Hz. Ali (Radiyallahu Anhu) der ki, “Haksızlıklara isyan etmeyenler, onlardan gelecek her musibete katlanmalıdır.”
Yaşanan olaylarla ve oynanan futbolla kuşkusuz tarihin en güzel Dünya Kupası’nı yaşıyoruz. 2014, şuana kadar gerçekleşmeyen birçok şeye ev sahipliği yaptı. Fakat yaşanan bir olay var ki şiiri, İslam’ı, vicdanı ve futbolu birleştirdi.
Belçika, Rusya ve Güney Kore ile H Grubu’nda yer alan ve ikinci turda Almanya’ya elenen Cezayir Milli Takımı’nın futbolcuları, başarıları sebebiyle elde ettikleri bütün primlerini şu sıralar İsrail’in bomba saldırısı altında yaşam mücadelesi veren Gazze’ye bağışladılar. Cezayirli futbolcular adına açıklamayı yapan Islam Slimani, “Gazze’nin bizden daha çok ihtiyacı var” dedi. Kupa öncesinde bazı Arap işadamlarının Cezayir Milli Takımı’na gol, galibiyet ve tur başarıları üzerinden vereceklerini açıkladıkları primlerin hepsi Gazze’ye gidecek.
Önemli bir kısmı Fransa’da doğan, futbol hayatlarını Avrupa ülkelerinde gayet rahat bir şekilde geçiren Cezayirli futbolcuların bu davranışı Cahit Koytak’ın ‘Futbol oynayan çocuklar’ adlı şiirini hatırlattı.
“ve çocuklar kaynayan toprağı tırmalıyor kararan göğü gözümüzdeki kalın perdeleri... ve yağmur yutuyor bütün golleri”
2005 yılıydı. İsrail askerleri, futbol oynayan Filistinli çocuklara ateş açtılar. Orada futbol oynayan 3 Filistinli çocuk hayatını kaybetti.
Cahit Koytak’ın bu dizeleri gibi futbol oynayarak toprağı tırmalayan Filistinli çocukların hatırasını hatırlatan Cezayir Milli Takımı’na teşekkür ederim.
Futbolla yatıp kalktığımız bugünlerde hayata dönmemiz sağlayan Filistin’den gelen haberler oldu. Yine sözüm ona bir sebep uydurarak ve haklı olduğunu düşünen bazı kesimleri arkasına alarak hava saldırısına başlayan İsrail, 100’lerce Filistinli kardeşimizi katletti. İnsanın vicdanın aynası olan Filistin konusunda Cezayirli futbol oynayan çocukları dünyayı göreve çağırdıkları için de örnek almalıyız.
İslam’ın yaşandığı bir coğrafyada yaşayan ve genel olarak futbolu seven bir toplumun bireyleriyiz. Toplumumuzun ilgisiyle ayakta tuttuğu futbol endüstrisini yönetenlere baktığımızda, bu insanların kimlerle ilişki kurduğunu gördüğümüzde Cezayir Milli Takımı’nın değeri tekrar anlaşılıyor. Dünyaca ünlü futbolcularımız Arda Turan, Emre Belözoğlu ve Hakan Şükür gibi isimlerin elbette Filistin halkına ve direnişi katkısı olacaktır. Dünyanın tanımadığı Kosova ile tamamen siyasi altyapıyla maç ayarlayan Türkiye Milli Takımı da elbette Filistin’e sessiz kalmayacaktır. Mısır’da yaşananlar ayıplar sonrasında futbol maçı sırasında bu ayıplara “Rabia” işareti yaparak dikkat çekmek isteyen Türkiye futbol kamuoyunun bireyleri de tıpkı Cristiano Ronaldo’nun yaptığı gibi futbolda kazanılan başarıların zirvelerinden biri olan Altın Ayakkabı ödülünden vazgeçerek bunun maddi karşılığını tüm maneviyatıyla Filistin’e bağışlayacaktır.
Bu zamana kadar ülke olarak devlet politikası sebebiyle toplum nezninde Filistin direnişinden uzak kaldık, uzak bırakıldık. Dünya Kupası bizlere tekrar gösterdi ki futbolun ulaşamayacağı hiçbir yer yok.
Cahit Koytak’ın şiirini anımsatan Cezayir Milli Takımı’nın oluşturan yürekli, vicdanlı ve mert her futbolcunun yaptığı tüm futbol dünyasına ve Müslümanlara örnek olsun.
Futbolu bu vesileyle sevmek ve yaşamak, Filistin’de futbol oynarken katledilen o çocukların her arkadaşına, her kardeşine, her yaşıtına ve her yurttaşına gönülden ulaşmak için bir yol olabilir. Bunu Cezayirli dostlar başardılar ve örnek oldular.
Artık, Türk futbol kamuoyunun da bir şeyler yapması gerek.
2014 Dünya Kupası’ndan bize kalanlardan biri de bu olacak, kıymetini bilelim.
Ramazan huzurunuz daim olsun efendim…