HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Edirne mahpushanesinde yazdığı Seher kitabının Diyarbakır cezaevine girmesi, “ders kitabı olmadığı, şifreli ve kontrolsüz haberleşmeye yol açacağı” gerekçesiyle yasaklanmış. Daha önce de Bulaşıcı Cesaret şiiri, Mardin Dargeçit’te savcılık kararı bile olmaksızın Emniyet Müdürü’nün emriyle yasaklanmıştı.
***
Yüzde yüz “yerli ve milli” makbul muhbir vatandaş olarak; vatanıma, milletime, Reis’in yargısına, bizzat kendisine ve bilumum çanak yalayıcılarına karşı görevimi yerine getiriyor, Selahattin Demirtaş’ın Seher başlıklı çok tehlikeli, bölücü ve terörist “ihanet kitabı”nın şifrelerini ifşa ediyorum.
Kıymetimi bilin. Sizler bu şifreyi asla çözemezdiniz çünkü hiç bilmediğiniz, hiç öğrenemeyeceğiniz, hiç anlayamayacağınız bir dille yazılmıştır: İnsanın, vicdanın, barışın, ahlakın diliyle; ezilenin, zulüm görenin, kadının, çocuğun diliyle, dünyanın ve insanın acılarının diliyle… Bu yüzden de, benim yardımım olmadan ne anlamanız ne de haberleşmeyi kontrol edebilmeniz mümkün.
Kitaptaki her hikâyenin, her anlatının şifrelerini ayrı ayrı açıklamayacağım, hepsinde aynı şifreler, aynı haberleşme kodları, aynı talimatlar var.
Öncelikle: Kadını mal sayan, aşağılayan ilkel, despot, (hatta kimi zaman katil), bencil erkek iktidarının sergilenmesi: Kadını testereyle doğrayıp öldüren psikopat katile takım elbise giymiş diye uyguladığınız ceza indirimleriyle; kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunçtur, diyen anlı şanlı rektörlerinizle, proflarınızla; her yazısı, her sözü kadına karşı aşağılama ve nefret suçu içeren, Reis’inizin baş fetvacısı Karaman’gillerle; kız çocukları yedi yaşından itibaren helâl kılan, ensesti aklamaktan utanmayan hocalarınızla, kendi yurtlarında çocuklara dinsel istismarı örtbas eden vakıflarınızla, kadını eve tıkıp kuluçka makinesi ve erkeğin kölesi haline getirmeyi ahlaklı yaşam biçimi diye sunan riyakâr ahlâk anlayışınızla; “yerli, millî, dinî” şemsiyeli nefret söyleminizle, hepiniz o eril iktidarın temsilcileri ve destekçilerisiniz.
Bir başka şifre: Duygularını, acılarını, ezilmişliğini, ötekileştirilmenin ezikliğini asla anlayamayacağınız; mutluluğu, aşkı, güzellikleri ancak hayallerinde yaşayabilen ezik insanlara duyulan derin sevgi; insanı her haliyle, zaaflarıyla da yüreğinde duyma, insana sıcacık sarılma…Bu şifreyi çözmeniz, anlamanız da asla mümkün değil.
Sonra barış, sonra insan yaşamının değeri; hırslarınıza kurban ettiğiniz minicik çocukların, denizin derinliklerinde yitip giden küçük mültecilerin, savaş kurbanlarının, Kürt halkının sesi var. Adaletsizliğe isyan, zulme baskıya direniş çağrısı var.
Kendisiyle dalga geçebilme alçak gönüllülüğü, insanı yumuşatan mizah duygusu, her şeye rağmen yitirilmeyen umut var.
Başlıca şifreler bunlar ve haklısınız: iktidarınızın ve zihniyetinizin bekası için son derece tehlikeli gizli anlamlara sahip bu şifreler. İçimizdeki Erkek hikâyesinin erkek serçesi, Denizkızı’ndaki annesinin eteğine yapışıp Ege’de denizin derinliklerine usul usul dalıp uyuyan minik kız, namus cinayeti denen “millî ve yerli” kültürünüzün parçası ahlâksızlığı anlatan Seher, çok tehlikeliler çünkü bilinç kırıntıları saçıyorlar, çünkü halinize ve suçlarınıza ayna tutuyorlar.
İşte bizler: bu ülkenin ahlâklı, vicdanlı, barışçı, hak-adalet-eşitlikten yana insanları, böyle haberleşiyoruz birbirimizle. Bu türlü gizli mesajlar gönderiyoruz birbirimize. Çoğunuzun ceplerinde gizli byLock’unuzun bizdeki karşılığı Selahattin Demirtaş’ın Serçe’si, bir de yasakladığınız Bulaşıcı Cesaret şiiri.
Ne diyordu o şiirin ilk dizelerinde Demirtaş?
“Çıt çıkmasın diyecekler
Renk olmasın diyecekler
Gülerek isyan etmişsin
Gül açmasın diyecekler
Gülelim o zaman
Öksüz kalmasın isyanın
Suçsa suç kardeşim
Gülüşü solmasın insanın
(……..)”
Bu dizelerde örgüt propagandası suçu bulanların, Serçe’de şifreli mesaj arayanların, “cihanda sulh, yurtta ne?” başlıklı bir yazıdan sübliminal darbe çağrısı çıkaranların iktidarda ve yargıda yuvalandığı günümüz Abukistan’ında cesaret ve vicdanın geniş kitlelere bulaşması için Serçe’nin şifrelerine ihtiyacımız var.