Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin, bir televizyon programında PKK’yi terör örgütü saymadığı yolundaki sözleri üzerine “yakalanıp” terör propagandası gerekçesiyle tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edilmesi Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün vardığı noktayı uzun yorumlara gerek bırakmadan apaçık ortaya koyuyor. İçimden geçen, dilimin ucuna gelen en hafif söz “Çüş(ünüz) artık Beyler!” oluyor.
Laf kalabalığına getirmeden, Şanar Yurdatapan’ın Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim’inden gelen UTANIYORUZ çığlığını duyurmakla yetiniyorum.
“Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkında Bakırköy Savcılığın tarafından soruşturma açılması, bu yetmiyormuş gibi gözaltına alınarak İstanbul'a getirilmesi Türkiye’de yargının siyasete alet edilmesinin yeni ve aşırı bir örneğini oluşturdu. Ülkemiz adına utanıyoruz.
"PKK bir terör örgütü değildir" veya "PKK bir terör örgütüdür" demek eşit şekilde, ifade özgürlüğü kapsamındadır.
Aynen "Ermeni Soykırımı gerçektir" ya da "gerçek dışıdır" demenin eşit şekilde ifade özgürlüğü kapsamında olduğu gibi.
Bu uygulama, ifade özgürlüğünü güvence altına alan –ve Anayasanın 90. Maddesi gereği iç hukukumuzun bir parçası olan- AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 10. Maddesine, TC Anayasasının 26. maddesine aykırı olduktan başka Ceza Muhakemeleri Kanununa da aykırıdır.
Çünkü:
1. Herhangi bir kişi hakkında yakalama kararı çıkarılması için önce ona bir çağrı yapılması ve bu çağrıya uymaması gerekir (CMK madde 98). Tahir Elçi'ye böyle bir çağrı yapılmamıştır.
2. Kaldı ki Tahir Elçi herhangi bir kişi değil, bir baro başkanıdır. Yeri yurdu bellidir, kaçma tehlikesi yoktur, kanıtların (Televizyonda söylenmiş sözlerin) yok edilmesi mümkün değildir.
3. Yüklenen suç "Terör örgütü propagandası", verilebilecek cezanın alt sınırı bir yıl, medyada işlenmesi halinde 1,5 yıldır. (TMK Madde 7). Alt sınırı 5 yılın altında olan suçlar için "istinabe yoluyla" (Talimatla) ifade alınması mümkündür (5271 sayılı kanunun 196/2. maddesi). Yani Bakırköy Savcılığı bu işin yapılmasını Diyarbakır savcılığından isteyebilirdi.
Tahir Elçi'nin gece saat 02:30'da apar topar gözaltına alınarak İstanbul'a getirilmesi yasa dışıdır, tamamen politik bir tutumdur. Polis neferlerinin milletvekillerinin yolunu kesebildiği, üstlerine gazla, copla saldırabildiği gibi, bu hareket de muhalif görüşlerin baskı altına alınması, toplumun gözünde değersizleştirilmesi amacıyla yapılıyor ve ne yazık ki yargı da kendini yürütmenin emrinde sanıyor.
Türkiye'de yargının bağımsız ve tarafsız olacağı günlerin geleceğine inanıyor, bu günün bir an önce gelmesi için üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğimizi duyuruyoruz.”
Evet, bu ülkede bir süredir olup bitenlerden hepimiz utanıyoruz, bizi utandıranlardan utancımızın hesabını sorma gününü bekliyoruz.