Aşk, para, şans, mutluluk, sağlık... Çok söylenmekten artık içi boşalmış, anlamlarını yitirmiş bu sözcüklerin yerine yeni bir yılın başlangıcında bütün dileklerimizin kümülatif toplamını ifade edecek bir istekte bulunsaydık, o ne olurdu? Şahsen kendimi yıkıp, un ufak edip sonra yeniden yapabilmeyi dilerdim. Bütün bildiklerimizi unutup, hayata tepkilerimizi, davranışlarımızı, beğenilerimizi, doğru-yanlış, iyi-kötü algılarımızı, değer yargılarımızı temelinden yıkıp toz duman bir moloz haline getirmek. Sonra içimizde bambaşka bir hafriyata girişip yeni bir insan olarak inşa olmak… "Tanrım Beni Baştan Yarat", yılın bu ilk günlerinde böylesi düşüncelerle meşgulken birden 'stereo surround' efektleri eşliğinde yankılandı ruhumda; yeni yıl için söylenebilecek her dileği içeren muhteşem bir özet gibi:
"Baştan yarat ellerimiBaştan yarat gözlerimi Baştan yaz şu kaderimi Tanrım beni̇ baştan yarat"
Sözleri ve bestesiyle hayatımızı kaplamış, bizi kuşatmış, ne giyeceğimizi bilemediğimizde dolabımızın bir köşesinde hep duran kurtarıcı kombinler gibi giyindiğimiz gardrop şarkıları vardır. Onları dinlemeyiz, giyinir kuşanırız. Hatalarımızı, korkularımızı, kaygılarımızı gizler, defolarımızı saklar, yeri gelir üstümüzü örtüp bizi sıcak tutarlar. "Tanrım Beni Baştan Yarat" da giyilebilen o şarkılardan... Kederli milyonların isyanını, yaşayarak, hissederek yazdığı şarkı sözleriyle sokağın vicdanı olmuş Ali Tekintüre'nin sözlerinden Muzaffer Özpınar'ın bestelediği bu müthiş şarkıyı, -her ne kadar kişisel bir yıkımın, bir buhranın şarkısı olarak görünse de- yeni başlangıçlar dileği olarak dinleyebilme hakkımızı kullanalım. Bu yıl her şeyi yıkıp yeniden yapma zamanı olsun.
Kendimizi yıkmalıyız önce, bildiklerimizi, değerlerimizi, algılarımızı ve tepkilerimizi sorgulayarak, her şeyi yeni baştan yapmaya kalkışmak gerek. İçimizde yıllardır sessizce büyümüş, yayılmış, ruhumuza yuva kurup yerleşerek bizi atalet içinde bırakmış ne varsa yıkıldığı bir yıl olsun 2023. Hayatın ortasında sıkılmış bir yumruk gibi duran şarkılardan biri olan "Tanrım Beni Baştan Yarat", kırk dokuz sene önce Emel Sayın'ın pamuk gibi yorumuyla çıkışından günümüzün çok sert rock icralarına kadar her müzikal altyapı için yarım asırdır aynı başarılı sonucu verdi. Bu kült esere günümüz sanatçılarının güçlü sesleri ve etkili yorumlarıyla da, bitmeyen kederimizin kenarına pop-rock overloklar işlendi. Başarılı arabesk 'pop-rock cover'lara gizli ve derinden bir hayranlık duyarım. Bir de şarkının kimyasına dokunmadan sadece fiziğine müdahaleyle söylenebilmişse ömre bedeldirler.
Ağır bir hüzün ve hafif, pop bir neşe arasına bir ip gererek ikisi arasında ağlaya güle sallanan avare aşıklara döndürür dinleyicisini böylesi şarkılar. Sanat müziğinden rock müzisyenlerine farklı uçlardan onlarca sanatçı yorumlar, en çok üç beş yılda bir 'cover'lanır, 'single'lanırlar. Niye bu kadar sevilirler peki? Çünkü içimizde yeniden yaratılmaya ihtiyaç duyan biri hep yaşamaktadır. Bu eski şarkıyı perdeleri yırtan oktav değerleriyle, şarkının isyanını seslerine tatlı tatlı yedirerek, şarkıyı üzerlerine giyinerek, inerek, çıkarak, düşerek, kalkarak, çok sağlam ve yerinde vurgularla okuyan yorumcular, elli yıl öncesine göre bugün değişen zamanın müzikal algılarını esere adapte etmeye çalıştılar. Şarkının içinde durdular, hızlandılar, alçalıp yükseldiler, kimi zaman avuçlarının içine alıp okşayıp severek, kimi zaman fırlatıp atar gibi hırçınlaşarak tam da yaşadığımız hayata benzettiler yorumlarını. Temposu yüksek bir sanayi mahallesi blues'u, pop bir feryat, ağırlaştırırken hafifleten, üzerken neşe veren, dinleyeni hem yoran hem de güçlendiren bu "Tanrım Beni Baştan Yarat" 'cover'ları, bizim yalnız ve güzel prozodimizin yeni kilometre taşlarını döşediler müzik tarihimize. Bu yeni yorumlar, şarkıyı arabeskin parçalayıcı bıçaklarının arasından alıp popun neşeli, hareketli, renkli saklama kaplarının içine koyarak eserin tazeliğini, besin değerini koruyup ömrünü uzattılar. Sözlerin sert köşelerini itinayla dönerek overlok bir 'cover' çıkarıyorlar ortaya; şarkının içinde an gelip nokta kadar küçülüp bir köşeye sinerken sonra aniden yükselip, yürekleniyor cesurca parmak sallıyorlar hayata.
İddiası, itirazı, soruları çok güçlü bir güfte var çünkü ellerinde; "Gülmeyecek bu yüzü neden verdin bana Ya Rab?", "Sabır taşı yaptın beni, Her cefaya kattın beni, Ne yapayım böyle beni?"
Bu sözler milyonların ortak isyanı formunda çınlıyor kulaklarda ve ardından hemen teslim istenen bir sipariş geliyor; "Baştan yaz şu kaderimi, Tanrım beni baştan yarat..." Dilediğiniz her şeyi yıkıp yeni baştan yapabildiğiniz bir yıl olsun…
Ömer Sercan kimdir? Ömer Sercan 1974'te Bursa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eskişehir ve Bursa'da tamamlayarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında İstanbul Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü'nde başlayan uğraşını zamanla bir mesleğe dönüştürerek ulusal gazete, dergi ve TV kanallarında muhabir/editör olarak çalıştı. Türkiye'nin önemli medya kuruluşlarında muhabirlik/editörlük, farklı içerikteki TV yayın ve yapımların program danışmanlığı, metin yazarlığı ve yayın editörlüğünü üstlendi. Çok sayıda tanıtım/ belgesel/reklam filmlerinin senaryo/metinlerini yazdı. Türkiye'yi şarkılardan dinlemeye ve yazmaya devam ediyor. |