Yeni Akit gazetesinin çoğu ispatlanmış yalan, hakaret ve komploları karşısında bilhassa İslami camianın suskunluğu dikkat çekicicidir. İçine din sosu katılmış ama ahlaki ilkeler açısından sınıfta kalmış bu gazetecilik karşısında başka kesimin değil, İslami kesimin tavrı önemlidir. Medya gücü nedeniyle yaptıklarına suskun kalınmasını normalleştiren bu gazete, dindar camialara ağır bir imtihan yaşatmaktadır. Dindar camiaya hitap ettiğini söyleyen bu gazetedeki nefret söylemlerine karşı niçin kimse ses çıkarmaz. Kendisini iyi niyetle, güzellikle eleştiren iffetli hanımlara iffetsizlik isnadı yapabilecek bir anlayışı niçin kimse duymaz, görmez?
Hüseyin Üzmez olayından sonra kendilerini güzel bir üslupla eleştiren hanımefendilere yönelik Serdar Arseven’in 4 yıl önceki yazısı aşağıdadır.
Bu yazı yazıldığında hakarete uğrayan hanımların yanında olmayanlar şimdi de susmakta. Herhalde kendi başlarına bir hakaret yağmuru yağdığında derin uykudan uyanacaklar.
www.sessizkalmamakgerek.com sitesindeki hakaret içermeyen uyarı karşısında olanları takip ediyor musunuz? Sırf bu haberden sonra haberlerine onlarca kişinin yalanlaması olan ve ben dahil üç kişiden tekzip almış olan gazetenin yanlışlarına dur diyecek ehli vicdan yok mu?
Bu din ne işe yarar? Kötülüklere karşı çıkmaya yaramıyorsa ne işe yarar? Dindarların dejenerasyonunu engellemiyorsa ne işe yarar? Hele ki çok iddialı bir yaşamı kurmaya yönelik bir dininiz varsa nahoş tavırlar karşısında susmanız normal midir? Hani bu dünyada adalet kriterimizdi ve hesabın çok adil görüleceği öte dünyaya inanırdık?
Haksızlık karşısında susan dilsiz Şeytan değil miydi?
“En çok zulüm gören biziz” diyen Müslümanlar, sakın bu zulmün nedeni sizin suskunluğunuz olmasın?
Sizler dini söylemi en çok kullananın bozulmasının ne kadar tehlikeli olduğunu bilmez misiniz?
Peygamberlerin zamanında dini görüntülü ve fakat dini az bir dünyevi çıkara satan kişileri hatırlamaz mısınız? En zalim kandırmacanın dini kılıf altında yapıldığını bilmez misiniz? Peki siz dini bir görüntünün içinde inanılmaz derecedeki fahşa kelimeleri nasıl normalleştirirsiniz?
“Rakip varken niye kardeşimizi eleştirelim” mi dersiniz? Ya rakibinizden daha büyük günahlar işleniyorsa yalan, hakaret iftira ve komplo varsa ne yaparsınız?
“Kol kırılır yen içinde kalır” mı diyorsunuz? Kol çoktan kırıldı ve yanlış kaynadı dikkatinizi çekerim. Kırılan kollar yen içinde kendi halinde kaldığında hiç sağlıklı kalır mı? Tıbbi olarak bozulur ve bozar, bilmez misiniz?
Emeviciliğe karşı çıkan sahabeler İslam toplumundaki bozulmanın bir iç bozulma olduğunu gördüler ve iç savaşa yol açsa bile mücadele yolunu seçtiler. Bu savaş ırkçılığa karşı değil miydi? Adalet esası yerine Emevi soyluluğunu ileri sürenlerin takipçileri bugün insanlara sırf hakaret kastı ile Ermeni demiyor mu? Hz. Hüseyn boşuna mı Kerbela çölünde al kanlara boğuldu? Yanlışa boyun eğse fahşaya razı olsa ona dokunan olacak mıydı? Tarih şimdi kimin haklılığına karar veriyor, bir baksanıza?
“Görmüyorum, duymuyorum, ağzımı açmıyorum” diyebilirsiniz ey ağabeyler, üstadlar, Şeyhler, hocalar, köşe yazarları. Kanaat önderleriniz mi size sus diyor, yoksa dilliniz mi laloldu? Dışarıdan boya, badana yaparken içerideki kemiren Kurdu görmüyor musunuz?
Sizce de amaca giden her yol mübah mıdır? Sırf bizden diye “mübah” diyen bir yakınızı baş tacı eder misiniz? “Deli dolu gazetedir ama camiamızın sesidir” dediğiniz kişilerin en yüksek değerlere karşı tavrı nasıldır, bilir misiniz?
Susarak nereye varacaksınız? Susarak neyi koruyacaksınız?
Susmanız için tek bir neden gösterebilir misiniz? Bu derin sessizlik neyin korkusudur?
Susarak yanlışı onaylayıp, ortak olmuyor musunuz?
Kıldığınız namazlar, tuttuğunuz oruçlar verdiğiniz zekatlar daha ahlaklı bir insan için değil miydi?
Kendisini doğru yola davet eden imza kampanyasına sahte isimler yazıp da sonra “inanılır gibi değil” spotlarıyla bunun haberini yapan ve teknik araştırmayla imzacının kendisi çıktığı kişilerin hâlâ özür dilememesini nasıl karşılıyorsunuz?
Yalan haber yapıp tekzibini yayımlamayanı, inanılmaz bir IP komplosunu yapıp da ortaya çıkınca “büyük komploya uğradık” pişkinliğindekini yayın organlarına dindar camianın temsil yetkisini nasıl verirsiniz?
Kimseyi “linç edelim, imha edelim” demiyorum. En güzel vazifeniz olan emri bil maruf ve nehyi anil münkeri yapın diyorum. Gazeteciliği hakkaniyetli sınırları içinde yapan herkesin özgürlüğünü savunalım.
Dünya kısadır ve herkes zerre miktarı iyiliğin ve kötülüğün hesabını verecektir. Bu dünya mahkemelerinden gazetenizin, şirketinizin adını değiştirerek kurtulabiliyorsunuz ama bir de çok adil bir mahkeme var hepimizi bekleyen, unutmayınız.