Geçen yazımızın nerede bittiğini hatırlatalım, müsaadenizle...
2018'e gelince ise, Ermenistan'da sosyo-iktisadi durum olarak
- Sermaye birikimi iyi kötü sağlanmış;
- Oligarşi sınıfı artık reel üretime geçmek için özgüven kazanmış;
- Ülkede (kayıtlı olup, kâğıt üzerinde gözüken değil) yaşayan nüfus azalmış; dolayısıyla bu dönem de kapanıp, artık bir başka döneme geçme zamanı gelmişti...
İlerideki yazımızda Bocalama devrinin bitişi ve Paşinyan döneminin kansız geçişini anlatmaya çalışacağız... demiştik...
17 Temmuz 2016'da evet, evet, 15 Temmuz 2016 tarihindeki Türkiye'deki ''darbe deneyiminden'' sadece iki gün sonra, komşu Ermenistan'da adları ister ''Yamuk Sasun'lular'', ister ''Sasun'lu yamuklar'' (*) olsun ''Sasna Dzırer'' adlı silahlı bir grup, emniyete bağlı bir silah deposunu işgal ederek, ülkede 25 yıldır suskun (sayılacak) muhalefetin ayağa kalmasına vesile olmuştu.
Bu grubun önde gelenleri, Artsakh (Dağlık Karabağ) savaşında bizatihi katılmış, yaralanmış, sıhhı, maddi, manevi kayıpları olmuş, yakınları ölmüş ama bazıları gibi bunu ranta çevirmeyi reddetmiş, ilerleyen yıllarda ülkedeki gelişmelerden ciddi rahatsız olan cengaver insanlardı.
Yerinden takip ettiğimiz bu olaylar, 2 bin kişiyle başlamış, üçüncü hafta Bağramyan Caddesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde 25 bin kişiye varmış ve bu doruk noktasına ulaştıktan sonra bitmişti.
İki haftayı aşkın, ülke gündemini işgal eden olaylarda, birincil talep Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın derhal, ikincil de hükümetin istifası geliyor ve talepler devam ediyordu.
Bir kişinin, çatışmada öldüğü ve bir çok yaralının da hasıl olduğu çatışmalarda, silah deposunu işgal edenlere ekmek götürmek için polis barajını arabasıyla yaran ve bu uğurda yaralanan ''hats peroğ'' yani ''ekmek getiren'' lakabıyla efsaneleşen vatandaş ise kurtarılamayarak ölecekti.
Olayların doruk noktasına ulaştığı Bağramyan Caddesindeki gösteride de bir kişi kendisini yakmak istemiş, ancak yapılan müdahalerle kendisine çok zarar vermesi önlenmişti.
Sonuçta; eski Cumhurbaşkanı istifa etmemişti tabii; ancak hükümette bazı bakanları görevden almıştı, bunu inkâr etmemek lazım. Daha önemlisi Başbakan da görevinden alınmış ve...Rusya Federasyonu'nun dev GAZPROM şirketinin Genel Müdürü, Garen Garabedyan, Putin'in ''ricası'' ile Ermenistan'a Başbakan atamıştı, Serj Sarkisyan.
''Sasna Dzırer'' sihalı eylemciler ise ''halkımıza daha çok sorun yaşatmamak, gündelik hayatı daha fazla germemek için teslim oluyoruz'' dediler ve amaçları sorunlara dikkat çekmek olmuş olduğundan, ne zaman çıkacakları belli olmayan bir süre için cezaevine gitiler...
Teslim etmek geekir; yine Artsakh kökenli hatta Yerevan'ın eski Belediye Başkanı olmuş ve görevine gelir gelmez bir ''fark'' yaratmış Garen Garabedyan, zamanın ayak oyunlarına tahammül etmeyerek, ceketini almış uçmuştu Moskova'ya... İşte aynı Garabedyan Başbakan olur olmaz, o zamana dek akıl almaz bir hale dönüşmüş idaredeki birçok zaafları, gözle görülür çapta asgariye indirebilmişti ama hâlâ bazı kalemlerin ülkeye ithalde olan tekellere dokunamamıştı.
2016'dan 2018'e gelinirken; taksi şoförleri, tezgâhtar, hizmet sektörü çalışanları vs ''Bir şeyler yapılmak istendi ama yine olmadı ama bunun devamı gelmeli'' deme eğilimindeydiler.
Yazımızın ilk bölümünde ''(...)19 Şubat 2008 yılında yapılan 5. cumhurbaşkanlığı seçiminde bu koltuğa Serj Sarkisyan'ın geldiğini'' söylemiştik. İkinci kez, tartışılır şekilde de olsa, koltuğu işgal etmişti kendisi. Üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği için, Başbakan olarak gücü elinde tutmak istiyor; başkanlık sistemini, parlamentere dönüştürmek için referanduma gitmişti.
Ancak burada ''zurnanın zırt dediği'' bir olay oldu.
Serj Sarkisyan, halkı parlamenter rejime dönüşmeyi ikna etmek için ''hayır, bunu kendim için istemiyorum; ne olursa olsun idari yeni bir görev almayacağım'' sözü vermiş olmasına rağmen; kendisinin Başbakan atanması için her şeyi yaptı ve büyük hatayı işlemiş oldu.
Olayların bir de dış dünya ile olan ilişikisine göz atarsak...
Tabii, bu arada, Serj Sarkisyan Ermenistan ve AB arasında ''Ortaklık Anlaşmasını'' imzalamıştı.
Oysa, daha birkaç yıl önce Putin'in Rusya'sı açıkça buna engel olmuştu...
Şimdi de, Putin, Ermenistan'ın AB ile aynı anlaşmayı imzalaması için teşvik ediyordu...
Ne olmuş, ne değişmişti de Putin'in Rusya'sı bu konuda tavrını değiştirmişti.
İşte, bu sorunun cevabı, aynı zamanda ''Paşinyan'ın, kansız şekilde (bazıları devrim dese bile hadi) kadife tarzında bir iktidar değişikliğini nasıl başardığı?'' sorusunun cevabıdır bizce.
Kırım'ın Rusya'ya şöyle / böyle (yerimiz dar olduğu için ayrıntılara giremiyoruz) ilhakından sonra (17 Mart 2014), Batı dünyasıyla ilişkileri ciddi hasara uğrayan (ve zaten Türkiye ile aniden iyi ilişkilere girmesinin nedenlerinden biri de buydu) Rusya; ilişkileri düzeltebilmek için bunu 'Ermenistan üzerinden' yapma yolunu akıl etmişti.
Dolayısıyla tabii ki, daha dün Ermenistan'ın AB ile Ortaklık Anlaşması imzalamasına engel teşkil ederken, bugün bizzat imzalaması için neredeyse teşvik edecekti...
Dolayısıyla tabii ki, AB'nin (''çok sıcak bakacağı'' diyelim) ''ricasıyla'' daha o zamana dek ülke idaresinde hiç adı geçmeyen, aile geçmişi, kökeni, tarzı, aorası kendisiyle benzerlikleri olmayan, Londra'daki Büyükelçi Armen Sarkisyan'ı (salt soyadı benzerliği), Serj Sarkisyan, Azgayin Joğov'a Cumhurbaşkanı olarak önerdi ve tabii ki yine, Rusya da buna... sıcak baktı...
Serj Sarkisyan, önce istifa ettti; sonra (kendi) Cumhuriyetçi Parti ve oligarklar, Putin'e gidip (tıpkı eski günlerdeki gibi) kaba güçle Paşinyan'ın yükselişine engel olmayı önerirken, tabii ki Putin'in Rusyası 'Yok, ben yokum, artık şartlar değişti, dış ilişikilerim açısından asla böyle bir müdahalede ben yokuym, bana sakın güvenmeyin'' diyecekti... Nikol Paşinyan, arkadaşlarının iradesini küçümsemiyoruz ama ''kansız'' bir şekilde iktidarın değişmesi de gerçekleşmiş oldu...
Son olarak, 9 Aralık 2018 Azgayin Joğov erken seçimine katılımın yüzde 49 olmasına gelince...
Bu sonuç, 2018 seçimine katılımın düşük olduğunu değil, daha önceki seçimlerde katılımın ne kadar sayılarda oynanmış ve şişirilmiş olduğunun göstergesi olarak telakki ediliyor...
(*) Sasun (Sason)'lu insanın, kendisiyle dalga geöçecek kadar, rahat, mert olduklarını vurgulamak için 'dzur' sıfatını 'yamuk' olarakkullanıyoruz.