MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Bahçeli, Meclis'e gelen fezlekeleri değerlendirdi. Bahçeli, "TBMM'de biriken fezlekelerin bir an önce görüşülerek karara bağlanması terörle mücadele teşvik edici ve kamçılayıcı bir işlev görecektir." diye belirtti.
Yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili konuşan Bahçeli, "Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümünün yeni bir anayasa ile taçlandırmak bu ülkeye bu millete yapılacak en önemli hizmetlerden birisidir. Bu hizmetin şerefine ortak olanları tarih saygıyla anacaktır." dedi. CHP ve İYİ Parti'ye çağrı yapan Bahçeli, "Gelin el birliği yapalım, istikbalin rotasını çizecek yeni bir sayfa açalım." ifadelerini kullandı.
128 milyar dolar tartışmaları üzerine de konuşan Bahçeli, "CHP, İP, HDP ağız birliği etmişçesine 128 milyar doların akıbetini sorguluyor. Bre utanmazlar, 128 milyar doları bırakın da 104 emekli amiralin 4 Nisan bildirisinin hesabını verin. Çünkü alayınız işin içindesiniz. Aradığınız para devletin kasasında, peki siz neredesiniz?" dedi.
Bahçeli'nin açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
"Meclis-i gazi varlığı gazi devleti gazi olan bir milletin ve onun aziz temsilcilerinin teröre bulamış Türkiye düşmanlarıyla el ele vermiş siyasi bölücülere göz yumması da düşünülemeyecektir. TBMM'de biriken fezlekelerin bir an önce görüşülerek karara bağlanması terörle mücadele teşvik edici ve kamçılayıcı bir işlev görecektir.
Milletin önünde ve üstünde güç yoktur. Hiçbir bölücü odağın terörizme yardım ve yataklık yapan hiçbir menfur oluşumun mehmetlerimize kasteden hiçbir hain örgüt uzantısının gazi mecliste yeri olamaz. Demokrasi adına söyleyebilecekleri tek bir söz dahi olamaz. TBMM'de eşkıyanın değil hükmü değil milletin hükmü geçerlidir. Dün yedi düvele meydan okuyan en buhranlı anlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan gazi mecliste her fikre cevaz vardır ama bölücülüğe izin, fırsat yoktur."
1921 anayasanın görüşülmesi ve kabulünde yürürlükte bulunan kanuni esaside yer alan özel nisap ve usuller uygulanmamış olağan yasalar için öngörülen kurallar işletilmişti. İki ay süren ateşli tartışmalar sonunda mutabakat sağlanıp esasen 23 maddeden teşekkül eden ilaveten bir ayrık maddeden oluşan anayasa TBMM'nin 21 Ocak 1921 tarihli oturumunda kabul edilmişti. Özellikle 1909 yılından sonra daha da artan bu tartışmaların temelinde padişah mı yoksa meclisi mebusan mı daha üstün sorusu sürekli gündemdeki yerini korumuştu. 1921 anayasasının birinci maddesi hakimiyetin bila kaydu şart milletin olduğunu irade usulünün de halkın mukadderatını bir fiil elinde tutmasını baz almıştı.
1921 teşkilati esasiye kanunun üzerinden 100 yıl geçmiş olsa da yeni anayasa hazırlıkları ve çalışmaları hiç sonlanmamıştır. Maalesef son 60 yıla damga vuran darbe anayasaları millet ve devlet hayatının işleyişini adeta kilitlemiş siyasi ve hukuk kutuplaşmaları beslemiştir. Türkiye'mizin yepyeni, sivil nitelikli, geniş katılımlı, tüm düşünce ve eğilimleri kapsayan bir anayasaya ihtiyacı olduğunu görmek ve bunun da gereğini müştereken yapmak lazım. Teferruattan arındırılmış yalın ve anlaşılır, hükümleri arasındaki çelişkilerden ayıklanmış kısa net, milli ve manevi hayatımızın esaslarını kavramış bize özgü gelecek ile geçmişi temerküz etmiş, gerekçeleriyle gerçekleri yakalamış bir anayasa ile cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü kucaklamamız kaçınılmaz tarihi bir görevdir. Bu tarihi göreve MHP ön şartsız hazırdır. Bu ihmal edilemez görevin şuuru Cumhur İttifakı'na ziyadesiyle hakimdir. Biz milli mutabakatı tarihte ahlakta kültürde kardeşlikte inançta başardık, iradede başardık, inanıyorum ki aynısını bir toplum sözleşmesi bir toplumsal uzlaşma halinde yeni ve sivil bir Anayasa'da yapabilir başarabiliriz. Yeni anaysa hedefi aynı zamanda Türk milletinin hedefidir. Bu hedeften kaçanları millet tarih affetmeyecektir. Gelecek nesiller hiç affetmeyecektir."
Herkes ittifakla darbe anayasasının rahatsızlığını dile getirmekte yeni bir Anayasa'nın yazılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. O halde bazı siyasi zihniyetlerin sudan sebeplerle oyun bozanlık yapmaları hem nalını hem mıhına vurmaları tutarsızlık ve samimiyetsizlik değil de nedir?
PKK uzantılarıyla anayasa masası kurup taslak metin hazırlayan CHP ve İP'in milli ihtiyaca dönen meşru anayasa hazırlık sürecinde bigane kalması hangi anlayışın hangi ahlakın ürünüdür? Üstelik anaysa meselesini güçlendirilmiş parlamenter sitem teklifiyle işin başından itibaren baltalama çabası yanlış değil midir? Parlamenter sistem denenmiş ve dibi boylamıştır. Yönetim hayatımızda müstesna bir reform yapılmış tarihi müktesebatımıza uygun milli özlemlerle uyumlu bir sistem uygulama safhasına geçmiştir. Türk tipi başkanlık modeline abuk sabuk gayelerle hatta tam bir gafillik numunesiyle karşı çıkmak eğer cehalet değilse biliniz ki iş birlikçilik ve ilkesizliktir. Bayatlamış taktiklere baygın telakkilere karnımız toktur. Bunları kabulümüz söz konusu değildir.
MHP yeni anaysa vizyonunu kavramış ve kararlılıkla çalışmaya koyulmuştur. Allah'ın izniyle çalışmalarımız nihayete erecek ortak akılla ve cumhur ittifakının ortak iradesiyle milletimizin varlığına müstehak bir anaysa hazırlık süreci inşallah tamamlanmış olacaktır. CHP'ye sesleniyorum gelin bu sürece siz de destek verin. İP'de sesleniyorum gelin bu onurun içinde siz de yer alın. El birliği yapalım, darbe anayasasından aziz milletimizi kurtaralım, istikbalin rotasını çizecek yeni bir sayfa açalım."
"Akdeniz ve Karadeniz'de Türkiye'nin milli güvenliği risk ve tehditlere maruz kalmışken, 104 emekli amiralin bildirisi bize göre karanlık bir planın ilk halkasıdır. Türkiye'nin mavi vatanında her zamankinden fazla tedbirli ve kuvvetli olması gerekirken, 4 Nisan bildirisinin Deniz Kuvvetleri'mizi töhmet altında bırakması, donanmamız üzerine gölge düşürmesi iç ve dış bağlantıları olan ahlaksız bir tertiptir. Bu tertibe sahip çıkan kim varsa Yunanistan'ın hizasındadır. Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk'un, 4 Nisan darbe çağrısının mertçe kaleme alındığını bir gazete aracılığıyla açıklaması ise tam manasıyla namertliktir. Emekli amirallerin bildirisini anayasal hak gören, düşünce özgürlüğüyle izah eden cunta sevdalıları, demokrasi muhalifleri, neyin ön hazırlığıyla, hangi amaçların propaganda faaliyetleriyle tembihlenmişlerdir? Her puslu dönemde, yargıya yuvalanmış bir ucubenin ağzını açması, nifak saçması nereye kadar olağan karşılanacaktır 2007 yılındaki Cumhurbaşkanı seçimini mimarı olduğu 367 düğümüyle krize sokan Kanadoğlu'ndan sonra şimdi de devreye beyni sulanmış Yargıtay eski Başkanı mı girmiştir?"
"Ukrayna ve Rusya arasında çıkacak muhtemel bir savaşın diğer taraf ülkelerin müdahalesiyle yaygınlaşması nihai olarak huzur ve barış denizi olan Karadeniz'in kana boyanması kuşkusuz felakettir. Kuzeyimizde bunlar yaşanıyorken Akdeniz'de Yunanistan çarpık bir plan ve çirkin bir senaryo dahilinde tahrik kampanyasını yoğunlaştırmaktadır. Yunanistan Dışişleri Bakanının Türkiye ziyareti esnasında yayımlanan navtes ile Girit'in güney doğusunda bir Fransa araştırma gemisi ve refakatçisi Yunan savaş gemisi kıta sahanlığımıza tecavüz etmiştir. Yunanistan dışişleri bakanının Türk dışişleri bakanı ile ortak basın toplantısında sergilediği nezaketsiz mesnetsiz kaba ve gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan suçlayıcı ifadesi Türkiye'ye kriz çıkarmak için özel olarak gönderildiğine işaret etmiştir. Densizin ağzının payını veren gevşeyen ayarlarını sıkıştıran Çavuşoğlu'na huzurlarınızda yürekten tebrik ediyorum. Basın toplantısı öncesi Çavuşoğlu'na mevkidaşının anladığı dilden konuşması hususunda talimat veren Sayın Cumhurbaşkanımıza da şükranlarımı sunuyorum. Anlaşılan Türkiye'nin Akdeniz'de meşgul edilmesi planlanmaktadır. Bize göre buradaki hedef Rusya ve Ukrayna gerilimindeki sağlam duruşumuzu bozmak doğu ve batı arasındaki dengeli tutumumuzu budayarak bir tercihe zorlamaktır. Yunanistan'ın maşalık ve korsanlığa."