Basında gördüklerimiz doğruysa (keşke doğru olmasa), devletin en üst kademelerinde kullanılan kaba sözleri ve üslûbu o makamlara yakıştıramıyorum. Ayıplıyorum.
Çocukken öğretmenlerimiz, büyüklerimiz bize “güzel konuş” derlerdi hep. Çirkin sözcüklerden, argodan, hakarettten, küfürden kaçınmamızı isterlerdi. “Ağzından çıkanı kulağın duysun” derlerdi. Davranışlarımızda da terbiyeli ve nezaketli olmayı öğretirlerdi. Kibarlığın erdem sayıldığı bir dönemdi o.
Şimdiyse kibarlık bir zaafiyet, zayıflık olarak görülüyor. Çocuklar bakıyorlar toplumun muktedirlerine, kuvvet ve kudret sahiplerine. Bağırıp çağıran, sesini biraz çıkaranı tehdit eden adamlar görüyorlar. Böyle rol modeller varken, gel de çocukları kibar yetiştir.
Kibarlık karşındakinin konuşmasını dinlemeyi, sözünü kesmemeyi, hatta hoş görmeyi gerektirir. İnsanın kendisiyle barışık olmasının bir yansımasıdır. Dolayısıyla demokrat kişilik yapısıyla ilişkilidir.
Çocukluğumuzdan beri nice devlet adamı gördük, hepsi rahmetli olan büyük isimleri izledik. Adnan Menderes beyefendiydi. İsmet İnönü, Bülent Ecevit çok zarif insanlardı. Erbakan Hoca kibarlığını zekice bir mizahla birleştirebiliyordu. Özal da sesine değil, zekâsına güvenen bir liderdi. Demirel’in hiç kabalığını görmedik. Demirel çok zekiydi. Pat diye bir lâf çıkartır, muhatapları ne cevap vereceklerini şaşırırdı.
Demirel’in şu sözünü unutmak mümkün mü? "Yollar yürümekle aşınmaz."
Bu sözün edildiği vakitler, tepki göstermiş, Demirel’in sokaklara duyarsız olduğunu öne sürmüştük. Oysa demokrasi açısından bakmamız gereken önemli bir sözdür bu. Yaşadığımız dönemin sözüdür.
Biliyorum, Demirel’in sözünü zaman zaman anıyorlar. Ancak, anmak yetmez. İçimize sindirmek gerekir. “Yollar yürümekle aşınmaz” sözü vatandaşa güveni yansıtır, demokrasiye güveni yansıtır, devlete güveni yansıtır. Hepsinden önemlisi, kendine güveni yansıtır.
Kendine güvenen kişi de kendisiyle barışık ve kibar olur. Güzel konuşmasının ve düzgün davranışlarının en önemli kozu olduğunu bilir.
Ekşi Sözlük’te Schopenhauer’e atfedilen şu sözü okudum: “Kibar ve dostca davranarak insanları esnek ve itaatkâr yapabilirsiniz: bu yüzden sıcaklık balmumu için neyse kibarlık da insan doğası için odur."
Toplumumuzun bu balmumuna ihtiyacı gün geçtikçe artıyor. “Meydanlarda kaba saba konuşmakla siyaset olmaz” gerçekten.