Batı Virginialı 56 yaşındaki bir erkeğin aldığı ceza, bu hafta hemen her Amerikan gazetesinde yer aldı.
Adamın cezası az buz değildi. 37 ay hapis ve sonrasında üç yıl denetimli salıverme.
Covid-19 salgını ile ilgili açıklamaları nedeniyle Dr. Anthony Fauci'ye ve bir grup federal yetkiliye tehdit e-postaları gönderdiği için bu ceza verilmişti.
Ceza alan kişi, anonim şifreli bir e-posta hesabı kullanarak 28 Aralık 2020'den 25 Temmuz 2021'e kadar bir grup yetkiliye e-postalar gönderdi. Fauci'nin de içinde olduğu gruba, Covid-19 aşılarının gerekliliği hakkında konuşmayı bırakmamaları halinde, kendilerine ve aile üyelerine zarar vermek ve öldürmekle tehdit etti.
Yetkililerin açıklamasında, "Kamu görevlileri de dahil olmak üzere halk, en üst düzeyde güvenliği ve görevlerini müdahale olmadan yerine getirebileceklerine dair güvenceyi hak ediyor." ifadesi yer aldı.
Peki, bütün bunlar olurken Fauci ne mi yaptı?
83 yaşındaki bilim insanı, her zamanki gibi işini yapıyordu.
Haberin basına düştüğü 5 Ağustos 2022 tarihinde, aynı yayın organlarında Fauci’nin Los Angeles radyo istasyonu KNX News'e verdiği röportaj yer aldı. Röportajda, aşılanmamış ve altta yatan hastalıkları olan kişilerin Covid-19'dan kaynaklanan sorunlar ile ilgili risklerinin en yüksek olmasına rağmen, diğerlerinin de muaf olmadığını söyledi. Ülkenin en önemli bulaşıcı hastalıklar uzmanı olarak, Koronavirüs pandemisinin üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçtiği bu dönemde, insanların yorgun olduğunu anladığını belirtti; aşı konusunda güncel olmayanları aşı yaptırmaya çağırdı.
Ne yazık ki, aynı tarihlerde ülkemizde de benzer bir konu konuşuluyordu.
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol hocamız da bir tehditler zinciri sonrasında kapısının önüne bırakılan dana dilleri ile gündeme oturdu.
O da güvenlik görevlilerimiz ile birlikte süreci başlattı. Avukatları ile adalete başvurdu.
Bakalım bizde süreç nasıl gelişecek?
Fauci örneği en yakın zamandaki örnek.
Ancak, 2014 yılından beri Avustralya hükümetinin uygulaması rehber niteliğinde. Queensland hükümetinin bu tarihte aldığı karar sonrasında, hemşire, doktor ve sağlık görevlilerine saldıran kişiler, 14 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabiliyorlar. Konuyla ilgili sağlık otoritesinin paylaştığı afişte, hücrede yatan bir kişi fotoğrafı kullanılarak, "Eğer bir hemşireye, doktora, ya da bir ambulans görevlisine saldırmakta bir sakınca olmadığını düşünüyorsanız, size tekrar düşünebilmeniz için 14 yıl zaman veriyoruz." ifadesi yer alıyor. Suç, "affedilemez ve utanç verici bir davranış", olarak tanımlanıyor.
Peki, bu dönemde Esin hocamız ne mi yapıyor?
O da görevini yapmaya devam ediyor.
Hastalarına, işine, gücüne döndü.
Malum, Covid-19 salgınının yeni dalgasında başını kaşıyamayacak durumda.
Görev beklerken,Öyle yıkamazdı kendini,Güldüremezdi yüzünüFırçatcının, fesatçının, hayının.Yürürdü üstüne üstüne.Dayanırdı kitap ile,İş ile, umut ile, sevda ile, düş ile..2
Görevleri başındaki hekimlerimiz.
Kök salmış yaşamları var bu topraklara.
Yaşanmışlıklar var.
Aile, dostlar, hastalar, öğrenciler var.
Tüm bunlar "zaman" ister. O zaman diliminde de "umut" ister.
Bugün hizmet veren hekimler, her günün daha güzel bir güne doğacağı, haklı olanın kazanacağı, çalışanın, emek verenin başaracağına inandıkları bir meslek yaşamına doğdular.
Düşünmedik hiç girdiğimiz sınavda hakkımız yenildi mi diye..
Ya da hastalarımızla sorun yaşar da şiddet görür müyüz diye..
Ya da..
Kısacası, şanslıydık.
Oysa, şimdi…
Bakıyorum öğrencilerime haklı bir isyan içindeler.
Ama, en kötüsü "umutsuzluk."
Bu toprakların güzelim çocukları bu topraklardaki geleceklerinden umutlu değiller.
Ne demişti büyük usta:
"İnsan düşlerinin öldüğü gün ölür."3
Bunu hak etmiyorlar.
Hemen şimdi yapılmalı gereken.
Beklemeden.
* Bu başlıktaki ifadeyi Fauci haberine yapılan bir yorumdan aldım. Farklı coğrafyalarda da olsak haklı sorular değişmiyor.
2 Ahmed Arif, Anadolu
3 Yaşar Kemal