Fıkra şöyle:
Her şeyi bildiğinden emin bir adam kahve cemaatine anlatmaya başlamış.
"Bir gün bir türlü çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah'a yalvarmaya başlamış. ‘Eyyy Allah'ım bana bir kız çocuğu ver, ver ki ben de onu sana kurban edeceğim’ demiş. Allah kulunun bu duasına kayıtsız kalmamış. Duası kabul olmuş, bir kız çocuğu doğmuş, adını da Ayşe koymuş... Adam, kızını canı gibi sevmiş ammaa Allah'a verdiği söz var, düşünmüş taşınmış ve sonunda kızı almış götürmüş, tam kurban edecekken, Azrail yanında bir keçiyle gökten inmiş, 'Al, bu keçiyi kurban et, kızı bırak' demiş..."
Adam hikâyeyi bitirdiğinde, kahve cemaati üzerinde uyandırdığı etkiden emin, tepkileri beklemiş. Ama kimsede tık yok. Cemaate serzenişte bulunmuş. "Siz anlamadınız galiba!" demiş... Kahve cemaatinden biri dayanamamış:
"Yahu, anlattığının neresini düzelteyim! Dua eden Hazreti Davut değil, Hazreti İbrahim. Kurban edilecek çocuk kız değil, oğlan, yani Hazreti İsmail... Gökten inen melek ise Azrail değil, Cebrail. Kurban edilen de keçi değil, koç! Hangisini düzelteyim?"
Meraklısına mühim not:
Bu fıkranın “Uludere”, “Kürtaj”, “Sezaryen”, “nüfusumuzu yok etmek istiyorlar” konusu ile alakası yoktur!