ABD Yüksek Mahkemesi 26 Haziran 2015’de aynı cinsiyetten kişilerin evlenmelerini yasallaştıran önemli bir karar verdi. 4’e karşı 5 oyla alınan bu karar, ABD Anayasası gereğince aynı cinsiyetten kişilerin evlenmesinin yasal olduğunu öngörüyor. Şimdi, 50 federal devletin bu karara uygun yasal düzenlemeler yapmaları gerekiyor.
Başkan Obama, kararı alkışlıyor. Basın toplantısında, “kim olduklarına ve kimi sevdiklerine bakmaksızın tüm insanların eşit olması gerektiğini” söylüyor.
Davanın adı Obergefell/Hodges. Bay Obergefell başka bir erkekle evli. Eşi ölünce adının eş olarak ölüm ilanına yazılmasını istiyor. Ohio Eyaleti, aynı cinsiyet evliliğini kabul etmediği için bu istemi reddediyor. Bay Obergefell yargıya başvuruyor.
Davadan bu sonuç çıkmasında en önemli rol Yargıç Kennedy’nin. Kararın gerekçesini de Kennedy yazıyor. Diğer 4 yargıç buna katılıyor. Kennedy ilginç bir kişi. 4 liberal, 4 muhafazakâr şeklinde bölünen Yüksek Mahkeme'de, sonucu çoğu kez Kennedy’nin oyu kararlaştırıyor. Kennedy muhafazakâr bir başkan olan Reagan tarafından atanmış olmasına karşın, ideolojik temelde oy kullanmıyor. Her davanın özelliğine göre oyu değişiyor. Ancak LGBTİ hakları gibi toplumsal konularda Kennedy’nin genelde liberallerle birlikte oy kullandığı görülüyor.
Kennedy aynı zamanda Pasifik Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ders veriyor. Öğrencinin ilgisini çeken davranışları var. Örneğin, anayasanın yürürlüğe girmesinin 100. yıldönümü dolayısıyla sınıfa, o zamanki Başkan James Madison gibi giyinerek geliyor. Başında pudralı bir peruk.
Kennedy’nin Obergefell kararına yazdığı çoğunluk görüşünün dayandığı iki temel nokta var: Aile kurmak, anayasa tarafından korunan bir insan hakkıdır ve LGBTİ’lerin de bu haktan eşit bir biçimde yararlanmaları gerekir. LGBTİ’leri bu haktan yoksun bırakmak ayrımcılıktır.
Kararın gerekçesini oluşturan Kennedy’nin çoğunluk görüşü, ailenin önemini anlatarak başlıyor. Yüksek Mahkeme'nin evlenme ve yuva kurmayı bir temel hak olarak kabul ettiğine dikkat çekiyor. Bir kadınla erkek arasındaki evliliğe temel hak niteliği kazandıran nedenlerin aynı cinsten evlilikler bakımından da geçerli olduğunu belirtiyor.
Bu sonuca varmak için Yargıç Kennedy 4 argüman ileri sürüyor:
a) Evleneceği insanı seçme hakkı, bireyin kendi yaşamına ait tercihleri serbestçe, özerk bir birey olarak yapma hakkından kaynaklanmakta. b) Evlenme hakkı iki insan arasındaki birliği,sevgiyi destekliyor.Bu iki insanın aynı ya da ayrı cinsiyetten olmaları bu özelliği değiştirmiyor. c) Evlilik çocukların üstün yararı bakımından önemli. Çocukların yaşamında istikrar ve süreklilik sağlıyor. d) Evlilik kamu düzeni bakımında önemli. Evliliğin getirdiği, mülkiyet, miras, vergilendirme, sigorta, evlat edinme, sağlığa ilişkin kararlar gibi hukuksal düzenlemeler ve bunların sağladığı yararlar aynı cinsiyetten kişiler bakımından da geçerli olmalı.
Kennedy’e göre, insan hakları genişleyen bir kavram. Sadece geçmişteki hak özneleriyle sınırlı tutulsaydı, yeni uygulamaların doğurduğu gruplar insan haklarından yararlanamayacaklardı.
Kadınların, erkeklerin, LGBTİ’lerin eşit olarak insan onuruyla bağdaşan bir yaşam biçimine sahip olmaya hakları var. ABD Anayasası’nda eşit koruma maddesi de bunu ön görüyor.
Özgürlük ve eşitlik birbirleriyle yakından bağlantılı. Yüksek Mahkeme’nin Lawrence kararında da belirttiği gibi, özgürlük ve eşitlik ilkeleri LGBTİ’lerin haklarının tanımlandığı ve korunduğu zemini oluşturur. Bu ilkeler, aynı cinsten evlilikler bakımından da geçerlidir.
Anayasa dinamik, yaşayan bir metin. Demokratik süreç içinde meydana gelen değişiklikler anayasaya da yansır. Bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ileri sürmek için mutlaka bir yasanın bulunması gerekmez. Hakkı ihlal edilen bir bireyin anayasanın korunmasından yararlanmak istemeye hakkı vardır. Anayasa düşüncesi, bazı temel konuları, siyaset tartışmasının dışına çıkarıp çoğunluğun erişemeyeceği bir noktaya taşımaya ve yargı organlarının uygulayacağı hukuk ilkelerini oluşturmaya dayanır. Bu nedenledir ki temel hak ve özgürlükler referanduma sunulamaz, seçim sonuçlarından etkilenmez.
Kaldı ki, aynı cinsiyete sahip bireyler arasındaki evlenmeler sadece yetişkin iki bireyi ilgilendiren bir konu olup kimseye zarar vermemekte. Dolayısıyla, devletin bunu yasaklaması için bir neden bulunmamakta.
Aynı cinsiyetten kişiler evlenerek, kanun önünde eşit insan onuruna sahip olmayı istemektedirler. Anayasa onlara bu hakkı vermektedir.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım Yargıç Kennedy’nin görüşleri ve karar, sadece ABD’de değil, ABD dışında da önemli sonuçlar doğuracağa benziyor. Örneğin, AİHM’in de bu karardan etkilenmesi beklenmeli.
Kararın Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay gibi yüksek yargı organları üzerinde etkili olup olmayacağını göreceğiz. Şurası gerçek ki, LGBTİ’lerin en fazla ayrımcılığa, baskıya uğradığı ülkelerden biri Türkiye. Ayrımcılık sadece halk arasında değil, aynı zamanda resmi makamlar tarafından yapılıyor. Geçenlerde İstiklal Caddesi'ndeki Onur Yürüyüşü'ne katılanlara polisin davranışı resmi makamların tutumunu bir kez daha ortaya koydu.
Birkaç sivil toplum kuruluşunun birlikte yaptıkları yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de her 100 LGBT’den 78’i cinsel kimliğini gizleyerek yaşıyor. İşyerinde olumsuz davranışlara uğrayan LGBTİ’lerin oranı yüzde 73. Yaşamında en az bir kez intihar düşünen LGBTİ’lerin oranı yüzde 43,2.
Türkiye’de LGBTİ kimliğiyle iş bulamazsınız. Kiralık ev bulmakta bile güçlük çekersiniz. Türkiye’de LGBTİ’leri bekleyen mobbing, taciz, aşağılanma, psikolojik ve fiziksel şiddet.
LGBTİ’lerle ilgili ayrımcılığa, baskıya son vermek için her şeyden önce toplumsal ön yargıları değiştirmek gerekiyor. Bunun yolu da eğitim. İnsanların doğuştan eşit olarak temel haklara sahip olduğunu, cinsel yönelimleri nedeniyle bu haklardan yoksun bırakılamayacaklarının herkese öğretilmesi gerekir.
Yeni bir anayasa yapılacaksa, mutlaka cinsel yönelim ve cinsel kimliğin ayrımcılık nedenleri arasında yer alması gerekir. Son anayasa deneyiminde, dört siyasal partinin temsilcilerinden oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda CHP ve BDP cinsel yönelim ve cinsel kimliğin anayasada yer alması için ısrarlı bir tutum izlemişse de, bu yoldaki öneriler AKP ve MHP tarafından reddedilmişti. Karşılıklı görüşler arasındaki uzlaşmazlık nedeniyle görüşmeler günlerce tıkanmıştı.
Yargıç Kennedy’nin belirttiği gibi, bireylerin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürme konusunda eşit haklara sahip olduklarının toplumun her düzeyinde benimsenmesi demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir koşulu.
Her birimizin özgürlüğünün, tüm bireylerin özgürlük ve eşitliğine sıkı sıkıya bağlı olduğunu unutmamak gerek.