Suriye’de gene kimyasal silah kullanıldığı öne sürülüyor. Bu kez iddiayı öne süren Ruslar. İddialarına göre, İdlib’deki aşırı eğilimli rejim muhalifleri Halep’e yönelik olarak kullanmış kimyasal silahları. Olayın ayrıntıları fazla bilinmiyor. Uluslararası basına da geniş şekilde yansımadı. Daha çok Rusların verdiği bilgilere dayanılıyor. Ruslar, güya İdlib’ı biz kontrol ediyoruz ya, bize de haber vererek cezalandırma operasyonu yapmışlar.
İdlib’teki acayip muhalifler kimyasal silah kullandıysa Rusya’nın yaptığı doğrudur. Daha önce BM Güvenlik Konseyi’nin üç Batılı üyesinin Esad rejimini kimyasal silah kullandığı için cezalandırma operasyonu yapmalarını da doğru bulmuştuk. Aslında, BM Güvenlik Konseyi Daimi üyelerinin bu tür operasyonları, rejim / muhalefet ayırımı gözetmeden, birlikte yapmaları gerekir.
Türk kamuoyunda kimyasal silah kullanımına karşı ciddi bir duyarlılık henüz oluşamadı. Gene de anımsatalım. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne (KSYÖ) göre, Eylül 2013 ile Nisan 2018 arasında Suriye’de 37 kimyasal silah kullanma olayı olmuş. Suriye’deki gelişmeleri yakından izlemekle ilgili ve bağımsız olduğu için daha rahat hareket edebilen BM İnsan Hakları Konseyi Bağımsız uluslararası Araştırma Komisyonu ayrıca 18 kimyasal silah kullanma olayı saptamış.
Gene aynı komisyona göre bu vahim uluslararası hukuk ihlali ve savaş suçlarının yüzde doksanını Esad rejiminin işlediğini bizim kamuoyu bakımından anımsatmakta yarar var.
Komisyon’dan farklı olarak, KSYÖ’nün yetkisi, yakın zamana kadar, kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını saptamakla sınırlı idi. Başka bir deyişle, KSYÖ suç işlendiğini belirliyor, ama failini arıştıramıyordu. Son zamanda İngiltere’nin girişimiyle KSYÖ’ye suçun failini araştırma yetkisi de verildi. Rusya bunu önlemeye çalıştı, ama başarılı olamadı.
Gene anımsayalım. Rusya bugüne kadar Suriye’de kimyasal silah kullanımı konusunda BM Güvenlik Konseyi’nin karar almasını hep engelledi. BM’in diğer mekanizmalarının çalıştırılarak araştırma yapılmasını engelledi. Yeni araştırma mekanizmaları kurulmasını engelledi. Özellikle suçun failinin tespiti girişimlerini engelledi. Bu engellemeler olmasaydı, üç Batı ülkesinin Esad rejimine yönelik cezalandırma operasyonları da olmayacaktı.
Kimyasal silah kullanımı çok çok vahim bir savaş suçu. Mutlaka cezalandırılması gerekir. Rusya, Batılı ülkeler gibi, konuyu hemen BM Güvenlik Konseyi’ne getirebilirdi (Bilmiyorum, getiriyor mu? Getirse bile “hemen” olmayacak.) Rusya, Batılı ülkeler gibi, KSYÖ’den hemen suçun ve failinin ortaya çıkarılmasını isteyebilirdi. Rusya, aslında atılması gereken ve Batılı ülkelerin operasyon yapmadan önce hızla attıkları bu adımları atladı ve güya bizim kontrolümüz altındaki bölgede bulunduğu anlaşılan hedefleri güm diye vurmayı tercih etti.
Kimyasal silah kullanıldıysa Rusya’ya “Neden vurdun?” ben şahsen demem. Ancak, vurmadan önce şu yukarıda saydığımız aşamalardan neden geçmediğini sorarım. Bu işin içinde bir tuhaflık umarız yoktur. Çünkü İdlib’ten iyi kokular gelmiyor. Sanki Rusya ve Esad rejimi bizi sıkıştırmaya çalışıyor. Bizimkiler İdlib’deki o acayip muhalifleri hâlâ halledemedilerse sıkıştırma sürer. Eğer hallettilerse, güvendiğimiz Rus dağına icabında kolayca kar yağabilir demektir.