Eskilerin söylemiyle, ömür dediğin bir nefes, alırsın veremezsin, verirsin alamazsın… Bu kısacık ardışık döngünün sekteye uğradığı tek bir an, hayattan koparmaya yeter insanı. Alınan her nefes, ömrümüzü sürdüreceğimiz bir alan açar bize, her nefesle yeniden önümüze serilen bu alana ise hayat diyoruz. Bu her an tekrarlanan ücretsiz alış verişle paha biçilmez bir değer satın alıyoruz; ömrümüzü…
İnsana ömür veren nefes; gül ağacından, bakırdan, gümüşten, abanozdan aparatların içine üflenip, dar ve uzun karanlık koridorlara çarpa çarpa dışarı çıktığında, üfleyenin hünerine bağlı olarak öldürücü bir etki yapabilir! Beden işitmez, ruh duyar bu hünerli nefesi. Öyle cezp edici bir çağrıdır ki bu, terk edip içinde bulunduğu bedeni, zincirlerini koparmak, özgürlüğüne kavuşmak ister. Bir ustanın nefesinden çıkma melodileri işittiğimizde, hele de bunlar hüzün yüklü ağır havalarsa 'Öldürdün bizi be usta' dememiz, ruhumuzun kaçıp gitme ısrarlarına dayanamayıp adeta bilinçaltımıza sızarak bize söylettiği beğeni ifademizdir. Sazını, ruhumuzu kışkırtıp 'canımıza kast edercesine' içli icra eden ustalara, büyük müzisyenlere can feda. Yeter ki öyle çalsınlar, biz her dinleyişte 'ölmeye' razıyız.
Nefesiyle ruhumuzu kaçışa kışkırtan o nağme ustalarından biri Tekirdağlı 'Katil' Hasan… Bizzat dinlemiş bir müziksever olarak bir taksime girdiğinde, "Sevmekten Kim Usanır"ı, "Senede Bir Gün"ü çaldığında dinleyenin sesini soluğunu kesen üstadlardan biri. Tekirdağ'ın Roman mahallesi Aydoğdu'da doğup büyüyen, müzik yeteneğinin genlerine kodlandığı Katil Hasan, yerel sanatçı hüviyetinde algılansa da zamanında İstanbul gazinolarında, sahnelerde ünlü isimlerin arkasında çalmış yaşayan bir hazine. Emel Sayın'ın, Muazzez Abacı'nın çalması için İstanbul'a çağırdığı Katil Hasan, müziğe başladığı ilk yıllarda büyük bestekârlarımızdan Arif Sami Toker'den el almış. Sazını adeta kendinden geçerek icra ederken onu dinleyen yakın arkadaşlarının 'Öldürdün bizi be .asan abi' deyişleri, 'klarnet katili' diye takılmaları yüzünden adı 'Katil Hasan'a çıkmış.
Bugün 73 yaşında olan Katil Hasan, asıl adıyla da Hasan Gizlenci, her büyük sanatkâr gibi sazının sırrına eren, sonra da o sırrı herkesle paylaşan bir nağme ustası. Virtüöz derecesinde hakim olduğu klarnetiyle yurtdışında caz konserlerinde de sahne alan Katil Hasan, 'heykeli dikilse yeridir' denecek büyük sanatkârlardan. Bu arada heykelinin gerçekten dikildiğini de söyleyelim: Şehrin kültürel, tarihi ve coğrafi zenginliğini ortaya çıkarmak ve yaşatmak için her alandaki büyük çabasına şahsen tanık olduğum Tekirdağ'ın merkez Süleymanpaşa ilçesinin önceki dönem Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, heykelini kentin en merkezi noktalarından birine dikerek Katil Hasan ismini hem şehri Tekirdağ hem de müzik tarihimiz adına abideleştirdi. Tekirdağ Karşılaması'nı bu şehrin suyuyla toprağıyla mayalanmış Katil Hasan'dan dinlemek başlı başına bir ziyafet. Türk müziğinin klasikleşmiş eserlerini onun nefesinden çıkma güçlü ve sahici seslerle duymak büyük bir şans. Nota bilgisi olsa da o notalarla değil bedeninin ve ruhunun bir parçası yaptığı klarnetine ruhundan üflüyor, gönlünden koparıp getiriyor şarkıları.
Ne mutlu ki nefes alıp vererek yaşayabilen bizler arasından hep nefes vererek yaşayan ve yaşatan büyük ustalar çıkıyor ve bize hayatın soluk alıp vermekten ibaret olmadığını, sazlarını konuştura konuştura anlatıyorlar. Biz de dinliyoruz onların hem sazını hem sözünü. İki nefes arasına sıkışmış hırçın ruhumuzu, Katil Hasan gibi üstatların taksimleri zapt ediyor. Nefes gibi muhtacız müziğe, şarkılara…