ŞEHİR TELLALI New York - Londra - Roma |
Doğu Village’de 9. sokağın iyice nehir tarafında Suzan’ın (Batu) sergisi. Phatory adlı galeride. Kafası kıvrım kıvrım aşk kokulu pembe pembe güllerden bir heykel Sümerbank tanrıçası. Bağrının orta yerinden açılan dudak dudak arzu ve üretkenlik, göbeğinin altına kadar sıra sıra dizili. Mezopotamya’nın suladığı topraklarda yetişen her renge, her çeşit çiçeğe bürünmüş, Fırat ve Dicle’nin suladığı zengin vadiden çok memeli Kibele’ye bakıyor dünyanın kökeni. Bonkör, eli açık, sevgisini, kalbini hayatı gibi kolayca veren kadın. Rengarenk Sümerbank basmaları paramparça toprağa yayılırcasına dökülüyor ayaklarına. Özgürlüğü yakalamış tanrıça onu heykelleştiren sanatçının elinden. Sanat galerisinin orta yerinde ama, çoktan çiçeklere, yapraklara, renklere ve her şeyden çok da aşka karışıp zincirlerinden kurtulmuş kimsenin görmediği dev kanatlarıyla dolanıyor sanat ufkunda.
O ufkun coğrafyası çevresini saran tuvaller. İyice yükseklerde, kuşbakışı bir noktaya çıkarıyorlar gözü. Tanrıçanın süzülüp katıldığı rüzgarların altında, kayıp dönen yeryüzünün iniş çıkışları, yaylaları, ovaları, dağları, nehirleri, tepeleri, topografi çalışırcasına, doğal, okşayan renklerle birbirine geçiyor. Netliğini kaybetmeden, sayısını sektirmeyen iğne oyasından farksız, ince iş dantel üstüne dantel.
Hayat dolu bir melodi bu hesap. Cıvıl cıvıl, hareketli bir dans daveti. Kaşık havasından, keklik ovasına, çifte telliden ceylan seyirtmeye. Galerinin köşesinde tıngırdayıp duran sazın sesinde.
Sümerbank’ın resmi kuruluşu kayıtlara göre 1933. Bir yıl önce 1932’de Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İnönü zamanında Sovyetler Birliği’nden düşük faizle alınan dış kredi ile başlıyor hikaye. 1935’de Kayseri’de Türkiye’nin ilk tekstil fabrikası üretime başlıyor. Amerika ve Sovyetler Birliğinin ortak desteğiyle, Türkiye’nin, Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934-1938) gereğince ülke coğrafyasına uygun olarak, doğal kaynaklarını endüstrileşme amacıyla “etkin” kullandığını gösteren yıllık raporlar hazırladığı ilk dönem. On beş yıl, hiç bitmeyecekmişçesine, taş üstün taş bırakmamacasına yaşanan savaşın, tüm insanlığı çırılçıplak, belden aşağı bırakıp, yitirip bitirdiği bu haritada. Sümerbank endüstri ihtimalinin ilk adımı. Ucuz fiyatla yüksek kaliteli tekstil amaçlı. Donsuz, sefil, yalınayak, sadece evsiz değil, ailesiz, kimsesiz garip kalakalmış nüfusa giyim kuşam kredisi. 65 yıl, 2002’ye, Oyak Bankası, Sümerbank’ı devralıp tekstil üretimine son verinceye dek süren.
70’lerde devrimci kızlara yakışırdı Sümerbank basmaları. Pangaltı’da Sümerbank dükkanına gidip o rengarenk kumaşların arasında kaybolmayı severdim.
Şimdi, Suzan’ın New York’un doğu köyündeki (Eastvillage’i Yunancaya çevirirsek New York’un “Anadolu”sundaki diyebiliriz), 9. Sokakta A ve B caddeleri arasındaki sergisinde, Sümerbank kumaşları arasında kaybolarak hissetim aynı keyfi. Peki ya Sümerler? Mezopotamya’nın en eski medeniyeti. Bronz çağında, 3000 yıl sonra aynı coğrafyada isimleriyle anılan, medeniyeti temsil eden kumaşları günün birinde New York’un “Anadolu”sunda bulabilecekleri akıllarına gelir miydi hiç?