Suriye ve Irak'taki gelişmeler karşısında yükselen tansiyon hayra alamet değil. Yükselen şiddet dalgasıyla varılacak yer büyük ihtimalle daha kötü bir yer olacaktır.
Erdoğan ve Irak başbakanı Abadi'nin karşılıklı söz düellosunun sonu iyi görünmüyor. Anlaşılan yakında bölgesel bir savaş çıkma ihtimali yüksek. Sıcak savaşın çıkması Türk halkını fazla etkilemeyecek gibi. Zira ülke içinde PKK ile olan savaşa bile önemli bir tepki yok.
Erdoğan yurt içinde ve yurt dışında silahlı çözümlerden başka yol olmadığını düşünüyor sanırım. Bu yol nasıl olsa çok riskli değil, kimse ölümleri sorgulamak istemiyor.
Toplumda bağırıp çağırmanın arttığı lider konuşmaları keskin bir taraftarlık ve çoğunluğun desteğini sağlayabilir. Ancak bu durum sorunların çözümünün hasıraltı edilmesiyle sonuçlanacağından militarizmi ve milliyetçiliği artırır. Bu da toplumun her kesimindeki şiddetin artmasına yardımcı olur. Aile içi şiddetin, okuldaki şiddetin, sokaktaki şiddetin, otobüste şemsiye ile şoföre saldıran kişinin öfkesinin artışının başka bir nedeni olduğunu düşünmüyor musunuz? Öfkenin körüklendiği bir yerden fanatizm, linç, milliyetçiliğin artışından başka bir şey çıkar mı?
Ataerkil bir toplumda demokrasi, insan hakları, çözüm, barış gibi kavramlardan bahsetmenin zorluğu ortadadır. İşin ilginç tarafı toplumun bir kesimi yöneticilerin uygulamalarını çok doğal, olması gereken hatta geri adım atılmaması gereken bir sertliğin devamıyla arzularken, diğer bir kısım insan, bir felaketin yaşandığını düşünüyor, işte bu hal problemlidir. Toplumda çok farklı ruh halleri bir arada yaşıyorsa orada her geçen gün problemler büyür, farklılıklar içinde bir arada yaşam ortadan kalkar. Bunu önemsemeyenler kendilerinden sonrasına bir enkaz bırakırlar.
Ak Parti, MHP kardeşliği daha uzun süre devam edecek gibi. Milliyetçi tüm tepkilere alkış tutanlar genellikle Ak Parti yöneticileri. Otoriter bir yönetici arayan bir toplumda olabilirsiniz ama herşeyin karıştığı ve otoritenin de kaybolduğu bir yerde muhtaç olacağınız yine demokrasidir. Milliyetçi kardeşlikler genelde belli süre ortak duvarlar inşa eder. Çıkarlar farklılaştığında o kaleler birbiriyle çatışır.
Güce tapmayın, "28 Şubat bin yıl sürecek" diyenler nerede? Her hakimiyetin bir sonu vardır ve sonunda sorgulanır.
Tansiyonu artırmakla kaybeden hep hakkı ihlal edilenler olacak. Çünkü onlar ikinci sınıftır ve gücün popüler olduğu bir yerde daha çok bekleyeceklerdir. Güç mantığı genelleşir, meşrulaşırsa zamanla mağdurun da ahlakı bozulacak ve çözümsüz kaos başlayacaktır. Her zaman için ilkelere sarılmak herkes için kurtarıcı olandır, bu zor olandır ama şu an tek yapılması gerekendir.