1)Anti-demokratik sivil yönetimlere karşı askeri darbe yapmak yanlıştır; söz konusu yönetimlerden kurtulmanın yolu sadece serbest seçimdir; şiddete dayanmayan barışçıl protesto gösterileri ve örgütlenmeleridir; sivil itaatsizliktir.
2)Serbest seçimle halkın oyunu alarak anti-demokratik bir yönetim biçimi oluşturmak yanlıştır; serbest seçimli çok partili parlamenter sistem demokrasinin yeterli koşulu değildir; halkın çoğunluğunun anti-demokratik bir yönetim biçimi istemesi ve seçilen siyasetçilerin buna göre bir yönetim biçimi sergilemesi demokrasiye aykırıdır.
3)Bir siyasi partinin bazı üyeleri anti-demokratik söylemler ve uygulamalar içinde olsa da, siyasi partileri kapatmak yanlıştır; sadece söz konusu üyelere yönelik siyaset yapma sınırı konmalı ve yaptırım uygulanmalıdır.
4)Bir kişi etnik kimliğinden, dini inancından, mezhebinden, dinsizliğinden, siyasal düşüncelerinden, ideolojisinden dolayı baskı altında kalsa, haksızlığa uğrasa bile, şiddet ve teröre başvurmak yanlıştır; söz konusu haksızlıklara karşı mücadele etmenin tek yöntemi siyasal örgütlenmedir.
5)Kişiler, düşünceleri ne olursa olsun, söz konusu düşünceler demokratik olsa da olmasa da, düşüncelerinden ötürü yargılanamaz, tutuklanamaz, gözaltına alınamazlar.
6)Zinanın ve eşcinselliğin cezası, kadınların şahitliği ve miras hakkı, dinsizlere ve Tanrı’yı reddedenlere yönelik dünyevi ve ilahi cezalar ile ilgili ayetlerde olduğu gibi, Kuran-ı Kerim’deki bazı ayetler, demokrasi ilkesi ve temel insan hakları ile çelişmektedir.
7)Yasaların, eğitim sisteminin ve idari yapılanmanın anti-demokratik din kurallarından arındırılması demokrasinin önkoşuludur; laiklik olmadan demokrasi olmaz; anayasa ve yasalar gücünü dinden alamaz.
8)İnsanlar dini inançlarıyla ilgili kıyafet uygulamalarından dolayı eğitim hakkından mahrum kalamazlar; örneğin 18 yaşını geçmiş olan ve kendisini müslüman olarak tanımlayan üniversite öğrencisi isterse üniversitede türban takabilir.
9)İnsanlar dinsiz inançlarıyla ilgili kıyafet uygulamalarından dolayı eğitim hakkından mahrum kalamazlar; örneğin 18 yaşını geçmiş olan ve kendisini ateist natüralist nüdist olarak tanımlayan üniversite öğrencisi isterse üniversiteye çıplak veya bikini ile girebilir.
10)Ahlak tektanrıcı dinlerin tekelinde değildir; iyilik, özgürlük, adalet, cesaret, dostluk, cömertlik, dürüstlük gibi erdemler Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık dışında gelişmiştir; örneğin Platon, Aristoteles ve Epikuros gibi Antik Yunan filozofları bu kavramlar ekseninde bir ahlak felsefesi geliştirmişlerdi, ancak hiçbirisi Musevi, Hıristiyan veya Müslüman değildi; ahlaklı olmanın önkoşulu dindar olmak değildir; dinsiz, ateist, agnostik olup ahlaklı olan veya dindar olup ahlaksız olan birçok insan vardır.
11)Dinlerin tezleri ile bilimsel tezlerin çelişmesi durumunda, tercih edilmesi gereken bilimsel tezlerdir; bilimsel bir tezin karşısına sadece, yine deney ve gözleme dayanan bilimsel bir tez çıkartılabilir; örneğin evrim teorisinin alternatifi din kitaplarının tezi olamaz, başka bir bilimsel tez olabilir; Tanrı’nın varlığı ve nitelikleri, evrenin ve insanın yaratılışı, vahiynin, peygamberliğin ve mucizelerin varlığı, gözlem ve deney yoluyla kanıtlanabilir değildir; bunlar bilimin konusu olamazlar.
12)Dinlerin felsefi, bilimsel ve sanatsal etkinliklerin, araştırmaların, sorgulamaların önüne geçmesi, onları baskı altında tutması yanlıştır; dinlerin baskıcı bir biçimde uygulanması, uygarlığın ve insanlığın gelişmesi önünde bir engel oluşturur.
13)İnsanlar ekonomik özgürlüklerini elde etmeden tam olarak özgür sayılmazlar; ekonomik sömürünün olduğu, insanların emeklerinin karşılığını alamadığı, gelir dağılımında dengesizliğin olduğu, işsizliğin olduğu, nitelikli ve ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetinin bulunmadığı ülkelerde toplumsal özgürlükten ve halkın temsilcileri vasıtasıyla kendisini yönetmesinden söz edilemez.
Şimdi, Türkiye halkına, bu düşünceleri içeren maddeler tek tek okunsa, acaba kaçı bunların hepsine katılır? Eminim ki, kendisini siyaseten nerede tanımlarsa tanımlasın, büyük çoğunluk, bu maddelerden en az bir tanesine itiraz eder.
Oysa bu maddelerden bir tanesine bile itiraz etmek, itiraz eden kişinin demokratik bir kültüre ve olgunluğa sahip olmadığının göstergesidir. O nedenle Türkiye’de demokrasi yoktur; Türkiye’de sadece, demokrasi olduğu ileri sürülen sahte bir gösteri ve aldatmaca vardır.
Bir ülkede demokrasinin olabilmesi için, demokratik bilince ve olgunluğa sahip bireylerin olması gerekir. Bu olmadığı sürece, demokrasi adı verilen bu sahte oyun, sadece ve sadece anti-demokrasinin aracı olabilir.
Cesareti olan bu sınava girsin ve kendini denesin! Bu bir demokrasi barometresidir.