Uzunca bir süredir basında, medyanın her çeşidinde AKP yöneticilerinin yeni bir şey söylemek yerine eskiden yaptıklarını tekrar edip durdukları oldukça sık vurgulanıyor: ”AKP'nin söyleyecek sözü kalmadı” deniyor;“ Garp Cephesi’ne dayandık: Yeni bir şey yok !” diyen var. Sıkıntıyı, Farsça’dan aktarılmış “çalgı sesi, gürültü” anlamını taşıyan bir kelimeyle ifade edene, “Bu hep aynı terane” diyene de rastlanıyor.
Bu tıkanma nedendir? Geçenlerde AKP'nin 2023 vizyonunu açıklayan Cumhurbaşkanının söyledikleri de geçmişi anımsatmak olarak tanımlandı.
Eksiden olduğu gibi rağbet gören sözleri şimdi neden tasarlayamıyorlar? Bir kem göz, bir nazar mı bahis konusu, yoksa başka bir şey mi?
Yazarlarda görülen bir “Writer’s block” yani “Yazar bloku” denen ve sadece sıradan değil, tanınmış yazarlara da musallat olabilen bir olumsuzluğu andıran tarafları çok . Acaba bu bahtsızlığa uğramış yazarları incelemişlerin vardıkları sonuçları öğrenip bizimkilere de bir çare bulabilir miyiz?
Sorunu irdelemeye karar verdiğimde önce “Başlık ne olsun?”, “Bu olumsuzluğa ne ad verelim?” diye düşündüm: “Yazar bloku”, konuyu yeterince yansıtan bir tamlama değil, “Yazar blogu” ile karışır. “Yazar tıkanıklığı”, ya da “ Yazar tutukluluğu”, böyle bir engeli değil de daha çok yazarların, özellikle gazetelerde yazanların sıkça tutuklandıklarını, hapsedildikleri anımsatır.
Bir tanıdığım “Yazar kabızlığı”nı önerdi ama bunu pek sevmedim. Aradım taradım, yaygın kullanılmamakla beraber “ketlenme” kelimesinin daha elverişli olacağını düşündüm.
Yazar ketlenmesini incelemişler konusunda ayrıntılı bilgi aktaran bir yazı, işimi kolaylaştırdı:
22 Ocak 2020'de “Writing Cooperative” yayını olarak” The Unlike Technie” takma adı ile yayınlanmış olan bu yazıda bakın neler anlatılmış:
Ünlü ingiliz şairi Coleridge, 1804'te otuz iki yaşındayken defterine "Dün benim doğum günümdü, hiçbir şey yapmadım!” diye yazmış. Doğruydu. Onu ünlü kılan şiirlerinin çoğu yirmili yaşlarında kaleme alınmıştı. Hayatının geri kalanını afyon bağımlılığıyla geçirmiş olan bu şair, yazma ketlenmesi dediğimiz şeyin ilk vakalarından biriymiş.
Sembolizmin önde gelenlerinden şair Rimbaud, on dokuz yaşından sonra şiir yazamamış. Amerikalı romancı Scott Fitzgerald, yirmi üç yaşında ünlenmiş, kırk yaşında yıkılmış, kırk dört yaşında da ölmüş. ABD de yayımlanmış Partisan Review dergisinin editörlerinden William Barrett 1947 de yazdığı"Yazarlar ve Çılgınlık" başlıklı makalesinde “İki yüzlü bir dünyada özgün olmanın zorluğu, yazarı bilinçaltının derinliklerine itiyor. Öteye geçip aklını yitirenler de var. Sorun, karşıya geçmeden o çizgiye olabildiğince yaklaşabilmektir. Ancak maalesef birçoğu bunu beceremiyor, karşıya geçip orada kalıyor.” demiş.
1941'de, Edmund Wilson,“Yara ve Yay” adlı kitabında Dickens, Kipling ve diğer bir çok ünlü yazarın ketlenmesinde çocuklukta kendilerine uygulanmış olan psikolojik baskıların bahis konusu olduğunu ileri sürmüş.
Sonuç: Yazarlardaki ketlenmeye dair söylenenleri okudukça bazı politikacılarda gözlemlenen durumun buna ne kadar çok benzediğini kavrıyor, acaba yazar ketlenmesi için önerilenlerden ketlenmiş politikacılarımızın yararlanması olası mıdır diye düşünüyoruz:
18 .yy.da bu duruma düşen yazarların alınlarına ıslak havlu bağlayıp, bir yerde otuz saat kıpırdamadan durmalarının iyi geleceğine inanılırmış; Viktorya Devri’nin çok eser üreten yazarlarından Trollop, havlu yöntemi yerine ava gidilmesini önermiş.
Ünlü psikanalist Edmund Bergler, durumu, oral mazoşizm, kendisini emzirmemiş anneye karşı öfke ile açıklamış: Bergler, kırktan fazla yazarı tedavi ettiğini de söylemiş. Günümüzde bu duruma düşen yazarlara artık Prozac gibi antidepresanlar veriliyor.
Öyleyse ketlenmiş politikacılarımızın hemen yan etkileri çok olan ilaçlara başlamayıp önce alınlarına ıslak havlu bağlayıp sabırla beklemeleri, bu yöntem bir süre, mesela 2023 ortalarına kadar tesir etmezse psikolog, psikiyatr aramaya başlamalarını önermek akla yatkın geliyor.
Selçuk Erez kimdir? Selçuk Erez lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı. Daha sonra New York Columbia Üniversitesi Presbyterian Tıp Merkezi’nde kadın-doğum, Houston Baylor Üniversitesinde jinekolojik onkoloji eğitimi aldı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde emekli profesör. Bilgi Üniversitesinde Yaratıcılık” dersini vermekte. 2014-2018 İstanbul Tabip Odası Başkanlığı görevini yürüttü. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Onur Üyesi. |