bugünün Kürt çocukları açısından da durum değişmedi. Oysa ilk eğitimini kendi anadilinde alan çocukların kendi kimliğine, kültürüne saygısının arttığı, kendi ile barışık olduğunu tüm araştırmalar gösteriyor. Bu uzun vadede kimliklere saygılı bir nesil yetişmesinin yanı sıra, daha barışçıl bir dünyanın da kapılarını açıyor.
ZAROKISTAN, çocuk yurdu bu karanlık günlerde “evet güzel şeyler de oluyor” dedirtiyor.
Kürt çocuklar sonunda “yuva”larına dönüyor.