Ersin Tatar için önce hayırlı olsun diyelim. Tatar'ın başbakan olarak performansını değerlendirebilecek durumda değilim, ama özgeçmişine bakınca etkileyici olduğu kesin. Aldığı eğitim, finans ve medya sektörlerindeki deneyimi onu sıradan bir politikacı olmanın ötesine taşıyor. Ne ki, dış dünyada ona son bir iki hafta içinde yapıştırılan imaj nedeniyle işi önceki cumhurbaşkanlarından daha zor olacak. Birçok yabancı medya organı Tatar'ın seçimleri kazanmasını "sürpriz bir şekilde Ankara'nın adayı kazandı" yönünde ifadelerle duyurdu.
KKTC'nin iç politikası hakkında fikir yürütecek değilim. Ne ki, Tatar'ın Ankara ziyareti KKTC cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili algıyı Tatar aleyhine çok etkiledi. Belki bu ziyaret olmasaydı Tatar seçimleri daha rahat kazanacaktı, bilemiyorum. Birdenbire Tatar, Ankara'dan da çok AKP'nin adayı olarak algılanma durumuna düştü. Türkiye'de bu ziyaret olmasaydı Akıncı'ya sempati göstermeyecek kişiler bile Tatar'a olumsuz gözle bakmaya yöneldiler. Birçok kişinin aklına İstanbul belediye başkanlığı seçimleri geldi. Bu algılamayı da Türkiye'nin iktidara muhalif kamuoyu açısından olağan karşılamak gerekir.
Şimdi Ersin Tatar, Türkiye'de onu desteklemeyen kamuoyu başta olmak dış dünyaya, hiçbir dış siyasal gücün uzantısı olmadığını göstermek durumundadır. Yoksa işi zor olacaktır. Kanımca Tatar bu sorunun farkında. Nitekim, seçimlerden sonra yayımladığı (benim gördüğüm) ilk tweet'te KKTC'nin bağımsızlığına yaptı vurguyu. Evet, KKTC bağımsızdır, TC ile özel ilişkileri vardır, ama TC'nin uzantısı değildir. Tatar bağımsız bir siyasal aktör olduğunu gösterebildiği ölçüde dış dünyada kabul görecektir.
Bu, aslında Ersin Tatar'ın ve KKTC'nin başına bizim açtığımız bir iş. Gerekli dersi alarak bundan böyle bizim de çok dikkatli davranmamız gerekecektir. Eğer biz "Seçimi bizim sayemizde kazandın. Diyetini isteriz." havasına girersek KKTC'ye zarar veririz. KKTC'yi bize benzetmek eğilimlerimizi dizginlemeliyiz. Mustafa Akıncı da kuşkusuz değerli, deneyimli bir politikacı. Ancak Türkiye ile ilgili bazı aşırı söylemleri, müzakerelerde kimseye sormadan karşı tarafa harita verdiği yönündeki haberler Akıncı hakkında duraksamalara yol açtı. Kanımca seçimleri kaybetmesinde bu duraksamaların da etkisi oldu. Türkiye'deki iktidarı "idare edemeyen" bir kişinin ne kadar iyi niyetli olursa olsun, KKTC halkının ekonomik beklentilerini karşılamakta güçlük çekeceği düşüncesi de Kıbrıslı Türk seçmeni Akıncı aleyhine etkilemiş olabilir. Ayrıca, Tatar'ın güçlü bir parti tabanı varken, Akıncı'nın yoktu. CTP seçmenin de Akıncı'yı ne kadar desteklemiş olduğunu bilmiyorum.
Kıbrıslı Türk seçmenin Tatar'ı tercih etmesi, TC'nin (varsa) KKTC'yi kendine benzetme niyetlerini onayladığı anlamına gelmez. Kıbrıslı Türk'ün iş zordur. Hassas dengeler kurmak durumundadır. Bir yandan Ada'da Rumlara karşı azınlık konumuna indirgenmemek, öbür yandan Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu alarak AB üyeliğinin avantajlarından az da olsa yararlanmak, bir yandan TC'nin desteğinin sürmesini sağlamak, öbür yandan kimyasını gerekirse Türkiye'den gelen akımlara karşı korumak ister Kıbrıs Türkü. Kıbrıslı Türk seçmenin bu hassas dengeleri Tatar'ın daha iyi sağlayabileceğini değerlendirdiği anlaşılıyor.
Dış dünyada bu kadar dikkat çeken seçimlerin olgunlukla yapılmış olması güzel bir demokrasi örneği olmuştur. İşte KKTC'nin önemi demokrasi, hukuk devleti alanlarındaki çağdaş niteliğini korumayı sürdürebilmesindedir.
Ersin Tatar'ın Kıbrıs'ta çözüme karşı bir siyasetçi olduğunu sanmıyorum. Çözüm deyince BM parametrelerini kastediyorum. Bu çerçevede çözümü reddetmiş olan tarafın Kıbrıslı Rumlar olduğunu da unutmayalım. Tatar'ın da bunu unutturmaması, BM parametrelerini zorlamaktan, Rumların zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmasına yol açabilecek adımlardan kaçınması gereklidir. Kıbrıs müzakereleri sabır, azim, sebat ve uzun vadeli hesap işidir. Bu arada KKTC'nin kendi başına ayakta duracak bir antite olarak gelişebilmesi önemlidir.
Kıbrıs küçük bir yerdir, ama Kıbrıs konusu dışarıdan algılamakta güçlük çekebileceğimiz kadar karmaşıktır. Adanın da, KTTC'nin de kendine özgür dinamikleri vardır. KKTC'nin Rumlara karşı ağırlığını koruması için en önemli şey, TC'nin desteğinden çok kendi içinde diyalogun, mutabakatın güçlendirilmesidir. Tatar'ın bu amaçla Sibel Siber, Kudret Özersay gibi önemli isimlerle diyalog halinde çalışacağını umarım. Yolu açık olsun.