Dünya’ca tanınmış felsefeci-dilbilimci-aydın, halkların katıksız dostu ve aynı zamanda Başrahip Levon Başepiskopos Zekiyan’ın, Papa Franciscus eliyle, İstanbul’a Administrator Apostolicus tayin edilmesi, Türkiye Havari Ermeni Patriği, Mesrob I. Mutafyan’ın, sağlıklı olduğunda gönlünden geçirdiği ve çok temenni ettiği bir şeydi; ama o, bunu görecek halde değil maalesef şimdilerde…
Dünya Katolikleri Lideri Papa Franciscus, Türkiye Katolik Ermenilerine, dünya çapında bir hümanist, bir halk diplomatı, bir filozof, bir dilbilimci ve batısı /doğusuyla Anadolu’sunu – bir insanın öz evlâdı veya ebeveynini hata ve sevaplarını bilerek - sevmesini bilen, kaliteli bir Türkiyeliyi, Prof Boğos, dini adıyla Başrahip Peder Levon Baş Episkopos Zekiyan’ı atadı.
Konuya vakıf olmayanlar için söylüyoruz; Dünya’da, 9,5 milyon Hıristiyan Ermeni’nin % 95’i Havari yani Apostolik (Ortodoks değil ama en yakın olan mezhep olduğu için, bazen ‘Ortodoks’ da denir;) mezhebindendir.
Gregoryen de denilir ancak tam doğru değildir. Kapadokya’lı Aziz Krikor Lusavoriç yani Aydınlatıcı Krikor eliyle Hıristiyanlığa devlet (krallık) olarak 301 yılında geçtiklerinden, ilk Hıristiyan halk olarak tanınırlar. Batılılar, Aziz’in (Krikor) isminden yola çıkarak onu Gregoire tercüme ederek Gregoryen demişler; Ermeniler ise, Aziz’in adı değil (Lusavoriç), sıfatından yola çıkarak Lusavorçagan (Aydınlatıcılar) demişler ve demeye devam ederler…
Kapadokya, biliyorsunuz, Nevşehir ili merkezde olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerinin bazı bölümlerini içine alan bölgenin tarihi adıdır.
Hıristiyan Ermenilerin, % 3,5-4’ü Katolik’tir.
Kalan % 1,5-2’si ise Protestan’dır.
Dünya’daki bu oran aşağı yukarı aynen Türkiye Hıristiyan Ermenileri için de geçerlidir.
Dikkat edilirse, Dünya’daki Hıristiyan Ermenilerden söz ettik…
Müslümanlaş(tırıl)mış, Yahudi’liği kabul etmiş, Hara Krişna ve daha nice dinlere geçmiş, ezelden beri Pagan yani gragabaşd (ateşe tapan) ve ateist olanlardan söz etmiyoruz…
Dünya Katoliklerinin 1 no’lu ruhani lideri, Papa Franciscus’un bu ataması, Peder, Başrahip, Levon Baş episkopos Zekiyan’ı Avrupa’nın bilim-sanat-kültür-diplomatik çevrelerindeki mürit- hayranlarının yüreğini burktuysa da sonuçta haber sevinçle karşılandı.
Venedik Başpiskoposu Kardinal Francesco Moraglia, Zekiyan’ı, atanmasından dolayı yazdığı mektupta (...) Çalışmalarıyla doğu - batıyı birleştiren bir şahsiyet olarak tanımladı…
Getronagan Ermeni Lisesi’nde, Psikolog - Dilbilimci, Yazar, Hovhannes Gürünlüyan’ın müdür olduğu dönemde, Ermenicenin ata dili Krapar derslerine giren, hocam ve yıllar sonra çalışma arkadaşı ve başdanışmanı olma şerefine nail olduğum Sayın Zekiyan Hz ile tarihi ve müthiş keyifli işler yapmışlığımız var.
Zamanın Nokta dergisi ve Bianet internet gazetesi başta olmak üzere, basın ve medya Prof Taner Akçam, Prof Halil Berktay, Prof Murat Belge, Prof Ferhat Kentel, Prof Baskın Oran, Ragıp Zarakolu ve daha nice dünya çapında Türkiyeli, yabancı aydınlarla Venedik’te yaptığımız çalışmaların altına imzalar attığımızı yansıtmıştı…
27-28-29-30 Ekim 2004 tarihleri arasında, Fondazione Giorgio Cini Vakfı öncülüğünde Türkiye, Ermenistan, ABD, Almanya, İtalya ve Fransa'dan aydın - araştırmacılar dört gün (resmen üç) boyunca Bin Yıllık Yaşanmışlık başlığıyla Ermeniler ve Türkler’i sağduyu ve soğukkanlılıkla tartışmışlardı. Kâh tansiyonu yüksek, kâh (her ama herkesin) samimi duygu ve nesnellikle kendileriyle sesli yüzleştikleri, hoş, sağlıklı anların yaşandığı bu kolokyumda, neticelerini bugün de gördüğümüz birçok buzların kırılmasına şahit olunmuştu...
Nokta dergisi Sayın Halil Berktay’a sorduğum bir soruya verdiği cevaptan yola çıkarak, özel olarak çıkartmış olduğu ek sayıda, Prof. Berktay’ın Venedik’te Sayın Zekiyan ile organize ettiğimiz uluslararası kollokyum hakkındaki izlenimlerine ayırmıştı…
Osmanlı İmparatorluğu; dini cemaat olarak millet kavramını kabul eder ve mezhepleri aynı dine mensup olmalarına bakmaksızın, ayrı-ayrı tanırdı… Katolik Ermenileri de, Havari Hıristiyan Ermenilerinden bağımsız olarak, 1829-1930 yıllarında özel bir fermanla Katolik Ermeni milleti diye apayrı bir cemaat olarak tanınmıştı.
Ermeni edebiyatının unutulmaz adı Baruyr Sevag (1924-1971)’ın Biz azız ama Ermeniyiz deyişini çağrıştırırcasına, azınlığın içindeki azınlık konumunda olan Türkiye Katolik Ermeni Cemaati, sadece Ermeni kültürü-edebiyatında değil, asıl Türkiye’nin geneli için kültür-sanat-bilim alanlarında niceliğiyle ile ters orantıda yani yüksek nitelikte katkılar sunabilmiştir.
Eski öğrencisi, sonra mesai arkadaşı, bir başka isim, Türkolog Yervant Baret Manok’un kitabı sayesinde, ilk Türkçe tiyatro metinlerinin İtalya -Venedik’te Ermeni Katolik Aziz Gazaros Manastırı’nın bulunduğu, Isola Armena yani Ermeni Adası denilen adada okuyan Osmanlı Ermeni rahipleri tarafından yazılmış olduğunu iki yıl önce öğrenmiştik…
Doğu ile Batı Arasında San Lazzaro Sahnesi adlı kitap hakkında T24’te bahsetmiştik…
‘(…) Türkiye'nin gelişmekte olan bir ülke olduğunu; 20 yıldır liberalleşme bakımından önemli adımlar attığını söyleyen Levon Başepiskopos Zekiyan, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajı için büyük bir adım atıldığını söyleyebiliriz diyor...
Hıristiyan ve İslam âleminde, iki büyük imparatorluğun başkenti olmuş, tarihi olarak önemli İstanbul’da, böylesine bir hizmet ifa etmenin, büyük gurur ve mesuliyet gerektiren bir duygu olarak telakki eden Peder Zekiyan’ın; genelde Türkiye coğrafyası için bir şans olduğunu ama bu şansın kıymetini artık lütfen idrak etmemiz gerektiğini arz etmek istiyoruz.
Sağlığında (AB projelerinden sorumlu), Hrant Topakyan ile danışmanlarından olduğum, sayın Mesrob Mutafyan Hazretlerinin, gönlünden iyi niyetiyle geçirmesiyle, çok takdir ettiği Peder Levon Episkopos Zekiyan’ın İstanbul Ermeni Katolik Cemaati’nin başına geçmesi için yaptığı temenni yerine geldi ama maalesef şimdi onun bunu görme imkânı yok…
Sivas’lı Mıkhitar (Mıkhitar Sepasdatsi 1676 -1749 ) adlı gencin, kalkıp İstanbul ve sonra da zamanın Venedik Cumhuriyeti’nden bu adada İlim-İrfan Yuvası kurmuş, burası Avrupa’yı kültürel olarak besleyen ana odaklardan biri olmuştur. Mıkhitaryan Manastırı’nın kurulması, Osmanlı-Türkiye ve İtalya başta olmak üzere Avrupa ilişkilerinde, dünden ta bugüne kadar hep, sağduyu, akıl, mantık ve hakiki dostluk egemen olmuştur, yeter ki yer verilsin…
Çok şey söylenebilecek bu konuda özet olarak Başrahip Peder Levon Başepiskopos Zekiyan’ın, milyonların temsilcisi, Papa Franciscus tarafından Türkiye ve toplumuna çok ama çok anlamda yarar sağlayabilir; yeter ki yukarıda arz ettiğimiz gibi, engin fikirlerinden yaralanabilelim…
Der Saadet – İstanbul adlı yuvanın en bilge, kanatlarını dünyayı dolaşarak en çok çırpan ama bir o kadar da dünya barışı ve halkların dostluğu için çırpınan bir üyesiydin ve şimdi çoktan dönmen gereken yuvana döndün, memleketine hoş geldin Hayr (Peder) Levon Zekiyan…