Artık dünya öyle bir zamana doğru evriliyor ki, yaşamını yitirmiş tüm şarkıcıları sahnede yeniden görebileceğiz, yeter ki video kaydı bulunsun...
Artık dünya öyle bir zamana doğru evriliyor ki, yaşamını yitirmiş tüm şarkıcıları sahnede yeniden görebileceğiz, yeter ki video kaydı bulunsun. 1996’da silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren rap şarkıcısı 2pac geçtiğimiz ay, Kaliforniya’da Coachella festivalinde konser verdi, hatta SnoopDogg ile düet bile yaptı. Hologram teknolojisiyle şarkıcının görüntüsü sahneye yansıtıldı, gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar göz alıcı bir görüntü vardı. Seyircilerin laf atmalarına espriyle cevap verdi, SnoopDogg’un sesine ve dansına uyum sağlayarak şarkı söyledi. Maliyeti 400 bin doları bulan bu görsel şölen, teknolojinin elçilik ettiği kültür endüstrisinin akıl almaz gidişatının hem etik hem hukuksal değerlendirmesini mecburi kılıyor.
Çünkü yakında Elvis Presley ve Michael Jackson da hologram teknolojisi sayesinde hayranlarıyla buluşacaklar. Hatta Güney Amerika’da BobMarley’in hologram konserini izlemek için sosyal medyada imza toplanmaya bile başlanmış. Yakında Bach sahnede piyano çalabilir; Münir Nurettin Selçuk gözümüzün içine baka baka “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın” adlı eserini seslendirebilir; hazırlandığı dünya turnesine ani ölümü nedeniyle çıkamayan Michael Jackson’ın konser takvimi gerçekleşebilir, 27’liler kulübünün son üyesi AmyWinehouse sarhoş olmadan şarkı söyleyebilir, hatta Ahmet Kaya arzusunu yerine getirip Kürtçe konser verebilir. Herkesin aklına mutlaka bir isim geliyordur; kiminin NatKingCole, kiminin Pink Floyd, kiminin Itri, kiminin ise Billie Holiday.
Kulağa ve göze hoş geliyor, bir yanılsama bile olsa sevdiği sanatçıyı sahnede canlı canlı görüp dinlemek her müzikseverin hayalidir, elbette sanatçının ölüsünden bile nemalanmayı aklına koyan müzik yapımcıları için yepyeni bir finans kaynağı hologram konserler. Hatta henüz yaşamını yitirmeyen şarkıcılar konser vermeye üşendiklerinde veya aynı anda birden fazla şehirde sahneye çıkmak istediklerinde turne giderlerini nerdeyse sıfıra indiren bu uygulamayla daha çok izleyiciye, dolayısıyla daha fazla maddi gelire ulaşabilir. Hologram konserlerin maliyeti yüksek gözükse de, ilgi gösterecek kişilerin sayısı düşünüldüğünde kar marjını kat be kat arttıracağını tahmin etmek zor değil. Telif haklarında yeni düzenlemelere gidilmesini gerektirecek bir uygulama elbette.
2009’da Keremcem ,Bostancı Gösteri Merkezi’nde, genç kızların hayranlık duyduğu animasyon karakteri Kita ile aynı sahnede yer alarak bir şarkı seslendirmişti, 3 boyutlu görüntüde hologram teknolojisinin ilk örneği sunulmuştu adeta ama o kadar da gerçekçi değildi, görüntü videosu önceden stüdyoda hazırlanmış ve kaydedilmişti. Oysa şimdiki teknoloji ile projektörden yansıyan görüntü, bilgisayar aracılığıyla kumanda edilebiliyor; dolayısıyla doğaçlama konuşmalar, mimik ve hareketler gerçekleştirilebiliyor.
Gerçek kişilerin hologram konserleri bir yana, Japonya’da ise genç kızların ortak beğenilerini analiz eden yirmi kafadar tarafından yaratılan sanal şarkıcı HatsuneMiku’nun konser biletleri 140 bin gibi uçuk bir fiyattan satışa sunulduğu gün tükendi. Dünya bir simülasyon oyununa doğru gidiyor aslında. Müzik endüstrisinin kullandığı teknoloji aslında farklı sektörlerin elinde ilginç gösteriler gerçekleştirme imkânı yaratabilir; örneğin, sinema filmleri artık açık havada hologram teknolojisi sayesinde gösterilebilir, politikacılar seçimkampanyalarında aynı anda birden fazla şehirde halka seslenebilir. Yanılsamaların hayatımızı esir aldığı, hakiki duyguların yittiği, gerçekliğin hayale tüm borcunu ödeyip kenara çekildiği, aşırı arzunun tasfiyesini beklerken yeni haz patlamalarıyla göz ve algının işbirliğini bozan bir dünyaya doğru evriliyoruz.
Ama ne yalan söyleyeyim, Freddie Mercury’i sahnede izlemek isterdim.