Pek çok bilim dalı uğraş alanları içinde yer alan terimleri açmaya, tanımlamaya girişir. Bu tanımlamaları da kategorize ederek kimi zaman 'Dar anlam'/ 'Geniş anlam' gibi bir ayrım yaparlar. Peki bu kategorik tanımlama yaklaşımını müziğe taşıyıp örneğin o çok sevilen, unutulmaz eserleri kısaca ifade etmek için kullandığımız 'zamansız şarkılar' tanımını biraz kurcalasak nasıl olur? Dar ve geniş anlamda zamansız şarkı nedir? Güncel müzik kültüründe bir terim olarak yer alsa da akademik bir karşılığının bulunmadığı 'Zamansız şarkılar' ifadesini dar ve geniş perspektiflerle ele almaya kalkışırsak sanki şunları söyleyebiliriz:Dar anlamıyla zamansız şarkı; ilk çıktığında milyonlar satarak liste başı olmuş, uzun süreler bu konumunu korumuş ve ardından on yıllar geçmiş olsa da hala geniş kitlelerce dinlenir olan ölümsüz eserdir. Bu tanıma uyan pek çok şarkımız var elbette ama hemen birkaç örnek vermek gerekirse "Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar (Ben Yalnızım)", "Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek (Samanyolu)", "Sözlerimi Geri Alamam", "Bir gün belki hayattan… (Resimdeki Gözyaşları)", "Batsın Bu Dünya", "Bir Bahar Akşamı Rastladım Size", "Anlasana", "Dertler derya olmuş (Yıkılmışım Ben), "Firuze", "Sakın bir söz söyleme (İntizar)", "Gülpembe" gibi...
Geniş anlamıyla zamansız şarkı içinse pek çok tanımlama oluşturabilir, parantezi iyice açabiliriz:Bir söz ve beste ile hayatın içinde ulaşabileceğimiz gerçekliklerin ve duygusal alanın sabit kalmayarak evren gibi sürekli genişlediği bir eser 'Zamansız şarkı'dır. Bu şarkılar genişler, uzar, 360 derece yayılır. Her dinlediğinizde hayata dair kavrayışınızı arttırır, yeni hisler, fikirler ve tespitler imkânı doğurur, yoğun duygulara taşırlar. Ruhumuzun en kuytu köşelerine ulaşabilip orada kendi halinde yaşayan duyuları bilinç seviyesine çekip çıkartırlar. Örneğin, "Sıyrılıp Gelen"...
Ne zaman dinlenirse dinlensin sanki ilk kez işitiliyormuşçasına içimizi coşkun hislerle dolduran, insanı durdurma ya da harekete geçirme potansiyeli kuvvetli olan şarkılardır bunlar. Örneğin, "Yağmur yağar ıslanırsın vay aman (Yakamoz)" durduran bir şarkı iken "Karaköprü Narlıktır" müthiş ritm zenginliğiyle bünyelerde zincirleme kimyasal tepkimelere yol açarak güçlü bir enerji açığa çıkarır. “Çav Bella” da içimizdeki öfkeli kalabalığı dışarı çıkaran o şarkılardan biridir, sokağa çıkma, yumruk sıkma, harekete geçme isteği yaratır.Zamansız şarkıların en belirgin özelliklerinden biri de çok farklı müzik tarzlarından yorumcularca söylenmiş olmalarıdır. Türk sanat müziğinin ağır klasiklerinden olan "Gamzedeyim Deva Bulmam" örneğinde olduğu gibi; Zeki Müren'den Barış Manço'ya, Gaye Su Akyol'dan Dedublüman'a, hafif, ağır, pop, rock envai çeşit düzenlemelerle karşımıza çıkar ve her seferinde de orijinal ve yoğun lezzetlerini korurlar.Birden sebepsizce canınızın çektiği, kendinizi istemsizce mırıldanır bulduğunuz şarkılar da henüz zamansız tanımına girecek kadar eski değilseler bile güçlü birer adaydırlar.Müzikle, şarkılarla eser miktarda bağ kurmuş kişilerce dahi biliniyor olan kimi eserler de vardır ki en tepkisiz bünyelere bile sırnaşacak kadar arsız ve dolayısıyla zamansızdırlar. Hayatla moleküler seviyede uğraşan bir fizik-kimya profesörünün, "Seni Ben Ellerin Olsun Diye Mi Sevdim"i mırıldanabiliyor olma olasılığı her zaman vardır ve yüksektir.Yorumcusunun ses ve icra kalitesi, teknik bilgisi ve tüm bunları kullanabilme yetisini önemsizleştiren, seslendireni tali, ikincil bir unsur haline getirme gücü yüksek olan şarkılar da zamansızlardır. Öyle güfte ve beste kompozisyonuyla karşı karşıya kalınmaktadır ki kim söylerse söylesin mum gibi dinlenir. Yorumcu şarkıyı değil şarkı yorumlayanı taşır. Örneğin "Ormancı", "Güllerin İçinden", "Odam Kireç Tutmuyor", "Bir Teselli Ver", "Bahça Duvarından Aştım", "Uslan artık deli gönül (Gönül)" gibi...
Eşlik edilebilme yoğunluğu da geniş anlamda zamansız şarkılar tanımı için önemli bir parametredir. Herhangi bir mecliste söylendiği zaman ortamda bulunanların hemen hepsinin ses verip katılabildiği, örneğin bir meyhane masasında kapalı bir grupça söylenirken birden yan masanın da katıldığı eserler de zamanı aşmıştır. Tipik örnekler, "Bu Akşam Bütün Meyhanelerini Dolaştım İstanbul’un" ya da "Eski Dostlar"...Bir zamansız şarkı için bugün Z Kuşağı'nın bile sevip dinliyor olması bir başka anlamlı bir toplumsal ölçüt olabilir: "Maskeli Balo", "Ceviz Ağacı", “Hayat Bayram Olsa” bu grupta sayılabilir.
Annelerin ev işi yaparken, rafların tozunu alırken, çay bardaklarını ovalarken, ortalığı süpürürken söylüyor oldukları eserler de gündelik işlerin arasına sıkışmış görünseler de kesinlikle birer zamansız şarkı ve türküdürler. Örnek, "Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar", "İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız", "Urfa'nın Etrafı"...
Bir gün 10 yaşındaki çocuğunuzdan duyduğunuz en az 30-40 senelik bir şarkı da artık zamansız tanımını o dakikadan itibaren kazanmayı hak etmiştir“Senden Başka", "Ali Desidero" gibi...Yüreğimizin bir köşesine yuva yapmış kuşlardır zamansız şarkılar, zamanlı zamansız ses verir, kendilerini hatırlatırlar...
Ömer Sercan kimdir? Ömer Sercan 1974'te Bursa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eskişehir ve Bursa'da tamamlayarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında İstanbul Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü'nde başlayan uğraşını zamanla bir mesleğe dönüştürerek ulusal gazete, dergi ve TV kanallarında muhabir/editör olarak çalıştı. Türkiye'nin önemli medya kuruluşlarında muhabirlik/editörlük, farklı içerikteki TV yayın ve yapımların program danışmanlığı, metin yazarlığı ve yayın editörlüğünü üstlendi. Çok sayıda tanıtım/ belgesel/reklam filmlerinin senaryo/metinlerini yazdı. Türkiye'yi şarkılardan dinlemeye ve yazmaya devam ediyor. |