Bu ülkede farklı kimliklerin adalet ve demokrasi ortak paydasında buluşma isteği belki her geçen gün daha yakından hissedilen bir ihtiyaç, ancak iş pratiğe gelince bunun hiç de kolay olmadığını anlıyoruz.
Herkes farklı gördüğünün eleştirilmesinden haz alıyor ama iğne kendisine batınca feryat ediyor. Bu ülkede gerçekten demokratik bir anlayışı oturtmak istiyorsak sorunların çözümünde iki şeyi birbirinden ayırt etmeliyiz. Kimliğimizden vazgeçilmezlik hissimiz ve hoşumuza gitmese de kimliğimiz hakkındaki haklı olan eleştiriyi birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor.
Bu meseleleri ayrıntılı bir şekilde konuşmadığımız takdirde her geçen gün yeni tartışmalar yaşarız. Başardığımızı sandığımız birliktelikler sarsılabilir. Yazar İhsan Eliaçık IŞİD ve “militan ateizmin” birbirini beslediğini ifade edince kimi kesimler tarafından gerici ilan edilmiş. Eliaçık kendi camiasını açık yüreklilikle eleştirmiş ve yanlışa götüren farklı mekanizmalara da işaret etmeye çalışmıştır. Eliaçık’ın anlatmak istediği aslında son derece önemli bir konu.
Bu tartışma, meselelerin niye çıktığını ve sorunlarımızı niye bitiremediğimizi açıklıyor aslında. Dinden ilham aldığını iddia eden ancak dinin özüne aykırı örnek sergileyeni din gibi göstererek dindara gerici diyen sayesinde Müslüman dünyadaki kimi fertlerin radikalleşerek IŞİD’e kayması çok gördüğümüz bir hadise. Bunu dindar camia daha kolay görür zira camiasındaki yargı mantığını iyi bilir ve pratik yönelişleri iyi gözlemler. Nasıl refleksif olunabildiğini iyi gözlemlemiştir. IŞİD vb. yapılara lanet okumakla bir yere varılmıyor, varılmaz, mesele sorunun kökenini ve nüksetme nedenlerini iyi anlamaktır. Etki, tepkilerin birbirini tetiklediği malumdur. Toptancı olmak kolaydır ama sorunu daha da karışıklaştırandır.
Mesele sadece bu güncel tartışma değil elbette. Bu zor denklemi nasıl çözebileceğimiz sorusu kolay değil ve kolay olduğu düşünülse de pratikte karşılaşılan sorunlar çok fazladır. Teoride erdemli, güzel düşünceleri düşünmek zor değil ama mesele özgürlüklerin kesiştiği ve çatıştığı sahalarda pratikte aynı erdemi gösterebilmektir. Çoğunlukla bu imtihanları hepimiz kaybediyoruz.
Lanet okuyarak ve aşağılayarak varacağımız yer, sağlıklı bir yer değildir, nefret nefreti besler. Bu kısır döngüye razı olup, çözme gibi bir derdiniz yoksa hastalık daha da ağırlaşır. Ortak paydaları gözetmeyen bir anlayış sahibiyseniz ve adalet ortak paydasında buluşma gibi bir derdiniz yoksa kampınız size çok güvenli gelebilir. Ama bu kamp aynı zamanda köprüleri ortadan kaldırandır. Bu köprüler farklı kimlikler de olsak da bu toplumu ayakta tutacak olandır.
Niye kimliğimize yapılan bir eleştiride yanlış anlama oranımız çok yüksek? Niye alınganlık oranımız çok yüksek? Niye yanlış bulduğumuz düşünceleri düzgün bir üslup yerine alaycı bir şekilde eleştiriyoruz? Niye zorlukla kurulan yapıları bir anda yıkma girişimlerine çok meraklıyız? Niye hemen hoşumuza gitmeyen bir düşünceden dolayı karşımızdakinin gizli ajandası olduğunu iddia ediyoruz? Niye hakkı tespit, hoşumuza gitmediği zaman çok zor?
“Derdimiz ortak payda değil farklı gördüğümüzü ancak bizimle aynı safta görme isteğimizdir”diyorsanız zaten bu tartışmaları nasıl olur da hakkaniyetle çözerim gibi bir hassasiyetiniz olmaz. O zaman bu toplumun daha kötüleşmesine eleştirimiz de olmamalıdır. Ortak payda eleştiriye açık olmakla sağlanır. Her kimliğin içinde demokrat ve faşist zihniyetler olabilir.
Ortak payda demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Bu topraklarda gözyaşı, kan ve ölümlerin bitmesini istiyorsak bizi üzse de, nasırımıza basılsa da farklılıkların niye çıktığını ve en doğru bir şekilde nasıl çözebileceğimize çok iyi odaklanmalıyız.