Döndü değirmen, uçtu duvak, ince bellere bağlı tellerde dansetti gün. Tuz beyazı Ege burası hep tüllere bürülü, hep gelin. Beyaz kelebekler dağıldıkça rüzğara, beyaz yelkenler, beyaz dalgaların üzerinde uçuştukça, gelinler geçti sokaklardan akın akın. Güneşin gelinleri. Mavi, berrak suların yıkadığı altınlı kumsalların, değirmenlerin, yıldızlı gecelerin, kırmızı doğan nice nice ayın da. Etekleri parke taşlara yayılıp salındıkça, Sarıl beline dedi fotografçılar, sarıl beline, gel biraz daha ileriye. Siyah smokinleriyle sırım damatlar hayat dolu pırıl pırıl gülümsedi yel değirmenlerinin önünde. Güneş sihirli ışıklarıyla büyüledi gözleri. Gözlerine doldu güven. Avuçlarında ince uzun narin parmaklar, özenle, sıkı sıkı tutulacak hayat. Gözlerinde azim var. Her şeye rağmen dercesine gülen gözlerinde.
Aslında her insan dedi konuşanlar. Her insan özgür ve eşit doğar. Sonra gün gelir dediler. Kimileri evlenir! Kahkahaya boğuldu tören.
Bir dizi gelin ve damat sıralandılar merdivenlerin tepesinde
Yeldeğirmenlerinin gölgesinde
Önce poz verdiler kameranın siyah örtüsü altından onlara bakan göze
Sonra sanki rüzğara kanıp dağıldı grup
İndi merdivenleri gelin
Kimi papyonunu çözdü kimi duvağını
Kimi gömleğini çıkardı kimi korsesini
Kimi çoraplarını kimi ipek iskarpinleri
Çırılçıplak kaldı hepsi
Gelin ve damat
Kimi indi merdivenleri
Kimi çıktı gökyüzüne bakarak
Heybetliydi yel değirmenleri merdivenlerin tepesinde
Koca bir meydanın gerisinde
Çatısı taç şeklinde
Uzandı asmalar üzümler incir zeytin sakız taş beyaz güneşin önünde
akşam serinliğiydi güneş daha yeni giriyordu yatağına
Uçuştu duvaklar bulutların altında
beyaz kelebeklerin yanında
Siyah kravatlar fraklar onları kovalarcasına
İndi merdivenleri gelin
Çıktı merdivenleri damat
Parmaklarının ucuna kalkarak, çıplak
Doğum gibi dolu dolu yaşanacak hayat.
www.sebnemsenyener.com